Yazarlar "Gerilim stratejisi..."

"Gerilim stratejisi..."

25.12.2000 - 00:00 | Son Güncellenme:

"Gerilim stratejisi..."

Gerilim stratejisi...




Adına "gerilim stratejisi" diyorlar.
Şiddet olaylarıyla siyasi gelişmelerin yönünü şartlamak ya da tayin etmek amacıyla çizilen bir strateji bu. Kan ve korku üzerine kurulan bir "anti - demokrasi satrancı" şeklinde tanımlamak da mümkün. "Karanlık güçlerin" demokrasi evrimine set çekmek amacıyla harekete geçirdiği "tezgah" anlamına geliyor.
Roma'nın en işlek caddelerinden birinde komünist "Manifesto" gazetesine hafta sonu bir faşist eylemcinin koyduğu bomba siyasi gözlemcilerin aklına hemen bu soruyu getirdi:
"Birileri gene gerilim stratejisinin düğmesine mi bastı?" "70'lerin terör yıllarına geri dönüş mü yaşıyoruz?" "Yeni bir kutuplaşma mı yaratılmak isteniyor?"
Bombacının kendisi dışında yaralanan ya da ölen olmadı gerçi. Buna rağmen "demokrasiye saldırı" şeklinde algılanan olay binlerce kişinin katıldığı barışçı gösterilerle kınandı. Başkentte "Campidoglio Meydanı'nda" bir araya gelen sol liderler - aralarındaki hizip kavgalarını unutarak - "Manifesto"nun uğradığı saldırıyı bir ağızdan lanetlediler.
Demokratik güçlerin tepkisine yol açan olayın akıllara "70'li yılların gerilim stratejisini" düşürmesi ve bir "deja vu" ("Bu filmi görmüştük") hissi yaratmasında bombanın bir "gazete"ye konmuş olması büyük rol oynadı.
"Repubblica"nın başyazarı Ezio Mauro örneğin: "Hangi görüşü temsil ederse etsin" diyerek yorumladı olayı: "Gazeteye yapılan bir bombalı saldırı sıradan olamaz. Gazeteye konan bir bomba - demokrasinin en temel ve birincil özgürlüğü - ifade özgürlüğüne konulmuş bir bombadır... Birlik, bütünlüğü olmayan, ortak değerlerden yoksun, sivil toplumun olgunlaşmasında sorunları olan bir ülkede yaşanabilecek türden bir saldırıdır bu..."
İtalyanları dehşetle sarsan olayın derin yankı yaratmasına neden olan bir başka gelişme de "Manifesto" hadisesinden birkaç gün önce Milano'nun göbeğindeki "Duomo" Katedrali'ne de bir bomba konmuş olmasıydı. "Duomo" ile "Manifesto" hadiselerini karanlık bir zincirin halkaları şeklinde değerlendirmek eğiliminde olan gözlemciler bu yüzden hemen "70'li yıllara geri mi dönüyoruz" feryadını bastılar.
İki olay da henüz aydınlığa kavuşmadı. Ancak Çizme'nin siyasi tarihinde derin izler bırakan "gerilim stratejisi"nin anıları İtalyanların belleğinde hala çok canlı. '69 yılında Milano'nun "Piazza Fontana" Meydanı'na konulan bir bombayla "gerilim stratejisini" tanıyan İtalya; - Kızıl Tugaylar'ın Başbakan Aldo Moro'yu kaçırıp öldürdüğü '78 yılına dek - on yıl bu gerçekle yaşadı. İspatlanmış laboratuvar deneyi gibi bir şey "gerilim stratejisi" İtalya için. Koordinatları belli. Adları konmuş.
"Gerilim stratejisi" mantığına göre "terör", başlarına buyruk teröristler tarafından harekete geçirilen bir olgu değil. Devlet içinde değişime direnç gösteren, değişim karşıtı güçlerin devreye soktuğu bir araç. Kritik dönemeçlerde genel istikrarsızlık ortamı ve toplumda moral çöküntüsü yaratmak için kullanılıyor. Amacı kamuoyunda değişime karşı korku yaratmak, değişim yanlısı güçleri sindirmek, pusturmak ve dikkati başka yönlere çekip dağıtmak ve insanların böylece "gönüllü bir otoriter rejim arayışı" içine girmesini sağlamak oluyor.
Edgardo Sogno tarafından kaleme alınan bir kitap '70'li yıllar ortalarına dek İtalya'da darbe girişimi peşinde koşan generallerin varlığından söz ediyor örneğin. Mafya ile iş birliği yapan gizli servislerden "gladio"ya dek her türlü karanlık gücün yıllar boyu binbir çeşit tezgahı pazarladığı bir ülke İtalya. Akdeniz usulü bir "güçler dengesi cambazlığı"nın anavatanı...
Daha kim bilir neler öğreneceğiz buradan!