Yazarlar Gazeteciye kızan bakan

Gazeteciye kızan bakan

03.01.1997 - 00:00 | Son Güncellenme:

Yavuz Donat

Gazeteciye kızan bakan

BU bakan, başka bakan.
Bu bakan, Almanya'dan.
Aşağı Saksonya'dan.
Adalet Bakanı.
Ve bir bayan:
Heidi Alm Merk.
Kızdığı gazeteci ise Türk.
MİLLİYET 'in Hannofer muhabiri Halit Ayaroğlu.
Bugün, mahkemelik olan bakan ile gazetecinin "hikayesini" anlatacağız.
* * *
ALMAN bayan bakan Türkiye'yi iyi biliyor.
Yalova kaplıcalarını seviyor.
12 Eylül döneminde, "sıkıyönetim mahkemelerini" izlemeye gelmiş.
Bir duruşma sonrası ortalık karışmış.
Gösteriler olmuş.
Polis, kalabalığı dağıtmak için su sıkmış.
Islananlardan biri de Alman politikacı Heidi Alm Merk.
Bayan Merk, Cumhuryit bayramlarında, Türk konsolosluğuna davet edilir.
Ama pek gelmez.
Bazı Kürt derneklerinin davetlerinde ise, zaman zaman görülür.
* * *
SENE 1995...
Türk işyerlerine PKK saldırısı artıyor.
Ve gazeteci Halit Ayaroğlu iki Alman bakana mektup yazıyor:
- Bu saldırılar için ne diyorsunuz?
İçişleri Bakanı hemen yanıt veriyor.
Saldırıları kınıyor.
Ama Adalet Bakanı'ndan yanıt yok.
Halit ise "ısrarlı."
Bakan'ı sıkıştırıyor.
Sonuç:
Bayan bakanın basın danışmanından şu mesaj geliyor:
- Sayın bakan çok meşgul... Mektubunuza yanıt veremeyecek.
* * *
HALİT Ayaroğlu oturur, haberi yazar.
"İçişleri Bakanı şunları söylüyor" der.
Ve ekler:
- Ancak Adalet Bakanı sorularımıza yanıt vermemiştir. Zaman zaman PKK ağzıyla konuşan bakan "vaktim yok" demiştir.
* * *
ADALET Bakanı Heidi Alm Merk, Offenbach Mahkemesi'ne başvurur.
Dava açar:
- Gazeteci bana "PKK ağzıyla konuşuyor" dedi... Davacıyım.
Offenbach Mahkemesi konuyu inceler.
"Bu işin yüksek mahkemeye intikali gerekiyor" der.
Dosya Darmstadt Yüksek Mahkemesi'ne gönderilir.
* * *
YÜKSEK mahkemenin yargıçları dosyayı incelerler.
"Tarafları çağırıp, dinlemeye" gerek görmezler.
Ve kararı verirler:
- Gazeteci suçsuzdur.
Kararın gerekçesi ise, özetle, şöyledir:
- Gazetecinin, bakan hakkında söylediği "PKK ağzıyla konuşuyor" sözleri yanlış olabilir. Ancak bir gazeteci sırf bu sözü nedeniyle mahkum edilemez. Bu ifadeler, gazetecinin fikir özgürlüğü kapsamına girmektedir.
* * *
HANNOVER'de saygın bir gazete var.
Yerel bir gazete.
Ama oldukça fazla satan bir gazete:
Hannoverische Allgemeine Zeitung.
Bu gazete 1995'te açılıp, 1996'da sonuçlanan "bakan ile gazeteci davasına" yer verir.
Haberin başlığı:
Adalet bakanları her zaman haklı çıkmazlar.
Haber "biraz da yorumludur."
"Her mahkemeye giden Adalet bakanının ille de haklı çıkamayacağı"
uzun uzun anlatılır.
Sonuç "gazeteci için başarıdır."
Alman gazetesi, haberi sunarken "Türk gazeteciye" destek verir.
Türk gazetecinin "fikir özgürlüğünü" savunur.
* * *
ALMANYA'yı aradık.
Önce bayan politikacının sekreteryasını.
"Bakan, gazeteci ilişkisini" sorduk.
Bakan "o gazeteciye" küstü mü?
"Kızgınlığı" sürüyor mu?
Yanıt şöyle:
- O olay orada kaldı. Siyasetçi, gazeteciye küsmez... Küsen kaybeder.
* * *
MAHKEMEYİ aradık.
Önce Offenbach Mahkemesi'ni.
Sonra da Darmstadt Yüksek Mahkemesi'ni.
"Bakan'ın tepkisini" sorduk.
Dava sırasında "Bakan'ın arayıp, aramadığını... Araya giren olup, olmadığını" sorduk.
Gazeteciyi mahkum etmeyen yargıçların "başka bir yere tayin edilip, edilmediklerini" sorduk.
Yanıt:
- Söylediklerinizden bir şey anlamadık.
Soruları tekrarladık.
Yanıt:
- Yine bir şey anlamadık.
* * *
SOSYAL demokrat siyasetçi Heidi Alm Merk "bu olaydan sonra" değişmiş."Üslubu" yumuşamış.
Türklerin sorunlarıyla ilgilenmeye başlamış.
Tebriklar Halit Ayaroğlu.
Halit, dava sırasında yoruldu.
Hayli terledi.
Üzüldü.
Ve kimseden destek görmedi.
Türk basınından bile.
Türk yakınlarından bile.
Geçmiş olsun Halit.
Kutluyoruz.