Melih Aşık

Melih Aşık

m.asik@milliyet.com.tr

Tüm Yazıları

CHP lideri Deniz Baykal darbelerle ilgili kuşkularını dile getirdi dünkü grup konuşmasında.. Önce ‘yargıdan muaf tutulan’ 12 Eylül darbecilerinin kulağını çınlattı:
“Birilerinin 8 - 10 yıl önce aklından darbe yapmayı geçirmiş olabileceği iddiasıyla en büyük suçlamaları yapıyorsunuz da resmen darbeyi yapmış, suçsuz insanları asmış, binlerce insana ıstırap çektirmiş olanlardan niye hesap sormuyorsunuz...”
Peşinden 28 Şubat’la ilgili kuşkularını dile getirdi: “28 Şubat, 28 Şubat’ diyorlar. 28 Şubat’tan sonra (iyi ki yapıldı, Türkiye’nin önü açıldı) deyip kendi siyasetlerinin önünün açıldığını gören insanlar, şimdi bu olayların en büyük ıstırabını çekmiş insanlara demokrasi dersi vermeye kalkıyorlar. Siz önce 28 Şubat süreci içinde hangi ilişkiler içine girdiğinizi, 28 Şubat’ın sizin siyasi istikbalinize hangi katkıları yaptığını bir açıkça gündeme getirin...”
Deniz Baykal ne demek mi istiyor?
Üstü kapalı şekilde; 28 Şubat’ın ABD kaynaklı olduğunu... O gün TSK’ya hâkim olanların Erbakan’a ve irticaya karşı tavır alır görüntüsü altında AKP’nin önünü açtığını... ABD karşıtı Erbakan yerine ABD sever AKP ekibini iktidara getirdiğini... Bugün 28 Şubat ekibinin o yüzden yargılanmadığını, söylemek istiyor...
12 Eylül ve 28 Şubat’ı yandaş darbe ilan ediyor.

Haberin Devamı

Durak durmuyor!
Önce ANAP’tan, sonra AKP’den... CHP ile flört sonuç vermeyince 2009 yerel seçimlerinde MHP’den Adana Belediye Başkanı olan Aytaç Durak, belediye meclisinin son toplantılarından birinde CHP’li bir üyeyle ilgili rüşvet kaseti dinletiyor. Her ne hikmetse tepki CHP’li üyeden değil, Durak‘ın 26 yıllık arkadaşı MHP’li Meclis üyesi Mustafa Tuncel’den geliyor.
“Aytaç Durak’ın 2 milyar dolar serveti var, diyor Tuncel, Adana’nın imar planlarını kendi arsalarına büyük rantlar sağlayacak şekilde yaptığını“ söylüyor.
Bunlara Aytaç Durak’ın yanıtı özetle şu oluyor.
“Servetim olsa olsa 40 milyon liradır. O da zengin bir aileden gelen eşimden kaynaklanmaktadır... Ayrıca şehir benim inşaat yaptığım yönde geliştiyse bunda benim suçum var mı?”
Başbakan Erdoğan, Aytaç Durak için “Savcılar göreve” dedi. Daha önce hiç kuşkulanmamış mıydı acaba? Aynı soruyu Durak’ı istifaya çağıran MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli’ye de sormalı...
Bütün bu işlerin dramatik yanı mı?
“Mal beyanı” diye bir müessesenin sık sık lafının edilip kendisinin bir türlü uygulanmaması... Seçim önceleri hatırlanıp seçim sonraları unutulması.
Mesela... CHP’li Meclis üyesi Hüseyin Sağ geçen dönemde İstanbul Belediye Meclisine bir önerge vererek bütün belediye başkanlarının mal varlıklarını açıklamasını önermişti. Kimse kulak asmadı. Aytaç Durak’ı suçlayanlar aynı anda tüm başkanların mal varlıklarını açıklamasını da istemeliler. Bakalım kaç 40 milyon dolar çıkacak ortaya!

Haberin Devamı

Heykel
Eski İstanbul Belediye Başkanı Nurettin Sözen, bir heykel yarışması açmış kazanan eserler 1993 yılında kentin çeşitli yerlerine yerleştirilmişti.
Bu heykellerin şimdi yerinde yeller esiyor...
CHP Meclis Üyesi Hakkı Sağlam, en az 9 heykelin son iki yılda ortadan kaybolduğunu bildiriyor. Bunlar:
Işılay Kür’ün Kadıköy, Rahmi Aksungur’un Maçka, Ayşe Erkmen’in Beyoğlu Tünel, Meriç Hızal’ın Üsküdar, Ertuğ Atlı’nın Kabataş, Vedat Somay’ın Yenikapı, Mümtaz Işıkgör’ün Ihlamur, Adem Yılmaz’ın Taksim, Ümit Öztürk’ün Atatürk Hava Limanı girişindeki heykelleri...
Neden kaldırıldı bu heykeller? Sanatçılarına haber verildi mi? Şimdi neredeler? Bu sorular İstanbul Belediye Başkanı Kadir Topbaş’a...

Haberin Devamı

Bükreş
Emekli diplomat dostumuz yazıyor:
“Dün arkadaşlarla Boğaz’ın en güzel noktası Bebek’te buluştuk. Bir arkadaşın daha gelmesini beklerken genç bir hanımla sohbet ediyorduk. Genç hanım bize rahatsızlık duyduğu AKP uygulamalarından söz ederken birden kısık sesle konuşmaya başladı.
Diplomasideki ilk görev yerim Bükreş’te gördüklerimi anımsadım.
Çavuşesku’nun iktidarda olduğu yıllarda Romenlerle konuşurken ne zaman iktidardan söz etsek konuştuğumuz kişi sesini keser, parmağıyla tavanı gösterirdi... Mesaj şuydu:
‘Tavanda dinleme cihazı olabilir, aman dikkatli olalım...’
Aradan yıllar geçti. Emekli oldum. Şimdi aynı manzarayı Türkiye’de yaşıyoruz.
İleri demokrasi ve normalleşme bu
demek ki...”

ÇelişkiDenizlili öğretmen Saadet Ulus, Yalçın isimli şahıs tarafından tehdit ediliyor. Saadet öğretmenin babası Ahmet Ulus, kızının korunması için Denizli Savcılığı’na dilekçe veriyor. Kızın Ardahan’a tayini çıkıyor. Baba Ahmet Ulus, korunması için Ardahan Savcılığı’na da dilekçe veriliyor.
Yalçın isimli cani Ardahan’ın Göle ilçesine kadar geliyor ve Saadet öğretmeni satırla parçalayarak öldürüyor. Hikâyeyi günlerdir gazetelerde okuyoruz. Bir hukukçu dostumuz diyor ki:
- İmzasız ihbar mektuplarıyla sayısız kişi şu anda Ergenekon ve benzeri davalarda yargılanıyor. Gelin görün ki kimi savcılar da imzalı bir ihbar mektubuna rağmen yeterli tedbiri alamıyor ve Saadet öğretmenin ölümüne engel olamıyorlar. Ne çelişki!
Tabii cinayetten sonra katili yakalayan polislere ödül verilmesi de ayrı komedi...

Tayyip Erdoğan, “Kurumlar arası çatışma yok” demiş.
Kurumlardan AKP ile ABD’yi kastediyorsa, doğrudur!
Fahrettin Fidan

İktidar yasa teklifi hazırlamış, siyasi partiler cep telefonlarına mesaj göndererek propaganda yapabilecekmiş.
Cep telefonları aynı zamanda traş makinesi işlevi görecek desenize...
Haldun Ertem