Güneri Cıvaoğlu

Güneri Cıvaoğlu

ngunericivaoglu@gmail.com

Tüm Yazıları
Haberin Devamı



Onu da atlatırsak torunlarımızın torunları buzul çağının başlarında bulacak kendilerini... Tatil rehaveti ve Dr. Yalçın Ergir ile dünden devam.

Çeşit çeşit böcekler, çiçekli bitkiler, modern memeliler ortaya çıkarken, yüz binlerce senede bir görülen bir darbe daha geldi.
10 kilometre çapında olduğu sanılan bir asteroid, şimdiki Meksika'nın Yucatan Körfezi dolaylarına çarptı. Tarifi olanaksız çarpma, buharlaşan kayalar, şok dalgalarıyla dünyanın diğer tarafında harekete geçen volkanlar, havalanan toz ve kil tabakasıyla kaplanıveren atmosfer, kararan - soğuyan dünya...
Sonuç: Güzelim dinozorların sonu...
Günümüze 66 milyon yıl kala memeliler, çeşit çeşit bitkiler, ilk atlar, Moby Dick'in ataları, film değil, yaşam sahnesindeydiler.
Oligocene, Miocene, Pliocene dönemleri birbirini takip etti. Kimler geldi kimler geçti; ne memeliler, ne primatlar, ne hominidisler, ne homohabilisler... Ve gelindi 1 milyon 800 bin yıl öncesine, dördüncü jeolojik devre...
Dünyanın güneşe göre astronomik pozisyonunun değişmesiyle korkunç bir buzul çağı dönemi başlamıştı. Buzullar, Avrupa'nın Asya'nın ve Kuzey Amerika'nın büyük bir kısmını kaplamıştı. Yıllık sıcaklık ortalamaları sıfır derecenin çok altlarındaydı. Ara sıra ılık dönemler de olmuyor değildi; ama buzul dönemleri 100 bin yıl sürüyorsa, ılık dönemler sadece 10 bin yılcık sürüyordu.
Pleistocene döneminde artık ilkel insan da ortaya çıkmıştı. Henüz modern değildi. Daha Kazıklı Voyvoda'lara, toplama kampları fırınlarında yakmalara, kimyasal - biyolojik ve nükleer silahlara on binlerce yıl vardı.
Günümüze 10 bin yıl kala, son buzul dönemi bitip, ılık Holocene başladığında, yeryüzü asteroidden beter bir belayla, insanın evrimleşmişi ile tanıştı: Homosapiens.

Ve medeniyet başladı. Gerisini biliyorsunuz. İki buzul dönemi arasındaki 10 bin yıllık kısacık ılık dönemin sonlarındayız. Havalar gene sapıtmaya, buzullar gene oynamaya başladı. 100 bin yıllık buzul çağına, yok oluşa yaklaşıyoruz.
Ömrünüz, şu anda "küresel ısınma var" diye dövünürken, ardından mutlaka gelecek uzun buzul çağını görmeye, şu bir derecelik ısınmanın kıymetini anlamaya, ondan korkmamaya yetmez.
Belki şu anda bunaltan hayat pahalılığından, dönüp duran dolaplardan, aslında milyarlarca yıldır yaşamaya uygun yegane minicik, mikroskobik koşullarda ve zaman dilimciğinde olduğumuzu yani bu müthiş şansı anlamaya da yetmez.
Kıtalar yükselmeye, hareket etmeye, dünyanın dikey aksı, güneşin etrafındaki yörüngesini değiştirmeye devam edecek. Kaçınılmaz olarak ekinoks - yani güneş ışınlarının ekvatora dik olarak geldiği, gece ile gündüzün eşit olduğu tarihler yine değişecek, Fikret Kızılok'un ölümü artık bir ekinoks gecesine denk gelmeyecek.
İçinde bulunduğumuz ılık dönemden on misli daha uzun sürecek bir buzul çağı daha mutlaka gelecek.
Belki Hasan Dağı patlayacak, belki yıldızlı bir gecede komşunun bahçesine üzerine Küçük Prensi'yle bir asteroid düşüverecek.
Dinozorlara bile yar olmamış yeryüzünde, bizim de neslimiz tükenip gidiverecek, fosillerimiz bulunacak kuruttuğumuz nehir yataklarında, mars çiçeği tarlalarında.
.....
Merhaba sizlere
Bir gün duracak dünyamızdan
Bugün de çarpan yüreklere
Doğan güneşe, yıldızlı gecelere
Şu minicik zaman diliminde
Hala gönderebilirken
Sevgiler hepinize...
.....
Tatilde böyle bazı satırlar okumak iyi gelmişti. Paylaşmak istedim.