Onlar
uluslararası anlaşmazlıkları doğal karşılıyor. Bununla birlikte,
anlaşmazlığa taraf ülkelerin yine de ortak yanları olabileceği düşüncesinden yola çıkıyor.
Onlar, yani
European Centre For Common Ground adında bir sivil toplum kuruluşu ile
ABD Columbia Üniversitesi'ne bağlı
Uluslararası Anlaşmazlıkları Çözme Programı çerçevesinde hareket eden bilim adamları.
Anılan sivil toplum kuruluşu Fransa, İngiltere, İtalya, Belçika, Avusturya, Macaristan, ABD, İsveç, Rusya, Norveç ve İsviçre'den destek görüyor. Burada görev alanlar arasında eski dışişleri bakanları, parlamenterler, büyükelçiler ve insan hakları derneklerinde çalışan uluslararası çapta insanlar var.
Onlar ve üniversite
dünyanın herhangi bir bölgesindeki anlaşmazlığın barış yoluyla çözümüne katkıda bulunmayı amaçlıyor. Çözümde
basının rolüne güveniyor ve basına öncelik tanıyor.
Türk - Yunan yakınlaşması
1994'ten sonra değişik bölgelerde, benzer deneylere giren bu kuruluş geçen hafta sonunda
Atina'da bir toplantı düzenliyor.
Türk ve Yunanlı bir grup gazeteci özetlenen anlayış çerçevesinde, bir araya geliyor.
Depremden önce Türk ve Yunan Dışişleri Bakanları
Papandreu ile Cem zaten belli bir çalışma yürütüyor. Depremden sonra ise, Türk - Yunan yakınlaşması herkesin dikkatini çekiyor.
Ne var ki, önümüzde çok kritik bir zirve var:
AB Helsinki zirvesi. Orada Türkiye'nin AB adaylığı bir kez daha gündeme alınıyor. Ve Yunanistan'ın önceden koyduğu vetoyu kaldırması bekleniyor. Ama, henüz kesin değil.
Helsinki'den bağımsız, başlayan
Türk - Yunan dialoğunun bozulması istenmiyor. İşte, bu noktada
basının rolü tartışılıyor. Atina toplantısı tümüyle buraya odaklanmış. Toplantıya
Atina'daki İsveç Büyükelçisi de katılıyor.
Toplantı kimseyi bağlamaz
Yakınlaşmayı sürdürmek için, basın neler yapabilir?.. Toplantıdaki havaya göre:
Gazeteler karşılıklı yazı yayımlayabilir. Karşılıklı gazeteci ziyaretleri düzenlenebilir. Politik yazıların dışında, kültüre, çevreye, yaşama biçimine ağırlık tanıyan röportajlar olabilir. Karşılıklı ekler verilebilir. Yerel yönetimlerin ve hükümetlerin çeşitli girişimleri desteklenebilir.
Bunun gibi genel konular. Altı çizilmesi gereken nokta şu:
İki tarafın basını da karşıdakine hiçbir biçimde bağlı kalmadan, kendi inisiyatifi ve kendi görüşü doğrultusunda yayın yapabilir. Bu toplantı kimseyi bağlamaz.
Gerçekçi olmak gerek. Beklenti yaratmak yanlış. Karınca kararınca barışa katkıda bulunabilecek, uluslararası çapta, iyi niyetli bir girişim. Şimdilik bu noktadayız. Gerisini zaman gösterecek. Ama, önce Helsinki zirvesi!..
Yazara E-Posta: ydogan@milliyet.com.tr