Doğan Heper

Doğan Heper

dheper@milliyet.com.tr

Tüm Yazıları
Haberin Devamı

1997 bütçesi kabul edildi.
Nihayet, son gün Meclis biraz hareketlendi.
Biz de Meclis TV'sinde izlediğimiz müzakereler sırasında bol miktarda vekilimizi salonda görünce memnun olduk.
İlginç eleştiriler dikkatimizi çekti.
Tabii hepsinden söz etmek mümkün değil.
Meclis'te kurulan soruşturma komisyonları üzerine söylenen sözler anlamlıydı.
Bir konuyu sonuca bağlamak için soruşturma komisyonu kuruyorsunuz.
Koalisyon Refah Partisi'yle Doğruyol arasında.
Oylama yapılıyor. Sonuç bir şekilde çıkıyor.
Ama biliyorsunuz ki koalisyon, mesela Refah Partisi'yle Anavatan Partisi arasında olsa oylama sonucunda tam aksi karar çıkacak.
Oysa hakikat tektir.
Ama bizde komisyonların teşekkül tarzına göre hakikat da değişebiliyor.
Olur mu böyle şey?
* * *
BÜTÇE denk, deniliyor.
Ama hükümete üçte bir oranında borçlanma yetkisi veriliyor.
Öyleyse bu bütçenin samimiyet neresinde?
Mesela; Milli Eğitim'e, Sağlık'a ayrılan miktar bütçenin yazılı rakamına göre başka oran veriyor. Üçte bir borçlanmayı da dikkate alırsanız, başka bir oran çıkıyor.
Hükümetin cinliği gerçekleri örtmeye yetmiyor.
* * *
ÇEKİÇ Güç kalkıyor diye hükümet övünüp duruyor:
"Amerika'yı dize getirdik, Çekiç Güç gidiyor. Bundan önceki hükümetlerin yapamadığını yaptık."
Gerçek böyle mi?
Bugün Çekiç Güç nedeniyle Bağdat yönetimi ülkenin kuzeyine hakim değil. 36. paralelin üstüne Irak hükümeti karışamıyor.
O nedenle Kuzey Irak'ta otorite boşluğu var. Kargaşa var. Hatta savaş var. Ve bizi ilgilendiren en önemli konu olan terör yuvaları var.
Şimdi hükümetin övünmesi haklıysa, bu hükümet Çekiç Güç'e son verdiyse, Bağdat yönetiminin Kuzey Irak'a hakim olması gerekmez mi?
Yok; Bağdat kendi kuzeyine adım atamıyorsa ve bu engeli adı ne olursa olsun bir güç sağlıyorsa bu Çekiç Güç'tür.
Belki adı değişmiş bir Çekiç Güç.
Öyleyse hükümetin "Çekiç Güç'e son verdik" diye övünmesi niye?
Bu da yutulması imkansız bir aldatmaca sayılmaz mı?
* * *
BÜTÇE şudur, budur.
Aslında bütçenin 3 katrilyon açığı vardır veya yoktur.
Vatandaş artık bunlarla pek de meşgul değil.
O önce ahlakından, dürüstlüğünden, namusundan emin olduğu yöneticiler istiyor.
Yolsuzlukların, usulsüzlüklerin, çetelerin olmadığı bir ülkenin vatandaşı olarak yaşamak istiyor. Şeffaf bir yönetim istiyor.
Bakın Susurluk'tan bu yana 50 gün geçti. Gerçekler hala karanlıkta. Aydınlanacağına dair bir umut da yok.
Bütçe görüşmelerinde belki de ilk kez ağırlık bir başka konuda; hesaptan kitaptan, rakamdan çok Susurluk'taydı.
Boşuna mı?