Bir önceki Genelkurmay Başkanı Orgeneral Kıvrıkoğlu ile Harp Akademileri Komutanlığı'nın bahçesindeki davette bir söyleşiydi.
AB ve diğer duyarlı konularda, uzun süre kamuoyunun tek taraflı oluştuğunu, askerin de kendi açısından doğrularını anlatarak kamuoyunun yanıltılmasını önleyeceğini" söylemişti.
"Demokrasilerde, kamuoyunun gücüne inandığını" gösteren söylemleri olmuştu.
"Konuşmamak, görüşlerini kapalı kapılar arkasında dile getirmek" gibi gelenekleri olan TSK'nın, bir süredir, önemli sorunlarda görüş açıklamasının gerekçesi budur.
TSK'da benimsenen kamuoyu ve iletişim tavrı çizgisini güncele taşıyalım... AB için Meclis'teki görüşmelerle, Harp Akademileri'nde Genelkurmay İkinci Başkanı Orgeneral Büyükanıt'ın "Büyük harflerle söylüyorum. TSK, Türkiye'nin AB üyeliğini istemektedir. Çünkü AB, Atatürk'ün Türk toplumuna gösterdiği çağdaşlaşma hedefinin zorunluğudur" söyleminin aynı günde örtüşmesi rastlantı olmayabilir.
Org. Büyükanıt'ın şu sözleri mesajdır:
"TSK, AB konusunda haksız bir saldırının hedefi olmuştur. Türkiye, Avrupa'nın bir parçasıdır ve AB'ye girecektir."
İçeride AB üyeliği önünde askeri engel olarak göstermek isteyenlere... Askerin sırtından polemiklerle siyasi rant peşindekilere ve tatlısu kahramanlarına...
Yüzde 80'i Türkiye'nin AB üyeliğini destekleyen kamuoyu önünde, askeri hedef göstererek, TSK'yı yıpratmak çabasında olanlara mesaj...
Sınırların ötesinde de hayali "ihtilal" jurnalleri yapanlara...
Madalyonun diğer yüzüne gelince...
Org. Büyükanıt, Türkiye'nin laisizm, üniter devlet, demokrasi gibi temel ilkeleri ile AB üyeliğinin tam örtüşmesi gereğinin de altını çizmiştir.
Yani, söylemin satır aralarında "bu temel ilkelerin Türkiye'nin kırmızı çizgileri olduğu, AB ile uyumun böyle bir - VARLIK - şablonuna oturması gerektiği" okunabilir.
Aynı gün öğleden sonra, Başbakan Recep Tayyip Erdoğan da TBMM'de gerilimi düşüren, kuşkuları gidermeyi amaçlayan bir konuşma yaptı.
6. uyum paketi, özel bir MGK toplantısında görüşülecek mi?
Erdoğan, "Bunun doğal olduğunu... Elbette görüşüleceğini... Tavsiye kararının dikkate alınacağını, fakat kararın TBMM'de alınacağını" söyledi.
Sağduyulu bir konuşmaydı.
6. uyum paketi kesinlikle çıkacak ve eylül ayında yazımı başlanacak olan iyileştirme raporundan önce uygulamaya geçilecekti.
Uyum yasalarının kağıt üzerinde kalmadığı gösterilecekti.
Eksik kalanlar olursa, onlar da 2004 yılı ilerleme raporu öncesinde tamamlanacaktı.
2004 sonu veya 2005 sonu, AB ile görüşmeler başlamalıydı.
Bunun, CHP tarafından imzalanan bir ortak bildiriyle vurgulanması daha da iyi olurdu...
Bir yandan askerin, öte yandan hükümetin müştereklerde örtüşmesi... Beklenen sertliklerin olmayışı, iyi haber...
Ancak, her şey ne göründüğü kadar iyidir, ne de sanıldığı kadar kötü.
Bu manzarada da henüz duyarlı sorunlar aşılmış değil.
Askerin uyum paketindeki özellikle Kürtçe TV yayını, Terörle Mücadele Yasası'nın 8. maddesinin kalkması gibi konularda rezervleri sürüyor.
İlk MGK toplantısında bunlar masaya konacak.
Peki ne olacak?
Bu bağlamda, Erdoğan'ın konuşması bazı ipuçları veriyor.
"6. uyum paketinde olası eksiklikler, 2004 yılında tamamlanır" mesajı önemli.
Esnekliği, bazı zorlu sorunları zaman içinde çözüm takvimine bağlamayı, gerçekçi uzlaşma formülleri bulmayı öngördüğünün işaretidir.
"Çözüm o an yoksa, ertele" siyasetin kuralıdır.
Yani MGK'dan da gerilim çıkmaması galip olasılık.
