Güneri Cıvaoğlu

Güneri Cıvaoğlu

ngunericivaoglu@gmail.com

Tüm Yazıları
Haberin Devamı

"Ölümüne ter dökmek zorundadır. Ne yanılmaya, ne yorulmaya hakkı vardır. Kadınlar onun için iç geçirir, çocuklar onu taklit eder. Ne denli başarılı olur ve çok para kazanırsa, tutsaklığı da o oranda artar. Bedeni acıyı unutturan analjezik bombardımanına tutulur. Kortizon iğneleriyle delik deşik olur. Toplama kamplarına hapsedilir. Zorla çalıştırılır. Suyla sarhoş olur. Yatakta yalnız uyur. 30 yaşında ihtiyarlamış sayılır."İsviçre maçından sonra futbolcularımızı biraz da Eduardo Galeano'nun mercekleriyle görüp, bu "topun efendileri ama futbol sanayiinin kölelerini" anlamaya çalışalım....................Son yıllarda izlediğim en harikulade futbol gösterisi, stadyumlarda değil, sinema salonunda oldu."GİNGA: Brezilya Futbolunun Ruhu" adlı bir belgesel.O nasıl bir futbol balesidir?Nasıl da dinamik kamera kullanımıdır?Brazilya'dan 7 genç yeteneğin futbol yaşamını anlatıyor.Kenar mahallelerde, teneke kulübelerde doğan "futbol gezegenlerinin" yaşamı...Romarinho'yla başlıyor, Paulo Ceaser, Cerso, Sergio, Wescley, Falcao ile devam ediyor, Robinho'yla noktalanıyor.Daha çocuk yaşta çıplak ayakla mahalle sahalarında oynarken bile müthiş çalımlar... Topu göğüste durdurup ayağa süzerken depara kalkışlar... Havadan asisti topukla geriden alıp omuz üzerinden koşu yoluna indirerek birkaç kişinin belkemiklerini yerinden oynatan şık hareketler... Ayakta sektirilen topun üzerinden makas hareketleri... Sanki Harlem basketbolu ayakla oynanıyor...Yaşlar ilerledikçe bu artistik hareketler, gole uzanan sürat ve olgunluğu kazanıyor. Sonuca odaklı, doyum olmaz bir futbol gösterisi yaratılıyor.Siyahların kölelik döneminde beyazlardan dayak yememek için geliştirdikleri dövüş tekniğinin (Capoera) akıl almaz esnek hareketleri, müthiş bir futbol estetiği olarak karşımıza çıkıyor..................Futbol, Brezilya'nın teneke mahallelerinin ürünü mü sadece?Bunun filmdeki tek istisnası, varlıklı bir aile çocuğu olan Sergio...Modern ve lüks bir apartman dairesinde oturuyor, özel okullara gidiyor, odasında CD dinliyor, DVD izliyor, futbolun genç yeteneği diğer arkadaşları tarafından ilk başlarda "zengin çocuğu" diye dışlanıyor.Onlar, kocaman çıplak ayaklı çocuklar... Kramponlarla ayakları genç yıldız arayan büyük takım seçmelerinde tanışıyor.Sergio'nun ise elbette hiç öyle sorunları olmamış.Ancak... Yeşil sahaya çıktıkları zaman aralarında sınıf farkı kalmıyor. Topun karşısında hepsi eşit.Sergio'nun büyüleyici ve keyif veren futbolu, diğerleri tarafından da kabul ediliyor.Çünkü... Hepsinin ortak noktası, "futbol aşkı..."Belgeselde bu çocukların hayattan beklentileri için söylemleri aynı:"Her gün ve mümkün olduğu kadar çok futbol oynayabilmek."Futbol onlar için "bağımlılık..."Elbette çoğunluğu "yıldız olmak ve ailelerine daha iyi bir yaşam sağlamak" isteklerini dile getiriyorlar ama hiçbir şey kazanamasalar da sadece sahada kalmak ve top koşturmak bile onları mutlu etmek için yeterli. Samba yapmak, sevişmek, şarap içmek kadar keyif aldıkları bir şey futbol......................Belgeselde iki görüşün çarpışması dikkatimi çekti...Genç yetenek seçimlerinde bir grup hoca, "Biz çocuğun futbol tekniğine, estetiğine ve zekâsına bakıyoruz. Eğer bunlar varsa, fizik gücü kazandırırız" diyorlardı.Diğer bir grup hoca ise, "Önemli olan çocuğun genlerinde taşıdığı fizik üstünlüktür. Biz öğretilerimizle onlara futbol tekniğini kazandırırız" görüşündeydiler.Brezilya'da amazon ormanları gibi "Ginga" adlı büyüleyici futbol balesi de ne yazık ki yok olmakta. Oysa... Futbol harikulade bir estetik gösteri.Ve takımları, başarıya kas gücü yüksek eşit adamlar değil, bir ya da iki "yıldız" taşıyor. g.civaoglu@milliyet.com.tr Türkiye-İsviçre maçı bağlamında gündem, futbol... Eduardo Galeano usta, futbolcuyu şöyle tanımlıyor: