<#comment>#comment>
<#comment>#comment> Türkiye tarihinde ihtilaller için 10, ekonomik krizler için 5 - 6 yıllık süreçler vardır. İhtilaller için 10’ar yıllık takvim tarihe gömüldü. Ancak ekonomik kriz takvimi için kaygılar sürüyor.
Gene "5. yıl yaklaşıyor.
Yoksa krizin eşiği mi?" "kuşkuları" dile getirilmekte.. Bu olasılık var mı?
Adının açıklanmaması gereken BİR BİLEN’e göre "yok".
Şu açıklamayı yaptı:
"Eskiden sabit kur vardı. Kriz bir günde patlıyordu. Dalgalı kur sistemi ise ekonomiye, kurlara esneklik getirdi. Büyük kriz yaşanması çok zor.
Onlara göre, Moskova, sanatın da başkenti olmalıydı. Bunun için Moskova'da bizim St. Petersburg Akademisi'nin neredeyse aynısı sayılabilecek mimaride akademi binası yaptılar.Bizim akademinin eğitim programını aynen uyguladılar.Hocalarımızın en iyilerini kopararak Moskova Akademisi'nde görevlendirdiler.Sonuç...Moskova Akademisi'nden de çok iyi balerinler, baletler yetişti. Aralarında dünya çapında ün yapanlar oldu. Ama hiçbiri St. Petersburg'u bitirenler kadar iyi değillerdi." Ege'nin muhteşem günbatımında dünyanın en iyi baletlerinden Rudolf Nureyev, "dans ve şarabı" anlatmıştı. "Dans eğitimimi St. Petersburg Akademisi'nden aldım. Komünist yönetim, çarların başkentinde St. Petersburg'un, sanatın da başkenti olmasını rejimin onur sorunu yapmıştı. Amerikan şarabı gibi "Amerikalılar da Fransızlar gibi iyi şarap üretmeye karar verdiler.Önce, okyanus kıyılarında Fransa'nın Bordeaux (Bordo) yöresinin iklim ve toprak koşullarına en benzer coğrafyayı seçtiler. California'da şarapçılık böyle başladı.Bordeaux'dan 100 binlerce asma getirdiler. Bordeaux ve çevresinden gemiler dolusu toprak taşıdılar. Bordeaux'un meşe fıçılarını bile getirttiler. Bordeaux'nun isim yapmış şarap ustalarına
<#comment>#comment>
<#comment>#comment> Ege'nin muhteşem günbatımında dünyanın en iyi baletlerinden Rudolf Nureyev, "dans ve şarabı" anlatmıştı. "Dans eğitimimi St. Petersburg Akademisi'nden aldım. Komünist yönetim, çarların başkentinde St. Petersburg'un, sanatın da başkenti olmasını rejimin onur sorunu yapmıştı.
Onlara göre, Moskova, sanatın da başkenti olmalıydı. Bunun için Moskova'da bizim St. Petersburg Akademisi'nin neredeyse aynısı sayılabilecek mimaride akademi binası yaptılar.
Bizim akademinin eğitim programını aynen uyguladılar.
Hocalarımızın en iyilerini kopararak Moskova Akademisi'nde görevlendirdiler.
Sonuç...
Moskova Akademisi'nden de çok iyi balerinler, baletler yetişti. Aralarında dünya çapında ün yapanlar oldu. Ama hiçbiri St. Petersburg'u bitirenler kadar iyi değillerdi."
Bu sorunun cevabını bir başka soruyla aldım.Forum 2003 sonrası öğle yemeğinde aynı masayı paylaştığım IMF İcra Direktörü Kiekens ile kafamdaki açmazı paylaşmıştım:"1994 ekonomik krizini Türkiye, 3 ayda aşmıştı. 6 ay vadeli yüzde 50 faizli bonolar çıkarmıştı. 6 ayda döviz değeri hiç değişmemiş, büyük kazançlar olmuştu. Ancak ekonomi de eski sağlık normallerine dönmüştü. Bu kez yıllar geçiyor, çok daha sıkı bir program uygulanıyor. Acı ilaçlar alınıyor. Ekonomik kriz hala aşılamadı.Neden?" Batık bankaların Türkiye ekonomisine bitmeyen kriz adlı senfonideki notalarının sonu gelmeyecek mi? 21 milyar $'lık fatura "8 yıldır Türkiye ile ilişkilerin içindeyim. 8 yıldır Türkiye'ye geliyorum.1994 krizinde Türkiye'de sadece 3 küçük banka batmıştı. Bunların yükünü üstlenen devlete çıkan fatura, dikkate bile alınmayacak kadardı.Bu son krizde ise batan ve el konulan bankaların yükü 21 milyar dolar.Çok ağır.Krizden çıkma süresinin uzaması doğal.Hazine borçları 1994'te milli gelirin yüzde 40'ıydı... Şimdi yüzde 90'ı.Koşullar zorlu."Batık banka tahsilatları hem 21 milyar dolarlık yükü, hem de milli gelirin yüzde 90'ını bulan borcu hafifletebilir.Krizden çıkış takvimi kısalır. Kiekens'in cevabını
<#comment>#comment>
<#comment>#comment> Batık bankaların Türkiye ekonomisine bitmeyen kriz adlı senfonideki notalarının sonu gelmeyecek mi?
