
23 Haziran 1596’da başlayan sefer, uzun bir yürüyüşün ardından Osmanlı ordusunu Haçova ovasına taşıdığında tablo pek iç açıcı değildi. Yorgun, bitkin askerler karşısında siperlere gömülmüş Avusturya ve Transilvanya birlikleri vardı. İlk günün sonunda Osmanlı ordusu bozguna uğramış gibiydi. Padişah III. Mehmed'in bile geri çekilmeyi düşündüğü söylenir. Ama işte tarihin cilvesi burada devreye girdi.

Ganimet peşine düştüler
Savaşın ikinci gününde düşman ganimet peşine düştü. Osmanlı hazinesini yağmalamaya kalkışan Avusturya askerleri, karşılarında hiç beklemedikleri bir direniş buldu: Aşçılar, deve bakıcıları, çadırcılar… Ellerinde kepçe, kazma, balta ne varsa kullanarak saldırganları geri püskürttüler. O an yükselen “Hristiyan düşman kaçıyor!” nidaları cephedeki dengeleri değiştirdi. Osmanlı askerlerinin morali yerine geldi, topçuların hamlesiyle savaşın seyri tersine döndü.
'Kepçe Kazan Savaşı'
Bugün tarihçiler bu mücadeleyi 'Kepçe Kazan Savaşı' olarak da anar. Çünkü bir ordunun sadece askerlerinden değil, arkasındaki görünmez kahramanlardan da oluştuğunu gösteren ender örneklerden biridir. Üçüncü Mehmed bu zaferin ardından “Eğri Fatihi” unvanını aldı, ama asıl unutulmaması gereken; o savaşta kepçesiyle, baltasıyla, çadır direğiyle savaşan isimsiz kahramanlardır.