Tıkanırcasına yemek yer misiniz?

14 Ocak 2023

Tıkanırcasına yeme bozukluğu, kişinin duygu durumuna göre ve kontrolsüzce gerçekleşen bir tür yeme bozukluğudur. Takıntılı bir yeme bozukluğu olan tıkanırcasına yeme bozukluğu (TYB), kişinin zorlanana kadar yemesi, bazen öğün anında bazen de öğün saatleri dışında duygusal zorlanmalarını bastırmak için yemek yemeyi kullandığı bir tür savunma mekanizmasıdır.

TYB birçok insanın belirli düzeylerde kullandığı bir savunma mekanizmasıdır. Kökenleri bebeklik evresine dayanan bu davranışın oluşum aşamasına baktığımız zaman yine bir yeme eylemi karşımıza çıkmaktadır. Anne kucağında süt içen bebeğin, kendisi için en güvenli ve sıcak ortam olan anne kucağında zorlandığı duyguları içselleştirmesi,  gelecekte yeme eylemi ile zorlandığı duyguları içe almayı kolaylaştırmasının zeminini oluşturmaktadır.

Biraz daha detaylandıralım…

Bebek dünyaya geldikten sonra özellikle ilk 2 yılında neredeyse tüm duyguları deneyimleyecek yaşantılara sahip olur. Bebeğin kendisini annesinde ayrı bir canlı olarak görememesi bebeğin duyguları içselleştirmesini

Yazının Devamı

Düşünmenin Anatomisi

26 Ekim 2022

Düşünce kavramı insanın günlük yaşamda farklı şekillerde kullandığı ve davranışlarını şekillendiren, bazen duygularını belirleyen en temel kavramlardan biridir. Düşünme sistematik veya rastlantısal olarak gelişen ve neticesinde fikirler üretebildiğimiz bir süreçtir. Yapılan bazı araştırmalarda insan beyninin 16 saatlik uyanıklık evresinde ortalama 4000 düşünce ürettiği tespit edilmiştir. Bu düşüncelerin ise yüzde 13’ünün bireyden tamamen bağımsız geliştiği, bireyin hayatına ilişkin olmadığı ve  bireyin çoğu zaman farkında bile olmadığı düşüncelerdir.

Düşünce kavramı psikoterapi alanında da son derece önemli olan, insanın ruh sağlığı açısından irdelenen ve irdelenmeye devam edilmesi gereken bir konudur. Bu alanda bilişsel davranışçı terapistler  gerekli çalışmaları yapmakta ve bu çalışmaları psikoterapi sahasında etkin bir şekilde kullanmaktalardır.

Bu yazımda ise sizlere bir düşüncenin söze veya davranışa dönüşmeden önceki hikayesini anlatmaya çalışacağım.

Bilişsel modellere göre

Yazının Devamı

İnsanın psikolojik gelişimi

13 Haziran 2022

İnsanın anne karnından, annenin kucağına düştüğü süreçte annesinin kokusundan başka uyaranlara çok da ulaşamadığını biliyoruz, bir de kırmızı renge duyarlıyız anne karnında ancak o dış uyaran o süreçte pek umursadığımız bir şey değil. Koku duyusu herhangi bir filtreden geçmeden beynimize ulaştığı için, bebekler dünyaya geldiklerinde anne kokusunu diğer kokulardan ayırt edebilir.

Anne kucağına düşen çocuk, hayata idi ile başlar ve bu id onu hazza ve özünde hayatta kalmaya odaklar. İd’in kendine has niteliklerini bu yazımda (Ruhsal Aygıt Serisi1 ) bulabileceğiniz için etraflıca açıklamayacağım. Ancak tabii ki temel bir iki özelliğine değineceğim.

