Güngör Uras

Güngör Uras

guras@milliyet.com.tr

Tüm Yazıları
Haberin Devamı

4 - 5 Aralık 2014’te İstanbul’da Uluslararası İleri Endüstriyel Otomasyon Kongresi toplantıları vardı. Bu toplantıları düzenleyen ENOSAD, makine tabanlı ileri teknoloji üreten Türk firmalarının üye olduğu dernek.
Toplantıların konusu (Bu yıl Davos toplantılarının ana konusu olan, ve de Türkiye’de daha yeni tartışılmaya başlayan) 4’üncü “Sanayi Devrimi” idi. İlk defa duyduğum bu gelişmeyi Milliyet’te okuyucularıma anlatmıştım. Toplantılarda ileri teknoloji ürünü gerçekleştiren gençlerden biri olarak Haluk Bayraktar’ı tanıdım. Çalışmaları beni çok etkiledi. Aile işletmelerinde elektronik ve yazılım sistemleri ile gövde tasarımından imalatına milli ve özgün insansız hava aracı üretiyorlardı. Merak ettim. Sordum, soruşturdum. Uzun uzun bu işe nasıl başladıklarını, neler yaptıklarını anlattı.
Haluk Bayraktar’ın babası İTÜ Makine mezunu Yüksek Makine Mühendisi Özdemir Bayraktar, 1981’de otomotiv sanayine hassas talaşlı parça üretimine başlamış. Havacılık sektörüne meraklı olduğu için evde 3 oğluna devamlı olarak hava araçlarından söz eder, tasarımlar yaparmış.

Eğitim ve Ar-Ge
ODTÜ mezunu endüstri mühendisi Haluk Bayraktar Columbia Üniversitesi’nde yüksek lisansını tamamlamış, Boğaziçi Üniversitesi’nde doktoraya başlamış.
Selçuk Bayraktar ise, İTÜ Elektronik mezunu, sonrasında ABD’nin en prestijli mühendislik okullarında burslu olarak eğitimine devam etmiş. University of Pennsylvania’da elektronik yüksek lisansını tamamlamış. Massachusetts Institute of Technology’de (MIT) havacılık ve uzay bölümünde eğitim görmüş. Hocasının Georgia Institute of Technology’ye (GATECH) geçiş yapması ile MIT’den 2. yüksek lisans diplomasını alarak GATECH’de havacılık bölümünde doktora çalışmalarına başlamış.
ABD‘de iken, Ford Bening (Battle Space) askeri üssünde mini robotik uçaklar ile formasyon uçuşu, hava ve yer robot koordinasyonu algoritmaları, otomatik agresif manevra yapabilen sistemler konusunda çalışmalara katılmış.
Babasının insansız hava aracı projesine katkıda bulunmak için doktorasını tamamlamadan Türkiye’ye dönerek aile işletmesinde çalışmaya başlamış.
Amatör pilot olan üçüncü kardeş Ahmet Bayraktar ise üniversite eğitimini işletme bölümünde tamamlamış.
Özdemir Bayraktar 3 oğlu ile hava araçlarını geliştirmek ve üretmek için şirketini yeniden yapılandırmış. İstanbul Üniversitesi İktisat Fakültesi mezunu olan ve Türkiye Sınai Kalkınma Bankası’nda bilgisayar programcısı olan eşi de şirkete katılmış. Aile işletmesi, işe uçak gövdesi ile başlamak yerine en önemli bileşenler olan elektronik ve yazılım sistemleri konularına odaklanmış. 2000’li yıllarda 10 kişilik araştırma ve geliştirme grubu ile başlayan çalışmalar halen 150 kişilik mühendis ve teknisyen ekiple sürüyor.

Yüzde 100 milli
Hava araçlarının gövde tasarımı, elektronik donanımının tasarımı, yazılım tasarımı yüzde yüz milli ve özgün. Fikri sınai mülkiyet hakları Baykar’a ait.
Türk Silahlı Kuvvetleri envanterine giren ilk milli insansız hava aracı olan Bayraktar Mini İHA 2007 yılından bu yana uçuyor. Malazgirt Döner Kanat Mini insansız hava aracı ise 2009 yılından beri Türk Silahlı Kuvvetleri’ne hizmet veriyor.
Haluk Bayraktar’la sohbet ettiğimde 27.500 feet yükseğe çıkabilen, 24 saat uçabilen, uçuş esnasında 3500 km yol alabilen ve 55 kilogram yük taşıyabilen Bayraktar TB2’yi üretmeye başlamışlardı. Bu insansız hava araçları gece, sisli havada, düşük görüş, buzlu bulut şartlarında rüzgâr ve türbülans altında uçuş yapabiliyormuş. Bayraktar TB2’nin kanat açıklığı 12 metre, 650 kilogram kalkış ağırlığına sahip. Kendi sınıfında en ileri otomasyon donanımı ile üretiliyormuş. Bayraktar TB2 tipi 12 insansız hava aracı 2014 yılından bu yana Türk Silahlı Kuvvetleri tarafından aktif görevde kullanılıyormuş. Türkiye dünyada insansız hava aracı üretebilen 5 ülkeden biri.
Önce eğitim, sonra araştırma ve geliştirme, daha sonra da niyet ve çaba ile Türkiye’de neler yapılabileceğini anlatmak için Haluk Bayraktar’dan öğrendiklerimi okuyucularıma aktarıyorum.