Filiz Aygündüz

Filiz Aygündüz

filiz.aygunduz@milliyet.com.tr

Tüm Yazıları

2005 yılında Milliyet’in kitap ekini hazırlamaya başladığımız günden bu yana birlikte çalışıyoruz Selçuk Demirel’le. Milliyet Kitap için aralıksız olarak onlarca kapak deseni çizdi. Her biri Türk ve dünya edebiyatının usta yazarlarından oluşan. Zarif ve zekâ dolu çizgisiyle bazen kelimelerin anlatabileceğinden çok daha fazlasını anlattı. Bu hafta, Milliyet Kitap eki için çizdiği portrelerin de içinde olduğu yeni kitabı çıktı Demirel’in Yapı Kredi Yayınları’ndan: ‘Yazarların Yüzünden’. Kitapta tam 73 edebiyatçının çizgi-portreleri var. Her bir portrenin yanında da çizdiği yazarın kitaplarından seçilmiş alıntılar.

Haberin Devamı

Kitap, Adalet Ağaoğlu’nun portresiyle başlıyor. Demirel, yazarın yüzünü kitap kapaklarına bölmüş. Kapaklardan bir sokak inşa etmiş. Sokaklarda okurlar dolaşıyor. Biz o sokaklarda öğrendik hayatı biraz da. Demirel bunu biliyor. Yan sayfada da Ağaoğlu’nun ‘Fikrimin İnce Gülü’nden bir bölüm.

Bir başka sayfada Metin Altıok çıkıyor karşımıza: “Ve ben derim ki / Geçip gider zaman / Geri alınmaz bazı şeyler / Ömrüm ömrüm / Ve yanan mum biter / Soğur cehennem bile”. Dizelerin karşısında ateşin tüm renkleriyle çizilmiş biri. Fonda Altıok dizeleri. Elinde kalemi. Kalbinin ortasına bir otel yerleştirmiş Demirel, camlarından ateşler çıkan. Baktıkça, bakanı da yakan.

Milliyet Kitap’ın kapaklarından biri geliyor daha sonra. En sevdiklerimden biri. Bu bir Duygu Asena portresi. Masa başında oturmuş bir kadın. Tek eli çenesinin altında, diğeri önündeki deftere yazıyor. Kadının kafasından binlerce harf uçuşuyor, büyük harfler, küçük harfler... Zihninden yola çıkıp, saçlarından dökülüyor. Asena’nın düşünce zenginliğini bundan daha iyi desenleyen bir başka çizim görmedim. Hemen yanı başında da ‘Kadının Adı Yok’tan bir alıntı...

Bir diğerinde Simone de Beauvoir. Desenin fonunda, sıcacık gülümsüyor. Onun önünde bir adam kafası. Kafanın arkasındaki kırılmış demir parmaklıklardan aşağı sarkıtılmış, çarşaftan bir ip. O ipe tutunarak aşağı inmiş, adamın sırtında koşarcasına yürüyen bir kadın. Feminizme dahice bir yorum. Yanı başında da Beauvoir’ın denemelerinden bir bölüm: “Öyle ama, ben de bir şeyim aslında, bir varlığım. Yoksa hiçbir şey ilgilendirmezdi beni. Ben kendi içime kapanınca, dışımdakiler de bana kapanır”.

Haberin Devamı

Gece mavisi renklerle çizilmiş bir Ahmet Muhip Dıranas. Sol yanağından bir kapı açılıyor. Kapının önünde bir kadın: “Bahçende akasyalar açardı baharla / Ne şirin komşumuzdun sen Fahriye Abla”.

Bir başka kadın... Başı büyük bir yün çilesi. Sadece mavi gözlerinden biri görünüyor. Kadın, çileden süzülen ipi çözüyor. İnsan zihninin sarmalından ne çileler döktü kağıda Leylâ Erbil. İnsanı bütün renkleriyle örüp omzuna bıraktı. Bize hayatı giydirdi.

Yine Milliyet Kitap kapaklarından biri. Nefis bir İstanbul manzarasını arkasına almış, fötr şapkasıyla beyaz kâğıda çiziyor Doğan Hızlan. Elindeki, o zengin kalem koleksiyonundan seçilme bir dolma kalem, ihtimal. Boynundaki papyonlar, yakasından çıkıp İstanbul manzarasına doğru uçuyor, bir süre sonra kitap sayfalarına dönüşerek. Hızlan’ın alamet-i farikalarını edebiyatla buluşturan nefis bir çizim.

Haberin Devamı

Çok çok sevdiğim bir başka Milliyet Kitap kapağı. Sarı bir zeminde belli belirsiz bir Yaşar Kemal. Üzerinde martılar uçan... Önde kıpkırmızı bir saz. Sazın tellerinde dörtnala koşan bir at. Üstünde İnce Memed... Ne türküler çaldı o saz, atın ayağı teller üzerinde yaralandıkça... Bu da Demirel’in zekâsının bir başka çarpıcı örneği...

Velhasıl, her sayfasında edebiyat hafızanızı tazeleyeceğiniz, Demirel’in çizgisinin zarafetiyle müthiş bir estetik zevk duyacağınız, bakılası, okunası müthiş bir kitap olmuş ‘Yazarların Yüzünden’. Selçuk Demirel’in yüzünden...