Güneri Cıvaoğlu

Güneri Cıvaoğlu

ngunericivaoglu@gmail.com

Tüm Yazıları
Haberin Devamı

Paris'in ışıkları bu kez farklı.Son 10 gündür gazetelerin birinci sayfalarına "PARİS YANIYOR" manşetleri atılmakta.10 gündür binlerce araç ve işyeri, göçmen işçiler tarafından ateşe verilmekte.Paris'in yoksul göçmenlerinin barındığı kenar mahallelerde başlayan şiddet, giderek Paris'in kalbine kadar dayandı.Göçmenlerin yoğun olduğu diğer Avrupa ülkelerinde de kıvılcımlar uçuşuyor.Avrupa dehşet içinde bu "güz yangınlarını" izliyor.Paris'te ve -hatta gerekirse- tüm Fransa'da "olağanüstü hal" ilan edilmesi konuşulmakta. Paris'in bir semtinde sokağa çıkma yasağı konuldu bile. II. Dünya Savaşı'ndan beri bu yasak ilk kez yaşanıyor.....................68 kuşağını yaratan 1968 gençlik olayları da Paris'te başlamıştı.Oradan Avrupa'ya sıçramış, Türkiye'ye uzanmıştı.İkinci 68 mi?"Tam öyle" denemez.68 olaylarının omurgası, üniversiteli gençlikti. Eğitim sistemine karşı bir başkaldırıydı. Sanayi toplumunun sancısıydı. Paris'teki son olaylar ise "postendüstriyel lümpen" bir başkaldırı.Okuyan değil, okuyamayanların, işsizlerin, dışlananların, aşağılananların isyanı...Bu nedenle Avrupa'nın diğer metropollerinin kenar mahallelerinde yaşayan dışlanmış, okuyamamış, işsiz, aşağılanan göçmen gençlerini de ateşleyebilecek kıvılcımlar uçuşuyor.Yarınların manşetleri -Tanrı korusun- bir olasılıkla "AVRUPA YANIYOR" olabilir.Belçika, ilk işareti verdi bile........................Olayları yaratan gençlerin çok büyük çoğunluğu Kuzey Afrika ülkelerinin Müslüman göçmenleri...Olay "köktendinci İslam" eksenli mi?Bugüne kadar öyle bir görüntü vermiyor.Tam tersine, Paris'teki İslam kuruluşları olayların dışında kalmak için özen gösteriyor.Eylemcilerin "İslam ve şiddet" motifi kullanmalarına olanak verilmiyor.Bu bağlamda hadiselerin "Fransa'daki liselerde türban yasağından kaynaklandığı" iddiaları gerçekle örtüşmüyor.Ayrıca... Bu gençler genellikle "İslamı yaşayan" değil, "kimlik bunalımı yaşayan" profili çiziyorlar.Onlar Fransız vatandaşı, "ancak ikinci sınıf vatandaşız" diyorlar.Tepkileri bu "gizli ırkçılık" uygulamasına...Avrupa'daki genel "gizli ırkçılık" tavrı Fransa'da doruğa çıkmış bulunuyor.En büyük sorun işsizlik.İş için başvurduklarında Fransız olmasa bile AB ülkelerinin "beyaz Avrupalısı" onlara tercih ediliyor.Kenar mahallelere itilmiş bu yoksul, okumamış, çoğunlukla çete mensubu, yasadışı kazançlara sapan gençler, iş başvurularında ilk aşama olan sözel görüşmeye bile çağrılmıyor, doğrudan reddediliyorlar.Suç işlemeleri halinde "sıfır müsamaha" uygulamasıyla "cam kırığı" modeline konu oluyorlar.Yani... Polisin anında sert müdahalesi ile kişiliklerini kırmak...Cam kırıkları haline getirmek.Eylemci gençlerin genellikle polis otolarını ve devlet binalarını yakmaları, birikmiş tepkinin spontane patlaması olabilir...................Olayların içinde Türkler neredeyse yok.Çünkü... Türkler, Fransa'da çalışan kesimi oluşturuyor. Türklerin bir diğer özelliği de aralarından çok sayıda "varlıklı" sayılabilecek küçük, orta ve hatta büyük işadamının çıkması...Onların yanında Fransızlar da çalışıyor.................."Hadisenin, Türkiye'nin AB üyeliğine zararı olur mu?" sorusuna gelince...- Türkiye'nin belalısı Sarkozy efsanesi ağır yara aldı.- Ama, olaylar nedeniyle, "Halkının çoğunluğu Müslüman olan Türkiye'yi dışlarsak, kendi içimizdeki Müslümanları ve tümüyle İslam dünyasını daha da karşımıza alırız" yorumuna pek de katılamıyorum.- Buna karşılık, ne yazık ki "Avrupa'daki 10 milyon Müslüman bile böylesine hadiselere neden olabiliyorsa, 70 milyon nüfuslu Türkiye'yi içimize alırsak, risk çok daha büyür" yargısı ağır basabilir...................Ne olursa olsun, bu olaylar, Türkiye için de, Avrupa için de talihsizliktir.Hiç değilse, keşke, Sarkozy'de simgeleşen "gizli ırkçılık" yanlışını kafalara dank ettirebilse... g.civaoglu@milliyet.com.tr Paris'in bir diğer adı, "Ville de la lumiere"dir. Yani... "Işık şehri..." Geceleri, bu kent ışıkla yıkanır.