Güneri Cıvaoğlu

Güneri Cıvaoğlu

ngunericivaoglu@gmail.com

Tüm Yazıları
Haberin Devamı




Cırağan Sarayı, Sultan Abdülaziz tarafından yaptırılmış. İnşaat bittiğinde Sultan Abdülaziz sarayı gezmek için denizden gelmiş. Tam kayıktan inecek, bir bakmış ki, önünden karakedi geçmekte... "Bu saray uğursuz" demiş. Rıhtıma ayak bile basmadan oradan ayrılmış gitmiş. Bir daha da gelmemiş. Sonraları, sarayda bir süre, Sultan 4. Murat oturmuş. Daha sonra, 1. Meşrutiyet'te Meclis - i Mebusan (Millet Meclisi) orada toplanmış.
Artık otel olan Çırağan Sarayı'nın, Gazebo Terası'nda Osmanlı'nın şehzade - aile reisi Osman Efendi ve eşi Zeynep Osman Hanım'la konuşuyoruz. Zeynep Hanım'ın prensesliği, Osman Efendi'nin eşi olmasının öncesinde, Afgan saray ailesine mensup büyükbabası Mahmut Tarzi'den ve halası Afgan Kraliçesi Süreyya'dan geliyor.
Zeynep Hanım'a soruyorum:
"Sultan Sarayı ve Osmanlı döneminde ilk meclisin toplandığı bu binanın siyaset dekorunda size siyasi bir soru soracağım. Ortak dostlarımızdan duyumlarıma göre - gönlünüzde aktif siyaset yapmak - var, - seçimlere girmeyi ciddi olarak düşündüğünüz - söyleniyor. Sözü dolandırmadan, tek kelimeyle cevap verir misiniz? Doğru mu... Değil mi?
Zeynep Hanım'ın cevabı "doğrudur" oldu.
Bir soru daha...
"İstanbul odaklı mı, Ankara odaklı mı?
Yani, bir siyasi partiden milletvekili seçilerek parlamentoya mı girmek... Yoksa İstanbul'da belediye başkanlığı için önümüzdeki yerel seçimlere mi girmek?"
Cevabı gene açık oldu:
"İmkân olursa, onu zaman gösterir. Bu Ankara'da siyaset olabilir, İstanbul'da belediye başkanlığı da olabilir. Hiçbir şey beklemeden yaparım. Seve seve..."
Zeynep Hanım ile yaptığımız uzun konuşmadan izlenimlerimi yansıtayım.
"Zeynep Osman'ın kişiliği, lafı orasından burasından uzatmamak - Acaba ne derler? - gibi, hepimizde olan kompleks onda - en aza - inmiş." Aramızda parti adı geçmedi .. "Teklif bekliyor" gibi bir hali de yoktu. İstanbul'da belediye başkanlığı derken, tarihi bir ilçe belediye başkanlığına da adaylığını - bağımsız - koyabilir.
Atatürk çocuğu Osmanlı
Soruyorum: "Eşiniz Şehzade Osman Efendi aynı zamanda Osmanlı aile reisi. Osmanlı devleti devam etseydi, tahtta o olacaktı. Siz ise Cumhuriyet Türkiyesi'nde seçimlere girmek eğilimindesiniz, nasıl bir bağlantı bu?"
Anlatıyor:
"Ben Atatürk çocuğuyum. Eğitimimin büyük kısmını İstanbul'da yaptım. Atatürk ilkeleri ve sevgisiyle büyüdüm. Büyükbabam Mahmut Tarzi, Afganistan'da krallığın çökmesiyle İstanbul'a sürgüne gönderilince, Atatürk ona, Türkiye'de ikamet izni vermiş, maaş bağlamıştı.
Annem Pakize Tarzi ise hem Atatürk Cumhuriyet Türkiyesi'nin ilk kadın doktorlarından, hem de kendi adını taşıyan Pakize Tarzi Kliniği'ni kurması nedeniyle ilk iş kadınlarından... Ben ABD'de ihracat - ithalat şirketimi kurmadan önce yıllarca Pakize Tarzi kliniğini yönettim. Büyükbabamlara dönersek.. Ne ilginçtir ki, büyükbabamın babası da ilk sürgünlerinde Suriye'ye göçmüş, orada ikamet iznini eşim Osman Efendi'nin büyük babası Sultan Abdülhamit vermiş, ona maaş bağlamış. Yani kesişme benim Osman Efendi'yle evlenmemden önce köklerimde gerçekleşmiş. Modern Türkiye'nin de ilk kökleri Osmanlı'dır. Bu, tarihi bir gerçeğimiz.
Ben de Osmanlı ile Cumhuriyet arasındaki bağlantıyı, demokrasi içinde yansıtmayı istiyorum."
Elbette Zeynep Osman'ın öyle büyük iddiaları yok ama hanedan mensuplarının demokratik yoldan, yeniden iktidara gelişlerinin bir örneği de Bulgar Kralı Simeon Sakskoburgotski. Yıllarca sürgünde kalan Simeon Sakskoburgotski, seçimlerle iktidara gelerek Bulgaristan başbakanı oldu..
Burada söze Osman Efendi giriyor:
"Kamboçya Kralı da öyle. Tacı bıraktı, seçimlere girdi, Cumhurbaşkanı seçildi..."
Zeynep Osman, Türkiye politikasının yüzü Batı'ya dönük sürdürülmesi gereğine inanıyor, ancak önemli bir ihtiyat notu koyuyor.
"Türkiye, AB üyesi olmak uğruna, bölünme riski taşıyan dayatmalara kesinlikle baş eğmemeli. Bunlara karşıyım."
Son söz: Tatilde kaşındım. Zaman zaman dayanamayıp yazılar yazdım. Bu da gene bir tatil söyleşisinden satırlar.
Zeynep Osman'ın söylemlerini "demokrasi ırmağı, yeni katılımlarla güçlü akmalı, sürekli derinleşmeli" ilkesiyle yorumluyorum.
O nedenle, Osmanlı ailesinin Atatürk Cumhuriyeti'nde demokrasi sürecine katılmasına da önyargısız bakabilmeli. "Değişmeyen, sadece değişimdir" demiyor muyuz?

Zeynep Osman, eşinin durumunu şöyle anlatıyor: "Osmanlı döneminde bir Aile Meclisi kavramı vardı. Osmanlı ailesinin Sultan dahil en yakın olanları zaman zaman bir araya gelirler, kendi aralarında aile ilkelerinin sürdürülmesi için kararlar alırlardı. Son söz aynı zamanda aile reisi de olan Sultan'ın olurdu. Cumhuriyet'le birlikte Aile Meclisi ve Reisi geleneği devam etti. Daha önce Aile Reisi Orhan Efendi'ydi, o öldükten sonra Osman Efendi Aile Reisi oldu."
Zeynep Osman, eşi Osman Efendi'den sonrası için kaygılı. Çünkü, Osman Efendi Osmanlı döneminde saray yaşamını görmüş, sultanlar ve şehzadelerle büyümüş... Geleneklerin içinde yetişmiş, Osmanlı adabını bilen son Osmanlı şehzadesi.
Onun yerini alacak Cem Efendi ise Sultan Abdülmecid'in padişah olmamış tek oğlu olan Burhanettin Efendi kökünden geliyor. Aile Amerika'ya yerleşmiş, Cem Efendi orada Amerikan Ordusu'na girmiş, çavuş olmuş. Cem Efendi'nin aile reisliğiyle geleneğin sürmesi artık pek anlamlı görünmüyor.