
Kimi insanlar hayata sığmayan bir derinlik taşır içinde… Henüz on iki yaşındadır ama yüreğinde koca bir senfoni vardır. Avustralya’da 2022’nin ocak ayında trajik bir kazada yaşamını yitiren Kyan Pennell tam da böyle bir çocuktu. Babasına çiftlikte yardım ederken bir karavan kapısı arasında sıkışıp kalmış, geride sadece ailesinin değil, müziğin de yarım kalmış bir hikâyesini bırakmıştı.
'Haberim yoktu'
Kyan, YouTube’dan Chopin öğrenen, Beethoven çalan bir çocuktu. Yedi ay gibi kısa bir sürede piyanoyla kendi evrenini kurmuş, ailesinden bile gizlediği bir deftere notalar karalamıştı. Ve o defter, ölümünden sonra annesi tarafından bulunduğunda, satırlarda duran o yarım kalmış müzik parçası bir anda bambaşka bir anlam kazandı. Kimse bilmeden kendi cenaze şarkısını bestelemişti.
Annesi Amanda’nın cümleleri hâlâ kulaklarımda: “Oğlumun beste yaptığından haberim yoktu. Onu kendisinden duyamadım. Şimdi tek istediğim, birileri o notaları hayata döksün.”
Facebook’a yazdığı bu çağrı, sadece bir annenin feryadı değildi; aynı zamanda müziğin evrensel diline atılan bir mektuptu. Ve o mektup karşılığını buldu. Dünyanın dört bir yanındaki müzisyenler Kyan’ın melodisini çalmaya başladı. Queensland Senfoni Orkestrası’ndan Hyung Suk Bae, parçayı piyanoda çalarken şunu söyledi: “Bazen müzik seninle konuşur. Bu çok saf, çok basit ama bir o kadar da güzel bir parça.”
Ailesi esere “Co Minör Corvus, Etude #1” adını verdi. “Corvus”, Latince’de kuzgun demekti; Kyan’ın reenkarnasyon olsa seçmek istediği hayvan. “Cor” ise kalp… Belki de o küçük defterdeki her nota, Kyan’ın kalbinden taşan bir yankıydı.
Bir çocuğun ardında bıraktığı birkaç satır, aslında müziğin ne olduğunu bize bir kez daha hatırlatıyor: Müzik, ölümü aşan bir bağ. Kimi zaman bir annenin gözyaşında, kimi zaman bir orkestranın sahnesinde yeniden hayat bulan bir köprü. Kyan, kendi cenaze müziğini yazdığını bilmiyordu elbette. Ama şimdi onun melodisi dünyanın dört bir yanında çalınıyor, annesinin dediği gibi “Oğlum, işte buradayız” diyor insanlık ona.
Bazen en büyük besteler konser salonlarında değil, çocuk odalarının sessiz defterlerinde yazılır. Ve belki de bu yüzden, Kyan’ın hikâyesi bize en basit gerçeği hatırlatıyor: Hayat kısa, ama müzik sonsuz.