Güneri Cıvaoğlu

Güneri Cıvaoğlu

ngunericivaoglu@gmail.com

Tüm Yazıları
Haberin Devamı


     Milliyet’in araştırması, Türkiye’nin sosyo - siyasal yaşamına referans olabilecek çok değerli bir çalışmadır. Türbanın MR’ını çekmiştir.
Asparagas haber başlıklarının, "Bugün haber de yok... Neyi manşete çıkarsak" zorlanmalarının dışında bir kalitedir.
Araştırmacı gazetecilik türünün örneğidir.
Karanlıkta kör dövüşünün yerine, aydınlıkta bilinçli tartışma forumunun oluşmasına ışık üretmektir.
Gündemdeki "irtica" konulu tartışmaları, paranoya ve demagojinin bulanık ortamından, bilimsel istatistik verilerin gerçeklerine taşımaktadır.

Türkiye'de milli gelirin yüzde 80'ini, nüfusun yüzde 20'si paylaşır.
Türkiye'deki hanelerin yüzde 80'ine yakınında başını örten kadın var.
Başını örten kadınların aylık hane geliri, 363 milyon lira, başını örtmeyen kadınların hane geliri aylık 1 milyar lira dolaylarında.
O halde...
Ekonomik çıta düştükçe, kadınların başlarını örtme oranı yükseliyor.
.....
Buradan bir başka saptama... Ekonomik çıtanın düştüğü süreçte, insanların manevi destek arayışlarının yaygınlaşması, dini inançlara daha yakın duran parti oylarının artmasıdır.
Ekonomik kriz ve sonrasında, IMF'nin deli gömleği içindeki ekonomi sıkışırken, işsizlik büyürken, aylıklar düşerken, AKP oylarının patlama yapması bir rastlantı değil.
AKP oyları da büyük kentlerin varoşlarından, düşük gelir gruplarından ve her birinde başörtülü kadının bulunduğu yüzde 80 hanenin çoğunluğundan gelmiş değil mi?
Araştırmaya göre başörtülü kadınların yüzde 42'si son seçimlerde oylarını AKP'ye vermiş.
Diğer partilerin hiçbirinde başıörtülü kadın oyları yüzde 10'u bile bulmuyor.
İrtica ve tutuculuktan yakınan merkez partileri, ekonomide beceriksizliğin cezasını çekiyor ve çektiriyorlar.

Peki başörtüsü "laiklik karşıtlığının" simgesi mi?
Genelde cevap yüzde 80 "hayır", yüzde 20 "evet..."
Hep aynı oran...
Ancak eğitim düzeyi yükseldikçe başı örtmenin (türbanın) "laiklik karşıtı simge" olduğu yargısı da artıyor.
Örneğin üniversite düzeyinde bu kanıdakilerin oranı yüzde 39...
Kadının kendi ayakları üzerinde duracağı eğitim düzeyi ve ekonomik bağımsızlık da başı örtme oranını aşağılara çekecektir.
Evli kadınların yüzde 73'ünün başı kapalı, bekarların yüzde 34'ünün... O halde, evlilik, erkek baskısı ve kadının eğitim yetersizliği nedeniyle ekonomik bağımsızlıktan yoksunluğa, başı örtmek zorunluğunu getiriyor.

Türban, dilimize iki anlamda girmiş...
Biri başı sımsıkı örten ve boynu da sararak fiyonk atılan tarz... Bu son yılların görüntüsü. Kimilerine göre modernleşme. Çarşaf yerine daracık pardösü ve böyle bir "marka" eşarp modernleşme.
Hele o mantolar daracık olabiliyor. Türban tarzı bağlanan fularların üstüne taşlı ithal gözlükler takılıyor. Ayaklarda topuklu pabuçlar. Bazıları açık olan bu pabuçlarda, hanımların kurallara göre kapanması gereken ayakları, topukları görülüyor.
Bir kısmı Boğaziçi'nde el ele erkek arkadaşlarıyla yürüyor ya da banklarda erkek arkadaşlarına sokulmuş kumrular gibi görüntü veriyor.
Bu, haliyle modernleşme.
Belki...
Ama, aynı pardösü ve türban renkleriyle, bir örnek çizgileriyle tarikatların simgeleri de olabiliyor. Üniversite gösterilerinde üniforma da.
Bu da ayrı...
Fakat tüm başı örtülü olanların sadece yüzde 6'sı "türbanlıyız" tanımını yapıyor ki; bu Erbakan'ın tohumlarını attığı çekirdek oyların oranıdır. Laikliği benimsemeyenlerdir.
Diğer başörtülülerin büyük çoğunluğu, ekonomik yetersizliğin, kültür ve eğitim sığlığının, geleneklerin, yaşlanmanın yansımalarıdır.
Sonuç...
Daha bir süre başörtüsü - türban manzaralarıyla yaşayacağız.
Bu görüntülerin küresel çizgilere dönüşümü, ekonomik ve kültürel alanlarda, toplumun yukarı çekilmesine bağlı. Zaten o düzeylerde hoşgörü çıtası da yükselir.
En kalın, en kafes kafes örtünmenin en yoksul Afganistan'da olması bu görüşün bir kanıtıdır.