İsmet Paşa Atatürk’ten sonra “Cumhuriyet’in ikinci adamıdır.”
Dış politika tecrübesi bir “ummandır...” (okyanus)
Sadece “Türkiye’yi II. Dünya Savaşı dışında tutabilmiş olmak” bile onun “dehasını” gösterir.
Evet...
Türk milleti buğday yerine süpürge tohumu yemek zorunda kalmıştır. Bez, şeker, karneyle kıtı kıtına verilmiştir.
Çok sıkıntı çekilmiştir.
Ama...
Türk milletinin tek ferdi düşman kurşunuyla hayatını kaybetmedi, burnu kanamadı.
Savaştan sonra dönemin Cumhurbaşkanı İsmet İnönü’ye muhaliflerin dolduruşuyla bir çocuk “Senin yüzünden aç bırakıldık” dediğinde İsmet Paşa’nın cevabı ünlüdür:
“Evet çocuğum, savaşın yokluk yıllarında aç kaldın ama babasız kalmadın...”
PENÇE
İsmet Paşa’nın şu söylemi de “vecize” gibidir.
Türkiye’yi yöneten sonraki siyasetçilerin kulaklarında hep çınlamalıdır.
“Büyük devletlerle dostluk, ayıyla yatağa girmek gibidir. Severken bile pençesi yaralayabilir.”
ABD “süper büyük” devlettir ve onunla dostluğun bile pençesi tehlikedir.
Hele...
Bir de “düşman” olursa!..
SAHİBİNİN SESLERİ
Türkiye’nin ABD ile ilişkileri bir süredir hiç de iyi değil.
Başkan Obama 6 aya yakın süre dönemin Başbakanı Recep Tayyip Erdoğan’la konuşmadı.
Cumhurbaşkanı olduktan sonra ise Erdoğan’ın karşı çıkmasına rağmen Kobani’deki PYD’ye C-130 uçaklarla silah ve cephane attı.
ABD gazetelerinde haftalardır Türkiye yönetimine dönük ağır eleştiriler ve suçlamalar yayımlanmakta.
Hem de New York Times ve Washington Post gibi itibarlı ve etkili gazetelerde.
Diplomasiyle biraz ilgisi olanlar bile bu yayınların Washington’daki “derin devlet” tarafından “üflendiğini” bilir.
Yani...
Olay “Gazetedir, yazar, boş verin” durumu değil.
Washington ve New York’tan esen bu rüzgârlarla Avrupa’nın ve özellikle İngiltere’nin iddialı gazeteleri de yelkenlerini doldurdular.
Rotayı Ankara’ya çevirerek, top bataryalarını ateşlediler.
BIDEN’İN YALANLAMASI
ABD Başkan Yardımcısı Joe Biden’ın “Cumhurbaşkanı Erdoğan’dan asla özür dilemedim” açıklaması yukarıdaki satırlarla çizdiğim fon önünde yorumlanmalı.
Biden “Özür dilemedim” demekle yetinmiyor.
“Asla” gibi kuvevtli bir kelimeyi de açıklamasına yerleştiriyor.
Açık “tavır koyuş” bu...
Ankara’nın “nasırına” ayak basıyor.
Bilerek ve isteyerek.
Biden’ın ABD siyasetinde “patavatsız” ve “pot kırıcı” diye bir şöhreti vardır.
Ama bu kez olay “çam devirmek” değil “balta sallamak.”
TEHLİKELİ MESAJLAR
Bu “negatif” manzara “şeytanın gör dediği” şöyle bir kuşkuyu beynimize sokuyor:
“Yoksa ABD bazı adreslere artık Ankara’nın arkasından çekiliyoruz mesajını mı veriyor?”
Çözüm sürecinde Ankara’nın muhatapları tarafından frene basılması...
PKK’nın kentlerdeki milisleri öncülüğünde destekçilere “Kobani için sokağa çıkın” diye siyasi parti çağrısına kadar uzanan meydan okuma...
38 ilde yakmalar, yıkmalar, öldürmeler, yaralamalar...
Tüm bu vandallıklar acaba yukarıda anlattığım pençelerin izleri mi?
Belki de...
En hafifinden...
Ankara’ya “pençelerle” verilen “gözdağı...”
“İçini karıştırırım haaa!..”
Bir gazetede yayımlanan ve Ankara tarafından -hâlâ- yalanlanmayan habere göre Genelkurmay Başkanı Org. Necdet Özel “sıkı önlemler” gereğine işaret etmiş, “parçalanma” tezgâhlarına dikkat çekmiş.
Bütün bunlar tatsız.
Türkiye ekonomisi, Silahlı Kuvvetleri, Avrupa standartlarında olmasa bile Ortadoğu’da tek denebilecek demokratik sistemiyle güçlüdür.
Dayanabilir...
Ancak...
Arap Baharı sınırlarımıza geldi dayandı.
Kimilerinin iştahını kabarttı.
Bu gerçeği de dikkatlerden uzak tutmayalım.
3’üncü havalimanı ve köprü nedeniyle ormanlar kesilince yaban domuzları İstanbul Boğazı/Bebek yalılarına kadar indi. Ama domuza değil, ayıya bak. (Ayı hakaret anlamında değildir sadece metafordur.)
Özay Şendir
Ayıplı bir tartışma, 'işine yarayacak'
14 Mayıs 2025
Didem Özel Tümer
Türk şirketlere BAE’de finansa erişim kolaylığı
14 Mayıs 2025
Abbas Güçlü
En son imparator!
14 Mayıs 2025
Ali Eyüboğlu
EOKA’nın köyünde ölümle burun buruna! Neşe Karaböcek’ten Kıbrıs anıları…
14 Mayıs 2025
Dilara Koçak
Yaz gelmeden detoks değil, denge zamanı
14 Mayıs 2025