İd’in çalışma prensibi haz ve elem arasındadır. Açıkçası "yemek bulursan ye dayak bulursan kaç" gibi düşünebilirsiniz. İd o yemeğe ulaşmak için zaman, mekan, ahlak, suç ve ceza oranı gibi gerçekliği içeren kavramları umursamamaktadır. İd’in amacı hazza ulaşmaktır ve bu haz anne kucağındaki çocuk için anne göğsüdür. Anne

Yazının Devamı

Çocuklarda duygusal zekâyı geliştirmek için dikkat etmemiz gerekenler

2 Mart 2022

 

Çocuklar bebeklik döneminden başlayarak çevrelerindeki her şeyden olumlu veya olumsuz etkilenirler. Bu etkilenme çocukların gerek zihinsel gerekse duygusal zekaları açısından oldukça önemlidir. İnsan beyninin gelişim sürecini dikkate alacak olursak yaşamın ilk üç yılı içerisinde toplam gelişiminin 2/3’ünü tamamlamaktadır. Bu durum bize gösteriyor ki ilk üç yılda edindiğimiz zihinsel ve duygusal deneyimler yaşamımızın geri kalanı için son derece önemlidir. Beyin yaşamın ilk yıllarında esnek ve değişime çok yatkındır. Bu değişim becerisi yaş ilerledikçe azaldığından yaşamın ilk yıllarında oluşan duygusal ve zihinsel bağlantıların daha sonra değişmesi son derece zordur.

Bebeklerimiz yaşama anne kucağından ve güvenli kollarından başlarlar. Anneden edindiği güven duygusu bebeğin bu hayatta duygusal açıdan ilk şemasını oluşturur. Bu durumu Erikson Temel Güvene Karşı Güvensizlik olarak tanımlamış ve bu sürecin 0-2 yaşları arasında olduğunu belirtmiştir. Temel güvene karşı güvensizlik dönemindeki bir bebek

Yazının Devamı

Öğrenme güçlüğü olan çocukların iletişim becerilerini geliştirmek için neler yapabiliriz?

24 Şubat 2022

Öğrenme güçlüğü olan çocukların kimi zaman konuşma güçlükleri ve kimi zamanda anlama güçlükleri olabilir. Bu güçlük arkadaş ilişkilerini, okul başarılarını, sosyal hayatlarını, aile içi ilişkilerini olumsuz etkilemektedir. Öğrenme güçlüğü olan çocuklara uygun ve yeterli yardımlar yapılırsa bu güçlükle başa çıkabilir ve hatta normal yaşıtları gibi iletişim kurabilirler. Öğrenme güçlüğü olan çocukların aileleri ve öğretmenlerini bu problem karşısında çocuğu güçlendirirken sabırlı, kararlı ve süreklilik gibi kişisel özelliklerini asla elden bırakmamalılardır. Anlama ve konuşma güçlüğü yaşan çocuk iletişim esnasında en çok güvendiği yetişkinler tarafından olumsuz tepkilerle karşılaşırsa, kendini suçlu ve yetersiz hissedebilir.

Daha İyi Bir İletişim Becerisi İçin Neler Yapabiliriz?

1) İyi bir dinleyici olun

Etkin bir dinleme becerisine sahip biri ile iletişim kurduğunuzda cümleleriniz uzar, konuya ilişkin detayları

Yazının Devamı

Erken ergenlik

3 Aralık 2021

Ergenlik dönemi çocuğun fiziksel ve duygusal bir bütün içinde yaşadığı bir dönemdir. Çocuk ergenliğe girmek için hem fiziksel olarak hazır olmalıdır hem de duygusal olarak hazır olmalıdır. Çocuğun bu iki alanı arasında ki uyum bozuk olursa erken ergenlik yaşanır. Ergenlik dönemi kızlarda 8-13 yaş arasında, erkeklerde 9-13 yaş arasında başlamakla birlikte, kızlarda ortalama 10-11, erkeklerde ise 11-12 yaş civarında başlar. Kızlarda ilk ergenlik belirtisi göğüslerin belirginleşmesi ile birlikte genital bölgenin kıllanmasıdır. Kızlarda göğüslerin belirginleşmesi genellikle her iki göğsün aynı anda eşit oranda belirginleşmesi ile olur. Bazı kızlarda bir göğsün belirginleşmeye başlaması ile diğerinin başlaması arasında 6 ay kadar bir süre geçebilir. Bu farklılık normaldir ancak bu uzarsa, bir göğüs büyürken diğeri büyümezse bir hekime başvurulmalıdır.

