Milliyetçilik rüzgârları tribünlerden yeşil sahalara da indi.
Önce...
Sırbistan - Arnavutluk milli maçında uzaktan kumandalı “mini helikoptere” bağlanmış Makedonya’yı Arnavutluk içinde gösteren bayrak uçuruldu.
Sırp bir futbolcunun bayrağı koparıp yırtması üzerine iki tarafın futbolcuları, yedekleri, teknik adamları derken tribündekiler de kapıştılar.
Ortalık karıştı.
.......................
Bu kez Korsika takımıyla bir Fransız takımının maçında saha gene karıştı.
Sebep “ayrılıkçı Korsika” rüzgârı...
Oyuncular birbirine girdi.
Ardından iki tarafın seyircileri tribünlerden sahaya indiler.
Futbolculara yumruklar, tekmeler uçuştu.
NAPOLYON’UN EVİ
KORSİKA’da Napolyon’un doğduğu ev Fransa tarafından müze yapılmış.
“Görelim” dedik gittik.
Hatırladığım kadarıyla 3 katlıydı.
Eşyalar, Napolyon’un yattığı karyola ve bazı özel objeleri...
Binanın bakımsızlığı dikkat çekiciydi.
Sanki Korsikalıların dışlanıldığı hissini veriyordu.
Müzenin yanı başındaki kahvenin sahibine bunu sorduğumda “Cevabı tarihte” demişti.
Laflarken tarihin sayfalarını açtı.
Napolyon Korsikalı.
Fransa Harp Okulu’ndan mezun olunca Korsika’ya dönmüş.
Fransa’ya karşı gerilla savaşı veren “ayrılıkçı örgütün” başına geçmek istemiş.
Ancak... İsteği örgüt tarafından reddedilmiş.
Bunun üzerine egosu yüksek, kibirli Napolyon tekrar Fransız ordusuna dönmüş.
Süratle yükselmiş.
Önce başarılı ve ünlü bir general, sonra da imparator...
Korsika’nın ayrılıkçı gerilla örgütü tarafından reddedilmiş olmayı hiç unutmamış.
Kin tutmuş.
Korsika’nın üzerindeki Fransa pençesini mengene gibi sıkıştırmış.
Korsikalılar da bunu hiç unutmamışlar.
Onu kendilerinden saymıyorlar.
TEHDİT EDİLDİK
KORSİKA’nın yat limanındaydık.
Bir arkadaşımızın teknesinde konuktuk.
Müze dönüşü teknede çaylarımızı içerken birkaç genç geldi ve kaptanı çağırdı.
Dışarıda konuşmaya başladılar.
Az sonra kaptan alı al moru mor yanımıza geldi.
“Tehdit ettiler” dedi.
Meğer gençler “Korsika ayrılıkçı örgütü mensuplarıymış.”
Kaptana bir bayrak vermişler.
Bir de tehdit savurmuşlar:
“Fransa bayrağını indirin, bu bizim özgür Korsika bayrağını direğinize çekin.
Bunu yapmazsanız gecenin bir saatinde teknenizi yakarız.”
.............................
Kısa bir “durum değerlendirmesi” yaptık.
“Ayrılıkçı örgütün bayrağını çekersek suç işlemiş oluruz.
Orası da Fransız toprağı, denizcilik kurallarına göre direkte Fransa bayrağı olmalı.
Çekmezsek tekneyi yakacaklar.
Gerçi liman güvenliğine bildirir, koruma isteyebiliriz.
Ama onların içinde de ayrılıkçıların adamı olmadığı ne malum?
Gece karanlıkta bir sürat motoruyla yanaşıp tekneye 2-3 molotofkokteyli atıp kaçabilirler.”
Sonunda bu satrancın “şah-vezir” açmazında olduğumuza karar verdik.
En iyisi oradan bir an önce uzaklaşmaktı.
Demir aldık, limandan çıktık, Korsika’nın birbirinden güzel koylarından birine gittik.
MİLLİYETÇİ RÜZGÂR SERTTİR
ANLATMAK istediğim şu ki “milliyetçi/ayrılıkçı rüzgârlar bir kere esmeye başlamasın, nesilden nesle taşınır, sürer.”
En tehlikelisi de şiddete dayalı örgütlerdir.
Korsika ayrılıkçı örgütü en sert ve kanlı olanlarından biri.
Fransa’nın Korsika valisini bile öldürmüşlerdi.
Bunda ekonominin yeterince gelişmemiş olmasının da payı var.
Fransa Korsika’yı sanki ikinci sınıf bir toprağıymış gibi gören yanlış politikalar uyguladı.
...............................
Oysa...
İtalyan toprağı olan Sardunya Adası da ayrılıkçı rüzgârlar altında bir coğrafya.
Ama...
Halk “şiddete” kesinlikle karşı.
Toplumun eğitim düzeyi yüksek.
Gelir seviyesi İtalya ortalamasının çok üstünde.
Bir “simgesel” örnek...
Sardunya’da bütün taksiler son model beyaz Mercedes...
Ada büyük bir botanik park gibi bakımlı ve güzel.
Konuştuğum Sardunyalılar “Şiddete karşıyız, çünkü ada karışırsa, turist gelmez, oysa biz turizm geliriyle bir refah toplumuyuz.
Ayrılırsak bu sadece referandum yoluyla olur” demişlerdi.
Son söz:
Zenginlik, eğitim, demokrasi... İşte formül... Hiç değilse şiddeti önlüyor.