"TEM" yolunun Büyükdere Caddesi'yle kesiştiği noktadan Milliyet'e kadar olan 15 - 16 km'lik bölümünü her gün katederim.
Bugünlerde bu yolun iki yanında, bazı kısımlarda faaliyet var.
Ağaç dikiliyor.
Önce kazı yapıldı. Sonra kazıklar getirildi. Sonra da ağaçlar. Ve dikim başladı.
E - 5 de, TEM yolu da hem Trakya'yı Anadolu'ya bağlayan birer otoban hem de İstanbul'da birer şehir içi cadde konumunda.
Yeni yollar, alternatif yollar yapılmadığı için bu iki büyük yol adeta bu kesimde otoban özelliğini çoktan kaybetti. Ama İstanbul'un kalbi olma özelliğini kazandı.
Biri Boğaziçi Köprüsü ile öteki Fatih Köprüsü ile boğazı aşıp Kadıköy'e varıyor, Anadolu'ya açılıyor.
Ama bu önemlerine ve konumlarına paralel bir görünümde değiller.
İki yanları çorak, biçimsiz, genellikle de pis...
Şimdi başlayan ağaçlandırmayı bu açıdan memnuniyetle karşılamamak imkansız.
Bu şehirde yaşayan ve bu şehri seven insanların, herhangi bir yere dikilen bir tek ağaca, bir tek fidana bile kendi bahçelerine dikiliyormuşçasına sevinecekleri muhakkak.
Bu açıdan bakınca İstanbul Anakent Belediyesi'nin bu yıl için planladığı 200 bin ağaç dikme hedefinin de başarıya ulaşmasına yardımcı olmak gerekiyor.
Düşünün Anakent Belediyesi 200 bin ağacı dikse, ilçe belediyelerimiz toplam bu kadar fidanla onu izlese. Vatandaş da biraz gayret gösterip şehrin yeşillendirilmesine yardımcı olsa, hiç olmazsa dikilenleri korusa, birkaç yıl sonra İstanbul'da çorak alan kalır mı?
Tabii tüm bu çalışmaların bir plan, program ve bilgi ile yapılması şartıyla.
Aynı uygulamayı tüm şehirlerimizde görmemek için bir neden yok.
Biraz gayret Türkiye'yi yeşil cennet haline getirebilir.
* * *
BU iki otobanın; E - 5 ve E - 6'nın yani TEM'in artık şehir içi birer cadde haline geldiğini söyledik. Bu, şehir trafiğinin ne hale geldiğinin de göstergesi sayılmaz mı?
Bakın, bundan aşağı yukarı bir yıl önce, 6 Şubat 1996 Salı günü, "kentin muhtelif yerlerindeki çirkin görüntüleri ortadan kaldırmak ve çevre düzenlemeleri için kolları sıvadıklarını" anlatan Belediye Başkanı Tayyip Erdoğan, "İstanbul'un en büyük sorunlarından olan ulaşım probleminin çözümü için de çalışmaları hızla sürdürdüklerini" kaydederek şunları söylüyordu:
"İstanbul'un ulaşım sıkıntısını çözebilmek için kısa, orta ve uzun vadeli olmak üzere çeşitli önlemler getirdik. İstanbulumuzu bu yıl ulaşım nazım planına kavuşturuyoruz. Bu plan ile İstanbulumuzun geleceğini kurtaracağız. Halen devam eden kavşak düzenlemeleri ve çok katlı otopark inşaatlarımız, kenti kısa vadeli trafik sıkıntısına inşallah çözüm olacaktır. Vatandaşlarımızı ve müteahhitlerimizi otopark ve kavşak inşaatı yapmaya davet ediyoruz. Belediyelerimiz, kendilerine proje desteği verecektir."
Evet aradan tam bir yıl geçti. Çirkin görüntülerden kurtulmak, gecekonduya müsaade etmemek, ağaçlandırma ve bazı üstgeçitler konusunda mesafe alan belediye, yine de tam başarıya ulaşmış sayılamaz.
Bir yıl az zaman değil.
Ulaşım planı hala yok.
Alternatif yollar yok.
İstanbul'un en büyük ama çözümlenmesi en kolay, "otopark" sorunu hala çözümlenemedi.
Oysa İstanbullu, ulaşımın kısa, orta ve uzun vadeli çözüm tabirleriyle halledileceği umudunu taşıyordu.
Bu umudun söndüğünü söylemek haksızlık olur, ama biraz daha hızlanılması gerekiyor.