Erkeklerde doktor muayenesi ile anlaşılan testis büyümesi ile kıllanmadır. Ergenlik ırk, iklim şartları, ailesel özellikler, cinsiyet, çevresel uyaranlar, beslenme gibi

Yazının Devamı

Anne karnında bebeğin fizyolojik gelişimi, uyuması, öğrenmesi ve kişiliği

29 Kasım 2021

Tertemiz bir sayfanın yaşama düştüğü ilk sahneye kadar bebeklerimiz, anne karnında 9 ay 15 gün kadar bir zaman geçirmektedir. Anne karnına ilk düşmesi ile dünyaya gelmesi arasında bebekler uyurlar, öğrenirler, algılarlar, duyumsarlar.

Anneler ve babalar bu sürenin nasıl geliştiğini bilirlerse kuşkusuz bebeğin eğitimi için nasıl davranacaklarını daha iyi bilirler. Öncelikle fizyolojik gelişim aşamalarını anlatacağım bu konuda, bebeğin uyuması, öğrenmesi, kişiliği ve zekası için belirli bilgiler sunmaya çalışacağım.

Bebeğin Fizyolojik Gelişimi

Anne karnında bebeğin fizyolojik gelişimi 3 aşamadan oluşur. Bu üç aşama ise üçer aydan meydana gelir. Yani ilk üç ay, ortadaki üç ay ve son üç ay olarak ayrılır.

1.TRİMESTR (İLK ÜÇ AY)

2.Hafta: Fertilizasyon: Sperm ve yumurta hücreleri fallop tüpü içinde yeni bir insan oluşturmak için buluşurlar. Sağdaki resim ilişkiden henüz 30 saat sonra döllenmiş yumurtayı göstermektedir.

4.Hafta:Artık uterusa yerleşmiş olan embriyo salgıladığı hormonlarla annenin adet

Yazının Devamı

Ruhsal Aygıt Serisi 1

13 Ağustos 2021

S. Freud ruhsal yapıyı araştırırken öncelikle kaynağı biyolojik bir yapıda aradı. Kendisi nörolog olan Freud ruhsal yapının biyolojik kökenlerine ulaşamayınca kendi çalışmalarından yola çıkarak hayali bir ruhsal yapı tasarladı ve tasarımın 3 temel bileşenini İd-Ego-Süperego olarak isimlendirdi. Psikoloji bilimi ile az çok içli dışlı olan herkes bu kavramı duymuş ve haklarında bir şeyler okumuştur. Ben bu kavramların danışanların günlük hayatına nasıl yansıdığını ve karşımıza nasıl geldiğini örneklendirerek 3 yazıdan oluşan bir seri ile sizlerle paylaşmak istedim. Bu yazımızın konusu İd ve İd'in özellikleri olacak.

Psikodinamik yapıya göre id, içgüdülerimizin ve dürtülerimizin kaynağı olarak tanımlanan insanoğlunun ilk ruhsal aygıt bileşenidir. Annenin kucağına düşen bebeğin ilk anla birlikte gelişen ruhsal aygıt parçası id olacaktır. Bebeğin dünyaya gelişi ile birlikte yapması gereken hemaostaisisiyi (denge) sağlamak amacıyla içgüdüsel ve dürtüsel istekleri ortaya çıkar ancak bebek ilk anda bu isteklerin dışardan karşılandığının

Yazının Devamı