Yazarlar "Hikmet Hanım, bir dakika susar mısınız?"

"Hikmet Hanım, bir dakika susar mısınız?"

08.12.1996 - 00:00 | Son Güncellenme:

Yalvaç Ural

Hikmet Hanım, bir dakika susar mısınız

GEÇEN hafta, Gülten Dayıoğlu'yla ilgili yazımı okuyan anne - babalar, hemen sağdan soldan sorup soruşturup telefonumu bulmuşlar. Ben evde olmadığım için de, telesekretere ve evde kime rastladılarsa not bırakmışlar. Kimi Gülten Hanım'ın ev telefonunu istemiş. Kimi, yeni aldığı "Gözlüklü Zıpır Bilmeceler" adlı kitabımın içinden gözlük çıkmamış, ne yapması gerektiğini sormuş. Kimi, yeni çıkacak kitabımın adının ne olacağını merak etmiş. Kimi de, çocuğunu bana şikayet edecekmiş. Eğer ben çocuğuyla konuşursam, beni sevdiği için sözümü dinler, onu doğru yola sokabilirmişim.
Tabii ki, ben de gücümü öğrenebilmek için, önce bu anneyi aradım. "Bakalım bir sözümle, yaramazlar uslu çocuk olabiliyorlar mı?" diye. Telefonu anne açtı, kim olduğumu anlayınca çok mutlu oldu ve hemen oğlunu telefona çağırdı. Naci'yle hemen tanıştık. Annesi, biz Naci'yle konuşurken, dışarıdan onu yönlendirmeye çalışıyor ve durmadan söze karışıyordu. "İnanmazsan kendin sor!", "Bak o da aynı şeyi söyleyecek!", "Önce dersini çalışacaksın, sonra kitap okuyacaksın. Hem de öyle uyduruk çizgi romanlar filan değil!", "Sor istersen, önce klasikleri okuyacaksın, sonra başka kitapları. Sorsana, neden sormuyorsun?", "Sabahları kahvaltı etmeden okula gittiğini de söyle!", "Aç insanın kafası da çalışmaz. Bu yüzden ders de girmez kafasına!", "Hiç söz dinlemediğini, hep kendi kafana gittiğini söyle!", "Öyle susup durma oğlum, bir şeyler söylesene... Bak ayıp oluyor adama. Bizi insan yerine koymuş, telefon açmış. Öyle susup durulmaz ki. Geceleri bizimle birlikte geç saatlere kadar televizyon izlediğini, bu yüzden kaç kez babandan azar işittiğini söylesene. Ben arakadaş seçmesini bilmiyorum. Mahallemizin bütün haylazları benim arkadaşım desene... Ayıp oğlum, bir laf etsene. Adam da orada, kazık gibi seni bekliyor." (Anne sinirlendi.) "Ben kimim ki, senin gibi salağa akıl versin diye, kalkıp koskoca yazarı evinden arıyorum. Tamam, ver şu telefonu. Haram olsun bütün emeklerim!"
Naci'nin usulca bir, "İyi günler Yalvaç Abi" sözünü duydum. Sonra Hikmet Hanım telefonu aldı. Sahte bir kibarlık ve yapmacıklık içinde şunları söyledi: "İşte görüyorsunuz efendim. Maalesef olmuyor. İstedim ki, sevdiği bir yazarla konuşursa, belki bizim söyleyip de dinletemediğimiz şeyleri ondan duyarsa, sözünü dinler, adam olur. Ama nerde? Maalesef farklı bir nesil yetişiyor. Efendim, çok teşekkür ederim. Sizin de bir sürü zamanınızı aldık. Rahatsız ettiğimiz için kusura bakmayın. İyi günler Yalvaç Bey. Yazmaya devam... Sizi hem gazeteden, hem kitaplarınızdan izliyoruz. Yazmaya devam... İyi günler, saygılar.
Yalnızca, "İyi günler" diyebildim ve telefonu kapattım.
Sevgili Naci, sorunun neydi bilmiyorum ama, inan bana sen haklısın. Bana uygun olduğun bir zamanda telefon edersen, seni seve seve dinlerim. Siz de Hikmet Hanım, darılmayın ama, bir dakika susabilir misiniz?
Evet sevgili çocuklar, Naci'nin sorunlarıyla ilgili yorumu size bırakıyorum.