Güneri Cıvaoğlu

Güneri Cıvaoğlu

ngunericivaoglu@gmail.com

Tüm Yazıları

OLUMSUZLUK bir kez başlamasın... Art arda başka darbeler de gelir.
İktidar için böyle bir süreç bu.
Gezi eylemleri İstanbul’da başladı, Türkiye’yi sardı.
İktidarı zorladı.
Ardından ABD sadece birkaç günde “eylemler karşısında iktidarın şiddet dozajına dikkat çeken” 17 açıklama yaptı.
Onu BM’den, AB’den Almanya, İtalya, Avusturya’dan aynı minvalde açıklamalar izledi.
Bu arada Batı medyası da eylemcilere karşı güvenlik güçlerinin orantısız güç kullanımını yeren haberler, yazılar yayımlıyordu.
10 yılı aşkın süredir AK Parti iktidarı ilk kez AB ve Batı medyasından bu kuşatmayla karşı karşıyaydı.

Haberin Devamı

EKONOMİDE BULUT KÜMELERİ

OLUMSUZLUK dalgaları ekonomide de köpürdü.
Bir yandan Gezi eylemleri nedeniyle turizm rezervasyon iptalleri yoğunlaşırken, öte yandan ABD/FED’ın dolara kısıtlama getireceğini açıklamasıyla fırtına bulutları kümelenmeye başladı.
Dolar yükseliyor, borsa düşüyor...
Soru işaretlerinin gölgeleri ekonomiye düşüyor.
Ankara’dan “yiğitseniz teker teker gelin” tepkilerini duyar gibiyim.
Aynı zamanda 3 ayrı alanda dalgaları göğüslemek her hükümeti zorlar.

SEÇİMLER DİZİSİ VİZYONDA

ÜSTELİK...
Türkiye seçimler dizisi siyasette vizyona girdi.
8 ay sonra yerel seçimler var.
Ardından bu ülkede her defasında sorunlu geçen Cumhurbaşkanı seçimi için sandıklar kurulacak.
İlk kez Cumhurbaşkanı’nı doğrudan halk seçecek.
Bir de buna AK Parti’nin Cumhurbaşkanı adayı “Erdoğan mı, Gül mü ikilemi” daha şimdiden damgasını vurdu.
Erdoğan’ın kafasındaki “Türkiye’ye özgü başkanlık sistemi” ya da -en azından AK Parti Genel Başkanlığı’nı da uhdesinde tutacağı- “partili cumhurbaşkanı” projeleri artık bilinmeyen şey değil.
Bunun sağlanması için araya girmesi olası bir “Anayasa referandumu” hala gündemden çıkmış değil.
Meclis’te BDP oylarıyla böyle bir Anayasa 330’u bulur ve referandum sandıkları kurulabilir.
Ama...
BDP’ye neler verilme-sinin karşılığı?
Bu sorunun cevap spekülas-yonları siyasetin gerilim hatlarında voltajı daha da yükseltebilir.
Ve...
2015’te Genel Seçimler...
Türkiye ve dünya güllük gülistanlık olsaydı bile böyle bir yüklü siyaset ajandası zaten başlı başına fırtınalar estirirdi.
Şimdi...
Dünyada ve Türkiye’de ekonomi elektrik yüklü bulutlar toplamakta.
İçeride Gezi ateşi hala sönmüş değil.
Küllenmiş de değil.
Bir yandan Alevi toplumu da patlatmak için dinamit çubukları yerleştirenlerin varlığı hissedilmekte. (Aleviler için kutsal olan bir mekanın/yörenin sular içinde kalmaması bağlamında Tarım Bakanı’nın duyarlılık açıklaması olumludur.
Hassasiyet bilincini de işaretlemekte fayda var.)
Şükür ki...
Kürt açılımı ya da diğer söylemle “barış süreci” şimdilik yürüyor.
En azından aylardır kan durdu.
Birkaç “süreci bozmak amaçlı görünen” eylem ise hedefine ulaşamadı.
Ancak...
“Kriz yönetimi” hataları yapılırsa, Ankara’nın zorda oluşundan Diyarbakır “rant getirimi” devşirmek isteyebilir.
.........................
Bir kez daha belirteyim ki içinde bulunduğumuz çetin dönemde “züccaciye dükkanına dalmış fil” halleri sadece iktidarı değil tümüyle Türkiye’yi, hepimizi yüksek bedeller ödemek zorunda bırakabilir.
Başbakan Erdoğan’ın “Milli İrade” mitingler dizisi kimilerine göre “tahrik...”
Belki bir yönüyle öyle ama bu mitingler demokratik hakkın kullanılmasıdır.
Erdoğan’ın ve kurmaylarının “özgüven” tazelemesi asabiyet katsayısını aşağıya çekmek bakımından psikolojik yarar da sağlayabilir.
Eleştiriler mitinglere değil, oradaki bazı söylemlere karşı odaklanmalıdır.
“Dinin” siyasetteki ağırlığı bu söylemlerle vurgulanıyor.
İktidar kendi tabanında belki safları sıkılaştırıyor fakat diğer yüzde 50’ye tedirginlik veriyor.
Örneğin...
“Bir besmelemiz, onların bir milyon internet mesajına bedeldir” söylemi...
Böyle bir ayırım internet mesajları atanlara “inanç dışlaması” algılarına açık.
Bir yandan “Türkiye’nin yüzde 99’u Müslüman” derken öte yandan bu ülke insanlarından “internet mesajları atan milyonların bir besmeleyle sıfırlanacakları” iması üzücü.
Başbakan Recep Tayyip Erdoğan’ın 76 milyonun başbakanı olduğu teorisiyle örtüşmüyor.