Güneri Cıvaoğlu

Güneri Cıvaoğlu

ngunericivaoglu@gmail.com

Tüm Yazıları

CHP için bir kez daha “kurultay zamanı...”

Demokrasi tarihimizde “kurultaylar partisi” diye namı yürümüştür.

***

Kasım Gülek birkaç yabancı dil bilen, küresel çevresi olan, -maddi getiri beklemeksizin politika yapıyordu- Adana’nın varlıklı bir ailesindendi.

CHP Genel Sekreteri olduğu zaman çoban abası omuzunda, ayağında köylü çarığı, elinde ağaçtan yontulmuş bir bastonla “köy köy dolaşacağını” açıklamıştı.

Renkli ve enteresandı.

Dikkat çekmişti.

1950 seçimlerini kaybeden şok durumunu canlanmaya dönüştürebilmişti.

Haberin Devamı

Fakat zamanla Genel Başkan İsmet İnönü’yle araları açıldı.

Paşa “Ya ben, ya o” noktasına geldi.

Kader kongresi Ankara/Maltepe’deki Gölbaşı Sineması’ndaydı.

O kongreyi izlemiştim.

Gülek kapıda duruyor, her delegenin tek tek elini sıkıp hatır soruyordu.

Şimdilerde olduğu gibi başa oynayan adaylar salon tıklım tıklım dolduktan sonra yandaşlarıyla gövde gösterisi yaparak alkışlar arasında içeri girmiyordu.

Gülek taraftarları CHP’de “kravatsızlar diye anılıyordu.”

“Halka yakınlığın” mesajıydı bu.

Ama...

İsmet Paşa’nın ağırlığı bir başkaydı.

Paşa ve onu destekleyen “kravatlılar” galip gelmişti.

***

1960’lı yılların ortalarında CHP’de İsmet Paşa “Ortanın solundayız” demişti.

Kıyamet kopmuştu.

Ankara’nın genç milletvekili Bülent Ecevit, Paşa’nın bu söylemini sahiplendi.

Direnen tarafı “ortanın göbekçileri” diye niteleyen Mülkiyeli profesör, doçent, ve asistan doktorlardan oluşan -ki bunlardan biri Deniz Baykal’dı- ortanın solu grubunun lideri oldu.

Genel Sekreter olarak Paşa tarafından da desteklendi.

Ankara/Kızılay’daki büyük sinemada yapılan kongreyi bu “ortanın solcuları” kazandı.

Ecevit Genel Sekreter oldu.

Karşısındaki Turhan Feyzioğlu, Emin Paksüt, Orhan Öztrak, Coşkun Kırca gibi partinin dişli ve etkili milletvekilleri koptular.

Çarşaf listeye “anahtar” formülü ilk kez o kongrede kullanıldı.

Keşif “Doktor Lebit Yurtoğlu’ nundu.”

Bir sonraki kongrede Ecevit’in karşıtları koptular.

Güven Partisi’ni kurdular.

***

1970’li yıllarda bu kez Bülent Ecevit, “Milli Şef” İsmet İnönü’ye bayrak açtı.

İnönü’yü yenerek Genel Başkan seçildi.

Haberin Devamı

İnönü’nün yeni Genel Başkanı ceketinin düğmelerini ilikleyerek elini sıkışını ve ayakta tebrik edişini hatırlıyorum.

Ancak...

“Bir siyaset başarısı, o başarının macera vasfını ortadan kaldırmaz” gibi “zehir zemberek” bir de açıklama yapmıştı.

***

Daha sonraki yıllar CHP bu kez Deniz Baykal ve ekibinin Ecevit’e karşı mücadelesiyle geçti.

Araya giren 12 Eylül 1980 darbesinde bütün siyasi partiler kapatıldı.

Partilerin liderlerine ve A takımlarına yeniden siyaset yapma yolunu açan referandumdan sonra Ecevit DSP’yi kurdu.

O zamanlar bir söyleşimizde “Bana o kadar çektirdiler ki, bir tanesini bile partime almayacağım” demişti. Sözünde durdu.

Bu arada zaten eski CHP’nin yerine SHP kurulmuştu.

Başında Erdal İnönü vardı.

Deniz Baykal da SHP’ye girince, bu kez Deniz Baykal, Erdal İnönü’ye karşı bayrak açtı.

Gene kurultaylar... Kurultaylar...

Erdal İnönü istifa ettikten sonra Deniz Baykal Genel Başkan oldu.

SHP de DNA’sı olan CHP’ye dönüştü.

***

Baykal’ın ayrılışı ve Kemal Kılıçdaroğlu’nun Genel Başkan oluşu -nispeten- yeni.

Haberin Devamı

Ve...

CHP gene kaynıyor.

Ama bir zamanlar Metin Toker’in AKİS’inde kullandığımız, “Paşa, masaya yumruğunu vurdu” ifadesini andırır bir görüntüyle ilk kez karşılaştım.

Kılıçdaroğlu kürsüden “Kapı dışına koyarım” diye kükredi.

Böylece CHP bir kurultaya daha gidiyor.

Seçimler yaklaşırken artık iç mücadelelerin noktalanması ve sandıklar için dışa dönük mücadelenin “saat ayarı” yapılmış olmalı.