Hollanda Başbakanı Mark Rutte, 271 gün süren koalisyon müzakerelerinin ardından nihayet bir hükümet kurabildi. 4.Rutte hükümetinde siyasi partilerin elde ettiği bakanlıklar açıklandı ancak bakanlık koltuğuna oturacak olan isimler henüz netlik kazanmadı.
3. Rutte hükümeti aile ve çocuklara yönelik sosyal yardımlarda yapılan yolsuzluk iddiaları üzerine 15 Ocak 2021 tarihinde düştü. 17 Mart'ta yapılan erken genel seçimlerde de Özgürlükler ve Demokrasi Partisi (VVD) adına yeniden yarışlara katılan Rutte sandıklardan ipi göğüsleyen lider olarak çıktı. Hatta partisinin sandalye sayısı 34’e yükseltti. 150 sandalyeli Hollanda meclisinde çoğunluk hükümeti kurmak için müzakere eden Rutte, siyasi ortaklarını bir koalisyon protokolü üzerine ikna edebildi. Protokole bakıldığında, Rutte geleneksel ultra-liberal politikalarından biraz olsun vazgeçti. 11 yıldır başbakanlık koltuğunda bulunan Rutte, mali disipline ve liberal politikalardan ödün vermeyen bir siyasi çizgi sürdü. Ancak Rutte,
Atalarımız ne demiş? Yiğidi öldür hakkını yeme. Avrupa Birliği’ni (AB) zaman zaman eleştirmiyor değilim. Ancak AB içerisinde veya dış politika alanında kaydetmiş olduğu ilerlemelerin veya doğru hamlelerinin de altını çizmek gerekiyor. Roma antlaşmasının bir ürünü olan AB’ye hakkını teslim etmekte fayda var da diyebiliriz. Bir başka deyişle Sezar’ın hakkı Sezar’a.
Dış politika alanında AB, 2021 yılının ikinci yarısından itibaren bazı konularda ABD ve NATO’dan başarılı bir şekilde ayrıştı ve önemli hamlelere imza attı. Bunlardan birincisi Afganistan. Malum, ağustos ayının son yarısında ABD ve kurumsal olarak NATO Afganistan’dan alelacele çekilmek mecburiyetinde kaldı. Türkiye ise büyükelçiliğini Kabil’de muhafaza etti. Buradan da bir kez daha Büyükelçi Cihad Erginay’ın yapmış olduğu başarılı çalışmaların altını çizmek ve hatırlatmakta fayda var. Zira NATO’ya üye birçok ülke Kabil’de elçiliğini kapatırken Türkiye, büyükelçinin çalışmalarını sürdürmesini
Avrupa Birliği (AB) Dış İlişkiler Konseyi ve Genel İşler Konseyi toplantılarında Türkiye’ye yaptırım için çabalayan Rum Kesimi, Brüksel’de tam olarak istediğini bulamadı.
Avrupa Birliği’ne (AB) üye ülkelerin dışişleri bakanlarını bir araya getiren Dış İlişkiler Konseyi ile AB işlerinden sorumlu bakanları buluşturan Genel İşler Konseyi (GİK), iki gün süreyle Brüksel’de toplandı.
Yaklaşık bir aydan bu yana Güney Kıbrıs Rum Kesimi (GKRK), KKTC’de bulunan Maraş şehrinin statüsünü değiştirdiği gerekçesiyle Ankara’ya yaptırım uygulanması için çabaladı. Türkiye’nin “Maraş açılımının” Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyi kararlarına aykırı olduğunu ileri süren Rum Kesimi, AB’den Türkiye’ye bu konuda yaptırım uygulamasını talep etti.
Ancak AB Dış Politika Yüksek Temsilcisi Josep Borrell, Doğu Akdeniz’de yaşanan gerilimlerle ilgili Türkiye’ye uygulanan ve gerilimin yeniden artması halinde uygulanması öngörülen yaptırımlar bulunduğunu hatırlatmakla yetindi. Rum
Almanya’da iktidar değişikliği gerçek oldu. 16 yıllık Hristiyan Demokrat iktidarına Alman seçmeni dur dedi. Avrupa Birliği’nin (AB) ortak tarım politikasının yeni moda kavramı gereği, Alman seçmeni Merkel’in partisini bir süreliğine nadasa yatırdı. Ülke yeni başbakanına kavuştu. 26 Eylül’de düzenlenen genel seçimlerde sandıklardan birinci parti olarak çıkan Sosyal Demokrat Olaf Scholz başbakanlık koltuğuna oturdu. 3 parti arasında gerçekleştirilen koalisyon görüşmeleri tam 10 hafta sürdü. Bu süre zarfında birbirinden farklı politikalara sahip, sorunlara farklı çözümler öngören Sosyal Demokratlar (SPD), Yeşiller ve Liberal Demokratlar (FDP), Almanya’nın devlet politikasına aykırı düşmeyecek ortak payda üzerinde fikir birliğine varabildiler. Avrupa ülkeleri arasında koalisyon kültürü en gelişkin ve medeni olan ülke kuşkusuz Almanya. Almanya’ya İsviçre de eklenebilir, siyasi modeli farklı olsa bile.