Bu sorunun cevabını bir başka soruyla aldım.
Forum 2003 sonrası öğle yemeğinde aynı masayı paylaştığım IMF İcra Direktörü Kiekens ile kafamdaki açmazı paylaşmıştım:
"1994 ekonomik krizini Türkiye, 3 ayda aşmıştı. 6 ay vadeli yüzde 50 faizli bonolar çıkarmıştı. 6 ayda döviz değeri hiç değişmemiş, büyük kazançlar olmuştu. Ancak ekonomi de eski sağlık normallerine dönmüştü. Bu kez yıllar geçiyor, çok daha sıkı bir program uygulanıyor. Acı ilaçlar alınıyor. Ekonomik kriz hala aşılamadı.
Neden?"
<#comment>#comment>
<#comment>#comment>
Daha önce de AKP bakanlarına kovboy jargonuyla "Bizim Texas’ta at satıcıları vardır. Sizin gibi pazarlık eder, donumuzu bile alırlar" dememiş miydi?
Kabalığı, sadece bizimkilere değil.
Adamda "sığır çobanlığı sendromu" var.
Konuları, Texas’ın simgeleri olan sığır, at, petrol, yumruk, silahla algılıyor.
Devrim Sevimay'ın cep telefonu numarası... Tarih, 03 Haziran 2003." Yani, Ercan'ı yitirdiğimiz gün.Gerçekten HAFTALIK dergisinin sahibi ve Hürriyet'in manşetindeki tanımıyla, dergilerin efendisi Ercan Arıklı'yı en son geçen hafta cuma akşamı görmüştüm.Yayımlamakta olduğu HAFTALIK'tan geleceklerini, bana kadınlar konusunda soru soracaklarını söyledi."Sen varken bu konuda kim konuşabilir" diye takıldım. "Yok yok... Konuşursun artık" derken eli omzumdaydı. Gülümseyerek, gene dostça bakıyordu.Ayaküstü biraz özel konulardan, biraz HAFTALIK'tan söz ettik.Onunla son konuşmamızmış... Masamın üzerinde bir not:"Devrim Sevimay, HAFTALIK adlı dergi için röportaj yapmak istiyor, bu konuda Ercan Arıklı sizinle görüşmüş. Bir soylu Uzun boylu, gözlüklü, dik ve zarif yürüyen, nezaket - ilgi - ironiyle harmanlanmış gülümseyişli o adam, Ercan Arıklı.Çok satan ansiklopedileriyle, yayıncılıkta devrim yapmış.Birkaç yıl önce çok büyük bir acı geçirdiğini de dinlemiştim.İsmail Cem ve her cuma bir araya geldiği arkadaş grubundan merhum Haluk Ferhatoğlu gibi ortak dostlarımız vardı.Tanıştık...Arkadaşlık çeyrek yüzyıl boyunca sürdü.Sık görüşmedik ama sıkı dost olduk. Mayıs 1974... Antalya - Kemer'de ilk ve
<#comment>#comment>
<#comment>#comment> Masamın üzerinde bir not:"Devrim Sevimay, HAFTALIK adlı dergi için röportaj yapmak istiyor, bu konuda Ercan Arıklı sizinle görüşmüş.
Devrim Sevimay'ın cep telefonu numarası... Tarih, 03 Haziran 2003."
Yani, Ercan'ı yitirdiğimiz gün.
Gerçekten HAFTALIK dergisinin sahibi ve Hürriyet'in manşetindeki tanımıyla, dergilerin efendisi Ercan Arıklı'yı en son geçen hafta cuma akşamı görmüştüm.
Yayımlamakta olduğu HAFTALIK'tan geleceklerini, bana kadınlar konusunda soru soracaklarını söyledi.
"Sen varken bu konuda kim konuşabilir" diye takıldım.