Güneri Cıvaoğlu

Güneri Cıvaoğlu

ngunericivaoglu@gmail.com

Tüm Yazıları

CAPTAIN Robert Barclay “1000 mili, 1000 saatte yürüyerek” uzun mesafe rekorunu kırıyor.

Captain Barclay aynı zamanda boksör, parlamento üyesi ve döneminin en renkli ve tarihi karakterlerinden biri.

Londra davetlerinin aranan yüzü.

İngiltere Kralı 4’üncü William’ın da yakın dostu.

Maskeli ‘royal’ davet

Birleşik Krallık Başkonsolosluğu’nda çocukluğundan beri tanıdığım Canan ve Mehmet Barlas’ın kızları Ela ile bir anı fotoğrafı. Şimdi Ela da anne...

Yanmış ve terk edilmiş bir “kaçak viski” imalathanesini satın alarak yeniden inşa ediyor.

Ama...

Üretime başlamasından haftalar sonra çıkan bir yangınla tekrar küle dönüyor.

Ama...

Captain Barclay yılmadan yoluna devam ediyor ve 3 damıtım evinin sahibi oluyor. Dostu Kral William’ın en sevdiği viskileri üretiyor.

Ve...

Kral tarafından viskilerine unvan veriliyor. Captain Robert Barclay’in ölümünden sonra tesisler birkaç kez el değiştiriyor.

1985’te tamamen üretimini noktalıyor ama 2002’de İskoçya viskilerinin çoğunun ve Türkiye’de de MEY İçki’nin de sahibi olan Amerikan şirketi Diageo 50 yıl ve üzeri olgunlaşmış son 498 şişeyi satın alıyor.

90’ların başında efsane isim Dr. Jim Beveridge 10 yıllar önce kapanan İskoç damıtma evlerinin limitli kalan viskilerinin yanında bazı “mahzenlerdeki olgun ve nadir viskileri” bir araya getirerek kraliyet unvanlı markayı yeniden yaratıyor. (Reklama girmemesi için adını yazmıyorum sadece öyküsü bu.)

Maskeli ‘royal’ davet


1000 mili 1000 saatte yürüyen sonra da parlamenter olan, ürettiği viskilere Kral William tarafından “Royal (Kraliyet)” unvanı verilen Captain Robert Barclay’in dönem gazetelerindeki çizgi resmi.
....................

İşte İngiltere’nin İstanbul Başkonsolosluğu’nda perşembe gecesi -Türkiye’ye çok az sayıda gelen- bu şişelerden tadım yapılan bir gece düzenlendi.

Konukların çoğunluğu smokin ve uzun elbiseli olduğu şık bir geceydi.

19’uncu yüzyıl Londra’sında sık sık yapılan “maskeli davetler” geleneği yaşandı. Girişteki büyük masa üzerinde 100’lerce maske vardı.

Konuklar zevklerine göre seçiyorlardı.

Başkonsolosluğun tarihi salonlarında ve ışıklandırılmış bahçesinde anı fotoğrafları çekiliyordu. Bahçe girişinden itibaren dönem giysileri içinde maskeli genç kızlar ve delikanlılar, saray eğlencelerini hatırlatan marifetler sunuyordu.

Hoş bir geceydi.


DEVRİM ERBİL’İN 60. YIL SERGİSİ...

TÜRK resminin yaşayan büyükle-rinden Devrim Erbil 60’ıncı sanat yılını kutluyor.

Mustafa Kemal Kültür Merkezi’nde görkemli bir sergisi açıldı. Beşiktaş Belediye Başkanı Rıza Akpolat’ın konuğu olarak sanata gönül verenler, Devrim Erbil’i dostları, hayranları, koleksiyonerler bir aradaydı. Açılışa İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı Ekrem İmamoğlu da geldi.

Maskeli ‘royal’ davet



Konuşması büyük alkış aldı. Bir sürpriz konser de düzenlenmişti. Bir süredir Atina’da yaşayan ve şu sıralar haftada 4 gün tiyatroda da oynayan Türk sanatçısı Fide Köksal geceyi şarkılarıyla renklendirdi.

Gitar eşliğinde “Az daha çoktur” söylemini yansıtan güzel bir konserdi.


EBRU’DAN ‘ŞEFİN MASASI’


ÖNEMLİ şeflerin “mutfak masalarında yemek” bir ayrıcalıktır. Buna “şefin masası” denir. O konseptte bir yeni yılı karşılama yemeği düzenlenmişti.

Ebru Erberdi “7 Catering İstanbul Gurme”nin kurucusu ve başkanıdır. Kurumlara ev ve iş davetlerinin lezzet üreticisi ve sunucusudur.

“Sunucusudur” diyorum çünkü gerçekten tabaklardan bardaklara, gümüş tepsilere, aksesuara, çiçeklere kadar estetik de lezzetin yanındaki “olmazsa olmazı...”

“Catering hizmetlerinin ofisi ve mutfağının” bulunduğu merkezde dostlarına bir yeni yılı karşılama yemek daveti düzenledi.

Maskeli ‘royal’ davet



“Şefin masası” konseptini yansıtmakla beraber, çok daha görkemli bir masaydı.

7 kiloluk bir hindi fırında 7 saatte pişmiş.

Yani... Haşlayıp sonra fırında kısa sürede pişirilenlerden değil. Tabii lezzet de ona göre.


