Yön Baykal, bu sözlerin Başbakan Erdoğan'ın laik-demokratik sistemi kavrayamadığının bir göstergesi olduğu gibi, laik rejime karşı gerçek niyetini de açığa vurduğunu söyledi. Başbakan Recep Tayyip Erdoğan'ın, Madrid'de gazetecilerin sorusunu yanıtlarken, "Başörtüsü bir siyasal simge olarak takılsa bile, bunu suç sayabilir misiniz?" biçimindeki sözlerine CHP lideri Deniz Baykal sert bir tepki gösterdi. Baykal, Erdoğan'ın, dini simgelerin siyasi amaçla kullanılmasında sorun görmeyişiyle ilgili olarak şu değerlendirmeyi yaptı:"Başbakan ne var bunda, buna suç diyebilir misiniz, diyor. Elbette suçtur. Kamuda, siyasi alanda bunu kullanırsanız suçtur. Sayın Başbakan çok tehlikeli oynuyor. Simgelerin toplumsal baskı oluşturma özellikleri vardır.Dini simgelerin toplumsal ve siyasal yaşamın bir parçası haline getirilmesi çok tehlikeli sonuçlara yol açar. Başbakan'ın bu yaklaşımı karşısında kamuda, hizmet veren-hizmet alan ayrımının da bir anlamı kalmıyor.'Müslüman cumhurbaşkanı seçelim' demek de bu niteliktedir. Bu, Başbakan'ın ve partisinin zihniyetini gösteriyor. Bu söz, dini simgelerin çok ince biçimde siyasette kullanılması, istismar edilmesidir. Böyle yaklaşınca o zaman kim daha Müslüman tartışması ve yarışması mı yapacağız siyasette? AKP dini simgeleri, kutsal değerleri istismar ederek siyaset yapıyor, oy topluyor." 'Suçtur' Baykal, dini simgelerin kamusal ve siyasal alanda kullanılmasının sakıncalarını şu örneklerle açıkladı:"Hâkimler neden özel bir kıyafet giyiyorlar? Neden her hâkim kendi inancına göre simge kullanamıyor? Mahkeme kürsüsünde kendi inancına göre giyinen bir hâkim olabilir mi? Bir sınıfta kendi inancına göre giyinen bir öğretmen olabilir mi? Başbakan'a göre, olabilir, bunda bir sakınca yok. Bu da Başbakan'ın yok dediği gizli gündemlerinin olduğunu kanıtlıyor. Dini simgeleri kamusal ve siyasal alanda ön plana çıkarırsanız, bunun çok ciddi sonuçları olur. O zaman eline kutsal kitabı alan mitinglerde siyaset yapmaya başlar. Benim referansım Kuran-ı Kerim'dir diyen, eline kutsal kitabı alıp meydan meydan dolaşmaya başlar. Laik rejimde böyle şey olur mu? Başbakan adım adım sistemi çığırından çıkarıyor." 'Çığırından çıkarıyor' Baykal, AKP'nin elinde iki faktörün demokratik, laik rejimi iğfal ettiğini de öne sürerek şu yorumu yaptı:"Demokrasiyi, laikliği iki şey çığırından çıkarıyor:1- Maddi çıkar (yüksek para kullanımı),2- Kutsal, dini değerlerin kullanılması.AKP ikisini de kullanarak demokrasiyi, laikliği iğfal ediyor, kokuşturuyor.İngiltere'de demokrasi, vergi veren vatandaşların baskısıyla kurulmuştur. Demokrasi karnı tok, sırtı pek, başı dik insanların rejimidir. Karnı aç, namerde muhtaç, başı eğik insanların rejimi değildir. AKP bunu biliyor ve sadaka politikasıyla demokrasiyi yozlaştırıyor. Kömür dağıtarak, un, pirinç dağıtarak, sadaka dağıtarak oy topluyor ve bunun adına demokrasi diyor. Keza dini değerleri, simgeleri kullanarak oy topluyor, buna da demokrasi diyor. Aksine, bu iki uygulama da demokrasiyi çürütüyor, kokuşturuyor. İktidar yüksek para kullanıyor, dini değerleri istismar ediyor." 'Demokrasi iğfal ediliyor' Baykal, Başbakan Erdoğan'ın Merkez Bankası'nı İstanbul'a taşımak konusundaki ısrarının da Ankara'yı boşaltmak ve işlevsiz bırakmak gibi bir amaç taşıdığını vurguladı. Cumhuriyetin değerlerine ve kurumlarına karşı gizli bir niyetin açığa vurulması olarak değerlendirdi. Baykal, Merkez Bankası'nın İstanbul'a taşınmasının hangi ihtiyaçtan kaynaklandığı konusunda tatmin edici bir açıklama yapamadığına dikkat çekti. fbila@milliyet.com.tr Merkez Bankası'nın taşınması