Hurşit Güneş

Hurşit Güneş

hgunes@milliyet.com.tr

Tüm Yazıları
Haberin Devamı


Dün Hazine’nin yüklü itfa günlerinden biriydi. İhale öncesi hem Hazine, hem de piyasalar tedirgindi. İtfa edilmesi gereken borç tam 4 katrilyona yaklaşıyordu. Üstelik ayın son haftası bir o kadar daha borç çevrilecekti. Kaldı ki, içinde bulunduğumuz hafta borcun piyasaya ödenecek kısmı yüzde 98’e yaklaşıyordu.
Hazine üç tip bono birden çıkardı. Önce pazartesi günü üç aylık bono ihalesiyle 1.45 katrilyon borçlandı. Malum, bu referans ihalelerinde o aya denk gelen tüm itfaların yüzde 15’i kadar borçlanmak gerekiyor. İhtiyacınız olsun olmasın. Henüz başka bir sistem de bulunmuş değil. Bu nedenle bankalar "flyer" denilen "ya tutarsa" diye faiz atıyorlar. Üstelik bazen miktar teklifi de atmayarak faizi yükseltebiliyorlar. Önceki gün faizler beklenenin biraz üstünde, yüzde 69.64’te oluştu. Ve bu Hazine’ye bir miktar rahatlık sağladı.
Dünkü ihalede ise, iki bono birden vardı. Döviz sevene bir yıllık dolar, TL sevene de 203 günlük bono sunuluyordu. İhalelerde dövizin faizi yüzde 8.52’ye ulaştı. Ama Hazine de 948 milyon dolar (yani 1.5 katrilyon) borçlanmış oldu. Bunun neredeyse dörtte biri kamuya, gerisi de piyasaya verildi. TL bacağında ise 1.167 trilyon piyasaya satıldı. İhalede oluşan yüzde 73.90 faizle de 411 trilyon TL’lik bono kamuya verildi.

Böylece iki günde 4.54 katrilyonluk taze borç elde edildi. Oysa itfa rakamı sadece 4 katrilyondu. Yani zorunlu olan rakamdan daha fazla borçlanıldı. Hem de faizler hayli yüksekken. 7 Haziran itibariyle Merkez Bankası nezdinde (kamu mevduatında) duran 481 trilyonluk parayı da hesaba katarsak, Hazine’nin 1 katrilyona yakın bir rezerv yaptığı ortaya çıkıyor. Bu da akıllara yeni sorular getiriyor. Acaba Hazine yakın gelecekte daha olumsuz gelişmeler bekliyor da, bir rezerv mi yapıyor? Yoksa bir sonraki ihalede daha az borçlanmak ve faizleri düşürmek için mi bir hazırlık içinde?
Belki daha az borçlanılsa faizler daha düşük kalacaktı. Böylece Hazine’nin faiz duyarlılığı piyasaya iletilmiş olacaktı. Bununla beraber, gelen teklifler hakkında bir bilgimiz yok. Belki de Hazine’nin başka şansı yoktu.

Bütün bunların yanı sıra, ekonomi yönetiminin son zamanlarda çeşitli siyasi ve mali kesimlerle diyaloğa girmesini çok olumlu karşılıyoruz. Başbakan’a ve Başbakan Yardımcısı’na brifing vermek, onları uyarmak elbette çok olumlu. Ayrıca Başbakan’ın özel bir mülakaat ile piyasalara güven vermeye çalışması iyi oldu. Ve nihayet siyasi gerginliğin bu denli arttığı bir ortamda borçlanabilmek bile başlı başına bir başarı. Çünkü bono almak demek belli bir vadede işlerin iyi gideceğine inanmak demektir. Yani bonoyu iyimserler alır!
Ancak, her bono alan aynı iyimserlikte değildir. Dikkatli olanlar riskleri ekler. Faiz de yükselir. Piyasalardan aldığımız izlenim iyimserliğin azaldığı yönünde. Buna siyasilerin yarattığı gerginlik neden olsa da, bundan yararlanan ve döviz kurunu yukarı doğru ittiren bankalar da oldu tabii. Olmasa idi, ihale sonrası kur patır patır 50 bin lira düşer miydi?
Tekrarlayalım, bonoyu iyimserler alır. Ancak Hazine ne kadar iyimser, işte bunu kestiremiyoruz.