FAME MÜZİKALİ


Oscar Ödüllü şarkı “Fame!..”

Ne de güzeldi sözleri...

‘Remember my name (FAME!)

Adımı hatırla (şöhret)

I’m gonna live forever

Sonsuza dek yaşayacağım

I’m gonna learn how to fly (HIGH!)

Nasıl uçulur öğreneceğim (yükseğe)

I feel it comin’ together

Bir araya geldiğini hissediyorum

People will see me and cry (FAME!)

İnsanlar beni görecek ve ağlayacaklar’

Dilimde hafızama kayıtlı bu şarkıyla Zorlu PSM Turkcell Sahnesi’ni dolduran 2200 kişinin arasındayım.

..................

‘New York Performans Sanatları Okulu’ öğrencilerinin hikâyesi...

Farklı ve yaratıcı bir topluluktan oluşan okul, her kesimden öğrencilere hayallerini gerçekleştirme ve uzun soluklu bir şöhret yakalama imkânı sunuyor. Sanatın yanında hayatı da öğretiyor.

Maskeli ‘royal’ davet



Dansın ve müziğin özgür ruhu, aşk, romantizm ve hırs... 22 kişilik oyuncu, 11 kişilik teknik ekip, 4 kişilik müzisyen kadrosu ve büyüleyici sahnesiyle Fame Müzikali’nin bugün son günü... Bazı kalabalık sahnelerde birkaç kişiye odaklanılır ya, Fame müzikalini izlerken tüm oyuncular tek tek kendine çekiyordu. Her biri başroldü. Bazı sahnelerde uzun süre nefesimi tuttuğumu, nefes almayı unuttuğumu fark ettim. Hiç bitmesini istemediğim, zamansız bir yolculuğun içindeydim. Fame ile buluşturduğunuz için teşekkürler Yapı Kredi, Piu Entertainment ve Nurbanu Anter.

Piu Entertainment birçok önemli organizasyona imza atmaya devam ediyor: 5 kez Oscar’a aday gösterilen, sinema tarihinin başyapıtlarından AMELIE, muhteşem müzikaliyle ilk kez İstanbul’a geliyor. (11-16 Şubat tarihleri arasında.)

..................

Yukarıdaki satırlar CNN’de Pazar günleri yayınlanan Şeffaf Oda programının yapımcısı, Kübra Kalem Baykara’nın. Çok istediğim halde -başka zorunlu bir program nedeniyle- Fame’e gidememiştim. Kübra’dan izlenimlerini yazmasını istemiştim.

Ben de “Teşekkürler Kübra” diyorum.


‘Aldırma Gönül’ Şeffaf Oda’da...

Maskeli ‘royal’ davet



Aldırma Gönül, Eşkıya Dünyaya Hükümdar Olmaz, Geçmiyor Günler, Leylim Ley... Ve daha birçok iz bırakan şarkının sözleri onun “yeşil mürekkep”li kaleminden süzüldü. O, duygularını kâğıda yalnızca yeşil mürekkeple dökerdi. 41 yaşında vahşice katledilerek aramızdan ayrılan Sabahattin Ali, Kürk Mantolu Madonna, Kuyucaklı Yusuf, İçimizdeki Şeytan gibi çok önemli romanları, hikâyeyi ve şiirleri bıraktı bizlere...

....................

Haberin Devamı


Osman Balcıgil, “Yeşil Mürekkep” adlı kitabında onu öyle güzel anlatıyor ki... Ferhat Göçer de bu kitabı okuyunca bambaşka bir dünyanın içine girmiş. Şiirlerini besteleyip albüm yapma fikri, basın danışmanı Bircan Silan’ın önerisiyle şarkılı oyuna dönüşmüş...

Haberin Devamı

Ve Ezel Akay’ın yönetmenliğiyle, Ferhat Göçer’in sesi ve oyunculuğuyla Sabahattin Ali sahnede bizlerle buluşuyor.

Haberin Devamı


Oyunun ilk gecesinde sağ yanımda Sabahattin Ali’nin kızı Filiz Ali, onun yanında da torunu, yani Filiz Ali’nin kızı oturuyordu.

Filiz Ali memnundu. Torun ise gözyaşları içindeydi hayatı boyunca görmediği dedesinin yaşamını izlerken... Benim için çok özel bir geceydi. Böyle bir 90 dakikaya tanık olmak ne güzel...

Hepimiz Ferhat’ın başarılı performansını ayakta alkışladık.

.......................

Oyunculuk, hikâyeden şarkılara geçiş, simgesel şapka, gözlük, pipo detayı... Bej takım elbise, palto, tahta bavul ve daktilo... Perdenin arkasında simgesel şapkalardan takmış orkestra... Her şey uyum içindeydi.

Fikir, senaryo ve oyun... Hepsi güzeldi. En önemlisi ise sanatın hocası ve zor beğenen “Filiz Ali’den iyi olmuş” yorumu. Ferhat Göçer bugün Şeffaf Oda konuğum. “Aldırma Gönül” ile başlıyoruz programa. Ferhat Göçer Sabahattin Ali’nin dünyasına öyle bir girmiş ki, “Ben bunu bir misyon edindim, tiyatrosu olan her yere gidip onu tanıtacağım” diyor. (Şimdilik belli olan tarihler: 18 Ocak Maslak Uniq Hall ve 1 Şubat Bursa...)

Yolu açık olsun.