Scholz göreve gelir gelmez kolları sıvadı ve ilk dış gezisini Fransa’nın başkenti
M I6, Büyük Britanya’nın dış istihbarat teşkilatı. Başkanı da Türkiye’nin yakından tanıdığı, İngiltere’nin eski Ankara büyükelçisi Richard Moore. Londra’da bulunan ve kısa adı IISS olan Uluslararası Stratejik Araştırmalar Enstitüsünde bir konuşma yaparak, İngiliz dış istihbarat servisinin kaygılarını, önceliklerini ve ihtiyaçlarına yönelik olarak 'dijital çağda insan kaynaklı istihbarat' konusunda bir konuşma yaptı.
İstihbarat teşkilatlarının başkanları geleneksel olarak gölgede kalmayı tercih ediyorlar. Zaman zaman, ABD, Almanya, Belçika veya Fransa’da istihbarat teşkilatı başkanları, ülkelerinin meclis istihbarat komitelerinde yer alan milletvekillerine kurumun faaliyetleri hakkında bilgi paylaşırlar. Nitekim Moore’un Fransız olan çifte meslektaşı ve tayin arkadaşı olan Fransa’nın eski Ankara büyükelçisi ve halen Fransız dış istihbarat teşkilatı (DGSE) Başkanı Büyükelçi Bernard Emié de 4 Ekim tarihinde Fransa Senatosu savunma komitesinin oturumuna katılarak, senatörlerle bilgi paylaştı.
'Şeffaf olmalıyız'
B
Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin, Ukrayna-Rusya sınırına dev bir askeri yığınak gerçekleştiriyor. Açık kaynaklar ile NATO’ya üye ülkelerin askeri değerlendirme raporlarına göre Rusya ilk bahardan bu yana Ukrayna sınırına asker sevkiyatı gerçekleştiriyor. An itibariyle en az yüz bin Rus askerinin bölgeye sevk edildiği belirtiliyor. Uydu görüntüleri ile bölgede uçan uçaklardan elde edilen bilgiler de sayıyı teyit ediyor. Rusya, bölgeye sadece asker sevk etmedi; ağır mühimmat, elektronik harp gereçleri, hava savunma sistemleri de gönderdi. Yetmedi yedek subaylarla yedek askerler de hizmete çağırıldılar.
NATO’ya üye ülkeler de haftalardan beri İttifak’ın Rusya’ya karşı sergilemesi gereken tutumu tartışıyor. 30 Kasım ve 1 Aralık tarihlerinde Letonya’nın başkenti Riga’da toplanacak olan NATO dışişleri bakanları Ukrayna’nın Rusya tarafından saldırıya uğraması halinde alınacak önlemleri görüşecekler.
2008 yılında Romanya’nın başkenti Bükreş’te düzenlenen NATO zirvesinden bu yana Moskova
Belarus ile Polonya arasındaki sığınmacı krizi şimdilik sona erdi. Hafta başında Brüksel’de bir araya gelen Avrupa Birliği’ne (AB) üye ülkelerin dışişleri bakanları Belarus’a yönelik yaptırımları artırdılar. Ancak krizi asıl çözen kişi maalesef AB Dış Politika Yüksek Temsilcisi Josep Borrell olmadı. Kâh müstafi, kâh işgüder olarak tarif edebileceğimiz Almanya Şansölyesi Angela Merkel, görevini terk etmeden önce Belarus krizine de el atmak mecburiyetinde kaldı. Ve krizi çözen yine Merkel oldu. Aslında Fransa Cumhurbaşkanı Emmanuel Macron’un da hakkını yememek gerekiyor. Zira Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin’le görüşen Macron sadece Ukrayna sınırına yapılan Rus yığınağını ele almadı. Belarus konusunu da görüşerek, AB’ye üye ülkelerin Belarus konusundaki kararlılığını ilk elden dile getirmiş oldu.
Ankara açısından bakıldığında Borrell’in gücü aslında sadece Doğu Akdeniz’deki sessizliğe rağmen Türkiye’ye yönelik yaptırımları bir yıl daha uzatmaya yetti. Brüksel bir
Avrupa Birliği’ne (AB) üye ülkelerin dışişleri bakanları yarın Brüksel’de bir araya gelerek gündemin sıcak konuları olan Belarus’tan Polonya’ya devam eden göçmen akını, Sudan’daki askeri darbe girişimi ve Etiyopya’nın kuzeyinde hükümet güçleri ile Tigray halk kurtuluş cephesi arasında yaşanan çatışmaları ele alacaklar. AB için en önemli mesele Belarus’un yaratmış olduğu sığınmacı krizi. İnsani açıdan Belarus’un yaptığını tasvip etmek mümkün değil. Diğer yandan Polonya ve AB’nin kıyamet koparttığı, sınıra ‘yığılmış’ olan sığınmacı sayısı 2000 civarında. Belarus’un sığınmacıları ülkesine davet ederek Polonya’nın ve dolayısıyla AB ve NATO’nun sınırlarına yığma çabası ne kadar insanlıktan uzaksa, AB’nin de çıkarmış olduğu kıyamet ve göstermiş olduğu tepki bir o kadar abartılı sanki. Nitekim takvimin de biraz azizliği gereği pazartesi günü yapılacak olan AB Dış İlişkiler Konseyi ‘jumbo’ formatında geçecek. AB’ye üye ülkelerin dışişleri