Güneri Cıvaoğlu

Güneri Cıvaoğlu

ngunericivaoglu@gmail.com

Tüm Yazıları

LONDRA’YA BJK’lılarla uçtum. Başkan, 2’inci Başkan, yöneticiler, teknik ekip, futbolcularla...
Topçular genellikle uyudular. Haklılar. Sabah 7:30’da Sabiha Gökçen’de olmak için sabah erkenden “Karga kahvaltısını etmeden” 06’da falan kalkmak gerekiyordu.
Teknik direktör Sloven Bilic bilgisayar ekranından bir gün sonra oynayacakları rakip Tottenham’ın maçlarını izledi.
Yarım saat falan ancak kestirmiştir.

Cimbom’lunun Kartal notları...

Başkan Fikret Orman için “gözünü hiç kapatmadı” diyebilirim.
Konuklarıyla ilgilendi. Arkadaşlarıyla lafladı. İki kızıyla sık sık konuştu, onlara sarıldı, birlikte fotoğraf çektirdi.
Maç öncesinin gerginliği vardı belki. Ama hissettirmedi. Neşeliydi.
Bir ara DembaBa’yla konuştuk. Şu cümlesi ne güzel: “Türkiye’yi ve Beşiktaş’ı seviyorum, Türkiye ve Beşiktaş’ta beni. Birlikte sevgimizi büyütüyoruz.”
Öğle yemeğini bir Peru restoranında yedik.
Burayı da “Doğuş Grubu” almış.
Güney Amerika lezzetleri arasında ızgara et “taç”dır.
Ama Peru usulü levrek baskın çıktı.
Bordeaux Pomerol’ler açıldı.
Neşeli, keyifli bir aile yemeği gibiydi.
“Kıskanmadım” ama “imrendim.”
Bizim GS’mizdeki“hizipler”, aklıma geldi de!

Arsenal tribünlerinde
Gece Arsenal için tribünlerdeydim.
Bizim gibi Cimbom tutkunları arasında.
Goller ardı ardına yağdıkça öfkelendik, kahrolduk.
Kurduğu takıma yaptığı müdahalelere bakıyorum da “Prandelli de acaba tazminatını alıp gitme hesabında mı” diye düşündüm.
Astronomik fiyatlarla alınıp sonra da paraların üzerine oturan/tüyen futbolcular, teknik adamlar son yıllarda neden hep Galatasaray’ı buluyor?
En üzüldüğüm şey skorlar, bu futbol madrabazları değil “Galatasaraylılık ruhu” tükenmekte...
Herşey onarılır ama bu kökler kurumamalı.
İçimdeki fırtınayı bir süre daha bastırmak adına şimdilik nokta.

Cimbom’lunun Kartal notları...

Bu fotoğraf henüz başlamadan çekilmişti. Dostum Serdar Güzelaydın ve oğulları ile birlikte umutluyduk.

Tottenham tribünlerinde
BİR gece sonra Tottenham - BJK maçı için stattaydım.
Bizim Aslantepe Arena’ya, Saraçoğlu stadına göre çok daha mütevazı.
Ama tertemiz. Yazılar “duygu yüklü.” Stad, Londra’dan epey uzak iki saate yakın otobüsle yol aldık. Başkan, yöneticiler, bazı Divan üyeleri de otobüsteydi.
Futbolcular ayrı otobüsteydi.
BJK’lılar arasında bir GS’li olarak futbolcuların maça asılmalarını, sahaya yüreklerini koymalarına saygı duydum.
Alkışladım...
Gerçi Tottenham İngiltere liginin “orta/üst” sıralarında bir takım ama sağlam basıyor. Fizik gücü yüksek. Beşiktaş son dakikalarda beraberliği yakalamış olsa da, bu skor görüntüsü yanlış fikir verebilir.
Totthenman kalecesi Fransız Milli Takımı’nın kale bekçisi. Onun “çılgın” kurtarışlarına takılmasaydı BJK galip de ayrılabilirdi.
Şila Gök’ün imzasıyla yapılan bu gezi de gene güzel düzenlenmişti.

Stadyum yaratmak
Beşiktaş’ın Dolmabahçe’deki stadyumunun Şubat veya Mart’ta hizmete girmesi için çalışılıyor.
Ajanda böyle.
Müthiş bir sürat... En kötü ihtimal 2014-2015 sezonu.
Ama stadyum “yapılıyor” değil “yaratılıyor” demek daha doğru.
Devletten tek kuruş katkı almaksızın kulüp sadece kendi olanakları ve sponsorlarıyla“varediş” mücadelesinde.
Düşünün ki... Stad inşaatı bir müteahhit firmaya bile verilmemiş.
Kulüp kendi inşaat şirketini kurmuş.
Başına da deneyimli ve başarılı inşaat profesyoneli İhsan Coşkun var.
Fikret Orman’ın bu konudaki çabalarını da not etmek gerekiyor.
Aralarında inşaatı “şu kadar demir bugün gitsin, yarın da falan kadar” gibi konuşmalara tanık oldum.
Rakamlara baktım.
Loca ve kombine satışlar ile forma ve sponspor gelirleri tırmanışta.
Merhum babam Fenerbahçe’liydi, Valideçeşme’de oturdukları için de Beşiktaş’ta spor yapmış. “Beşiktaş tuttuğum 2’inci takım” derdi.
İkametgâhı Nişantaş’ı olan ben de “baba çizgisini” sürdürüyorum.

Haberin Devamı

Cimbom’lunun Kartal notları...

Maç sonrası Başkan Fikret Orman ve kızlarının sevgi yumağı...