Elimizde kalan malzeme bu işte...Gazı kaçmış, havı dökülmüş diye yakınmanın da faydası yok.Çünkü... Marka sağlam ve köklü. Zaman içinde yeni ve güçlü insan malzemelerini üretecektir.Atatürk'ün kurduğu bu "çok özel ve anlamlı" partiyi iteleyerek, kakalayarak, daha da yıpratarak kimlere servis yapıldığını görmeliyiz.Şu alternatiflere bir bakınız...Sadece o nedenle dahi CHP'nin değeri vurgulanıyor......................Feri kaçmış, soluk, renksiz, sonucu belli bu CHP kurultayı, kesinlikle CHP'ye küsmek, CHP'den umudu kesmek demek olmamalı. Yarınlarda, çok yakında bu partiye çok ihtiyaç olacak. Türkiye'nin Cumhuriyet'le yaşıt bir partisi CHP... İktidar partisinin tüm geçmişi ise sadece 3 yıl...CHP'nin zamana uzanan varlığı, bir hurda yığını görüntüsü verse de, siyaset fırtınalarında azgın dalgaları kıran bir mendirektir......................Ufukta kurşuni bulutlar toplanıyor. Fırtına işaretleri var. Sözgelişi... Yargıtay Başsavcısı Nuri Ok'un AKP için "kapatma davası" açma olasılığı gazete başlıklarına ve "duyarlı köşelere" yansımakta. Böyle bir karar, Türkiye'nin siyaset coğrafyasını karıştırır."Ulema" gibi söylemler, "netameli" yorumları tetikliyor.İktidara yakın aklı başında kalemlerle tehlikenin işaret fişekleri ateşlendi bile.2007 yılında yapılacak Cumhurbaşkanlığı seçimi, takvim yapraklarında bir başka "yaklaşan fırtına..."Ama belki ikisi ilişkili olabilir. Şemdinli olaylarının sadece "kerameti kendinden menkul vatan kurtaran aslanlar işi" olmadığı, Şemdinli'den başlayarak önce bölgeyi, sonra Türkiye'yi karıştıracak bir etnisite çatışmasını amaçlayan karanlık tezgâhlar kurulduğu izlenimleri var.Türkiye bu ölçekte karışırsa, 2007 Cumhurbaşkanı seçimine bambaşka aday tanımıyla gitmenin peyzaj projesi mi yoksa?Komplo teorisi sevmem ama işaretler kuşku verici.Türkiye, bu filmi daha önce de yaşadı.Cumhurbaşkanı seçimi hesaplarına zaman zaman "iyi saatte olsunlar" karışır. Onların karışması için de, Türkiye karıştırılır. Şemdinli, Yüksekova, Hakkâri üçgeninde ve onun uzantısı Diyarbakır'da son haftaların görüntüleri kaygı vericidir.Tansiyon çok yüksek.Hiçbir siyasi organizasyonun, siyasi partinin toplayamadığı 40 bin kişi, 3 tabutla simgelenen mesajları yükseltiyor.Olayların yangına dönüşmemesi güvenlik güçleri tarafından değil, bazı partilerin ve örgütlerin kolları kırmızı bantlı -milis de denebilecek- görevlileri tarafından sağlanıyor.Topluma "sükûnet" çağrıları, devlet görevlileri tarafından değil, belediye başkanları tarafından yapılıyor. Polis ve asker sokaklardan çekilmiş. Aileleri kamu kurumlarında toplanıp korumaya alınıyor.Bütün bunlar "havanın kurşun gibi ağır" olduğunun göstergeleri...Yoksa... Cumhurbaşkanı seçimi öncesi gene "malum senaryo" mu?....................AKP de, doruklarından gelen seslerle ortamı geriyor.AİHM'de açılan davayı, "kendi ülkesi kazandı" diye bir Başbakan ve onun bakanları öfkelenebilir mi?Bu nasıl iş?Uluslarüstü yargının "Ülkenizde insan hakları ihlal edilmiş değildir" kararına sevinmeleri gerekmez miydi?.....................3 yılı bulan bir istikrar dönemi, "takiye"nin rahatsız edici ruh daraltmalarına/ dalamalarına karşın, gene de ekonomide, siyasette, AB yolculuğunda "olumlu sayılabilecek" bir dönem... Âdetimizdir... Rahat, rahatsızlık yaratır. Bir yerlerimize batar. Gene öyle oluyor. Demokrasinin ipine tutunarak, aydınlıklara çıkış için CHP'nin varlığı bu alacakaranlıkta bir güvence...Atatürkçüler ne denli Atatürk'ün partisinde toplanırsa, parti, o ölçüde Atatürk'ün partisi olur.Atatürk bröveden çıkarılsa da, altı oku partisinde duruyor. g.civaoglu@milliyet.com.tr 'Nerede o eski bayramlar?' yakınması gibi "Nerede o eski CHP kurultayları?" demekle bir yere varamayız.