CUMHURİYET yürüdü...
Türkiye, dün, her karış toprağında Cumhuriyet'in 75. yılına, Atatürk'e, Anıtkabir'e yürüdü.
Yaşlısıyla, genciyle, kızıyla, erkeğiyle, çoluğuyla, çocuğuyla, askeriyle, siviliyle Türkiye yürüdü...
Cumhuriyet'e, Atatürk'e, Anıtkabir'e doğru atılan tüm "adım"ları tek tek kutluyoruz...
* * *
CUMHURBAŞKANI Demirel, Diyarbakır - Şırnak gezisi dönüşünde Cumhuriyet mesajları vermeye devam ediyor. Gidiş yolunda cumhuriyeti değişik ölçülerle tarif eden Demirel, dönüş yolunda da 21. yüzyılın cumhuriyetini anlatıyor.
Hürriyet yazarı İsmet Solak'la birlikte, son siyasi gelişmelere ilişkin sorularımızı bir saatlik yolculuğun ileriki dakikalarına saklayıp Cumhurbaşkanı'nı dinliyoruz:
* Bakın aşağıya. Ovalardaki insanlara bakın. Toprakla uğraşan insanımız Türkiye nüfusunun yüzde 44'ü. Bu ABD'de yüzde 3 oranında. Önümüzdeki 30 yılda bu oranı yüzde 10'a çekmemiz lazım.
* Önümüzdeki 10 yılda Türkiye Cumhuriyeti 200 milyar dolar ticaret hacmine ulaşmalı.
* Benim ülkemde dört kişiden ancak biri diş macunu kullanıyor. Bunun dörtte dört olması lazım.
* Benim ülkemde herkesin sabah kaltığında banyo almayı öğrenmesi lazım.
* Büyümenin yüzde 5'in altına düşmemesi lazım.
* Nüfus artışının yüzde 1'e indirilmesi lazım.
* Ve nihayet sosyal güvenlik şemsiyesinin herkesi kapsamı lazım.
* * *
VE sıra geliyor sorularımıza...
Cumhurbaşkanı Demirel'e, Yılmaz - Baykal zirvesi ve sonuçlarını soruyoruz:
- Sayın Yılmaz, zirve sonrasında, aralıkta istifa etmesi halinde sizin protokolle ilgili herhangi bir angajmana girmeyeceğinizi söyledi. İstifa gerçekleşirse partilerin önereceği başbakan adayı konusunda tavrınız ne olur?
- Benim ne yapacağım Sayın Yılmaz'la, Sayın Baykal arasındaki görüşmelerden bağımsızdır. O anın şartlarını bilemiyorum.
Cumhurbaşkanı Demirel, liderler arasında yapılacak başbakan adayına ilişkin bir anlaşmanın kendisini bağlamayacağı mesajını veriyor.
Yılmaz'ın istifası halinde dile getirilen "hükümet boşluğu"na ilişkin sorumuza ise Cumhurbaşkanı şu yanıtı veriyor:
- Seçime giden hükümette Meclis güveni olmazsa ne olur? Anayasa'nın 116. maddesi var. Bu maddede, hükümet güvenoyu alamazsa Cumhurbaşkanı bir hükümet kurar ve ülkeyi seçime götürür, diyor. Yani güvenoyu alamazsa hükümet seçime gidemez diye bir kayıt yok. Cumhurbaşkanı'nın kuracağı hükümette güvenoyu aramıyor.
Demirel, "Yılmaz'ın istifası halinde nasıl bir yol izleyeceği"ne ilişkin sorumuza da şu karşılığı veriyor:
- Orta yerdeki somut hadise nedir? 10. görüşmelerinde anlaşamadık, diyorlar. 55. hükümet 1.5 seneyi aşkın süredir görevde. Meclis çoğunluğu yoktur. Buna rağmen pek çok zor işi göğüslediler. Önemli konularda Meclis kanun çıkarabildi. Hükümetin arkasında olup olmamaktan çok, konuların arkasında olabildi. NATO'nun genişlemesi, 8 yıllık eğitim gibi. Şimdi Sayın Yılmaz bana gelip `istifa ediyorum' derse, istifasının nedeni benim işim değil. `Ben Baykal'la anlaştım istifa ediyorum' derse, o benim ilgi sahamda yok. İstifanın nedeni beni ilgilendirmiyor. Çünkü nedeni benim işim değil. Ne yapacağımla da ilgili değil.
Cumhurbaşkanı'na, Başbakan Yılmaz'ın, Baykal'la görüşmeden önce kendisiyle görüştüğü yolundaki açıklamalarını anımsatıyoruz:
- Evet, Sayın Yılmaz bana geldi. Önemli kanunların, reform kanunlarının beklediğini Meclis'i çalıştıramadıklarını söyledi. Meclis'i bu halde tutmayalım, Meclis'te hükümet de kurum olarak aşınır. Aralıkta seçime gidelim. Bu hususları Baykal'la ve Yüksek Seçim Kurulu'yla görüşeceğim, dedi. Ben de madem Meclis ve hükümet yıpranıyor, o halde rejimi yıpratmaya gerek yok, aralık veya nisan farketmez, dedim. Şimdi 3 parti koalisyonda. 4. parti destek veriyor. Ama desteği şartsız değil. İstediği zaman veriyor, istediği zaman vermiyor. Böyle olması da normal. Bu durumda bakıyorsunuz sabahleyin hükümet var, akşama yok, ertesi sabah yeniden var. Bu dalgalanmalar içerde de, dışarda da Türkiye'ye bakışı değişiriyor. 4. parti de hükümetin içinde olsaydı, iyiydi. Ama öyle olmadı. Siyaset imkan sanatıdır. Hükümet kurulduğunda şartlar bunalım şartlarıydı. Hükümet birinci görev olarak Türkiye'yi normalleştirmeyi aldı ve bunu yaptı. Kendisinden bekleneni yerine getirdi. Seçimle ilgili karar Meclis'indir.
Cumhurbaşkanı Demirel'in sözlerinden iktidar partileriyle Baykal arasında yapılan mevcut protokolün veya yapılacak yeni bir protokolün Cumhurbaşkanı'nı bağlamayacağı sonucu çıkıyor.
Liderlerin, Yılmaz'ın istifası sonrasını "düzenleme"ye dönük çalışmalarında Cumhurbaşkanı'nın bu "düzenleme" lerden bağımsız olduğunu unutmamaları gerekiyor.
Yazara E-Posta: F.Bila@milliyet.com.tr
Özay Şendir
Ayıplı bir tartışma, 'işine yarayacak'
14 Mayıs 2025
Didem Özel Tümer
Türk şirketlere BAE’de finansa erişim kolaylığı
14 Mayıs 2025
Abbas Güçlü
En son imparator!
14 Mayıs 2025
Ali Eyüboğlu
EOKA’nın köyünde ölümle burun buruna! Neşe Karaböcek’ten Kıbrıs anıları…
14 Mayıs 2025
Dilara Koçak
Yaz gelmeden detoks değil, denge zamanı
14 Mayıs 2025