ABD‘nin Başkan Obama’dan sonraki ikinci adamı Joe Biden Harvard Üniversitesi’nde çamları devirdi.
“Türkiye’nin ve Körfez ülkelerinin IŞİD’i proteinlediği” iddiasını ortaya attı.
Ortalık birbirine girdi.
Cumhurbaşkanı Erdoğan sert çıktı.
Beyaz Saray’dan anında açıklama geldi.
“Bir tür düzeltme...”
Ardından da Biden’ın bizzat Erdoğan’dan özür dileyişi...
.......................
Burada bir “Biden” anısını yazayım.
Olaya “Biden’ın siyasal şöhreti” açısından izah getirebilir.
.......................
Suriye’nin henüz yeni yeni karıştığı haftalardı.
Arap Baharı’nın polen tanecikleri Suriye’de uçuşuyor, isyan için dölleme yapıyordu.
İstanbul’da bir dost tarafından “çok özel” yemeğe davet edilmiştim.
Şeref konuğunun “ABD Başkan Yardımcısı Joe Biden” olduğu söylendi.
Bir de rica vardı.
“Joe Biden’ın ağzından tek bir kelime bile yazılmamalıydı.”
Sormuştum.
“İzin alarak bazı söylemlerini kullanabilir miyim?”
Cevap “Kesin hayır.”
Gene sordum: “Neden?”
“Konuşuruz” falan diye geçiştirildi bu sorum.
Davette bu “Kesin hayır” durumunun nedenini biraz daha deştim.
Mealen şöyle fısıldadılar.
“Joe Biden, devirdiği çamlar, kırdığı potlarla ünlüdür.
Her ihtimale karşı ağzından çıkacak tüm sözlere -yazılmaz- şartı konulursa olası yeni potların, devrilecek çamların önlenmesi mümkün olur.”
Nokta...
.......................
O davet için verdiğim söz hâlâ geçerlidir.
Ne davetin sahibi, ne katılanlar, ne de Joe Biden’dan dinlediğim -ilginç- sözleri yazdım, TV’de kullandım.
Ama...
Şu çok duyarlı süreçte, tehlike sınırlarımıza dayanmışken Türkiye’nin dış politikası adına “köpürtülmüş alınganlıklarla hasar olmaması için” Biden’ın “pot severliğini” bu anıyla ortaya koymak istedim.
Arkadaşın tabiatında “söylem sakarlığı” var.
Harvard’da gene züccaciye dükkânında “destursuz” dolaşmış.
“Kırıp dökmüş.”
Amerika’nın “hasar onarım” mekanizması harekete geçirilerek “açıklamalar, düzeltmeler ve özürlerle” tamirat operasyonu yapıldı.
Görüntü kurtarıldı.
Ne var ki...
Joe Biden’ın “söylem sakarlığı” zihinlere “acaba, ABD Dışişleri, CIA, Savunma Bakanlığı ve -elbette- Beyaz Saray’da böyle değerlendirmeler mi yapılıyor” soru işaretini çengelledi.
Ankara’nın bu “görüntü kurtaran” açıklamalar ve özürlerin ötesinde ABD ve Avrupa’da ciddi bir “algı düzeltme” çalışması da yapması gerekiyor.
Sadece iktidar partisi değil Türkiye’nin üzerine de “damga” vurulması önlenmeli.
“Kafa kesenlerle” birlikte anılmanın “iması” bile Türkiye’ye, bölgenin tek “laik/demokratik” ülkesine hiç yakışmaz.