Melih Aşık

Melih Aşık

m.asik@milliyet.com.tr

Tüm Yazıları

Bankada zaman zaman bizle muhatap olan bir memur arkadaş vardı. Yaklaşık 45 yaşlarında, genç, dinamik bir adam.  Dün bankaya uğradığımızda:

- Sizinle de vedalaşalım, deyiverdi.

- Hayrola ne oldu?

- Erken emekli oldum, önümüzdeki hafta ayrılıyorum.

- Yok canım, bu genç yaşta emekli öyle mi?

-  E ben 12 yaşında başladım çalışmaya. Otuz küsur yıldır çalışıyorum.

- Peki, ne yapacaksınız emekli olunca?

- Dinleneceğim, evde çocukla ilgileneceğim.

- Maaş ne kadar, geçinmeye yetecek mi?

- Yeter, 13 bin lira civarında.

Haberin Devamı

- Oooo çok iyiymiş, benim emekli maaşım sadece 8 bin 400 lira.

Genç adama yine de bir iş bulup çalışmasını, bu yaşta eve kapanmasının psikolojisine iyi gelmeyeceğini anlattım.

Sokağa çıkınca tanıdığım bir belediye çalışanına rastladım.

Onun da emeklilik hakkı doğmuş. Ama emekli olmayacakmış. Sebebini anlattı:

- Şu sırada 10 bin liranın üzerinde aylık alıyorum. Emekli olursam çok çok 7500 lira alacağım. Başka yerde iş de bulamam bu yaştan sonra. O yüzden çalışmaya devam edeceğim.

Gazetelere göre EYT emeklilerinin sayısı 2 milyonu aşıyormuş. Elbette onca yıl çalışmış, yorulmuş bu insanların emeklilik haklarıdır. Ancak bu kadar yeni emekliye maaş ödemek nasıl mümkün olacak? Enflasyonun biraz daha şişmesinin önü nasıl alınacak? Bunlar da birer soru işareti.

Son söz: Konu siyaset malzemesi yapılmamalı, üzerinde daha fazla düşünüp taşınmalıydı.

ZORUMA

Twitter’da bir vatandaş yarı şaka yarı ciddi, “İnsanımızın telaffuz etmekte zorlandığı kelimeler”i sıralamış. Mesela:

- Binaenaleyh, entelijansiya, egzajere, konjonktür, proletarya, şarj, deşarj,  mütekabiliyet, muayenehane, bilmiyorum, seni seviyorum, özür dilerim, günaydın, iyi akşamlar, pardon, haksızım, haklısın, lütfen.

MAHYA

Ramazan klasiği olarak camilere mahyalar (minareler arası ışıklı yazılar) yazıldı. Ayasofya’ya da yıllar sonra ilk kez mahya asıldı. İstanbul Valisi Ali Yerlikaya bu özel mahyayı şöyle tanıttı:

“Ayasofya-i Kebîr Câmi-i Şerîfi’nin minareleri bu yıl da ‘La İlahe İllallah’ yazılı mahya ile hem İstanbul’umuzu hem de gönüllerimizi aydınlatacaktır.”

Haberin Devamı

İstanbul camilerine dönemin özelliğine göre “Yaşasın Cumhuriyet”, “Yaşasın laiklik” gibi mahyalar asıldığı gibi, Missouri geldiğinde kimi camilerde “Welcome” yazılı mahyalar da görülmüştü.

Padişah ll. Abdülhamit döneminde kim mahyalardaki kısa yazılarda sakıncalı mesajlar fark edilmiş olacak. O yüzden Abdülhamit mahyalardaki yazıların sansürden geçirilmesini şart koşmuş. Mahyalardaki sözler Saray’ın onayından sonra yazılıp asılırmış. Sansür minareye kadar tırmanmış anlayacağınız.

NASİP

Kulağımıza daha önce hiç duymadığımız bir Nasrettin Hoca fıkrası çalındı

Yaşanan kültür iklimine de uygun bir fıkra!

Hoca sabah kalkmış, hanımına planını anlatıyor:

- Bugün önce tarlaya gideceğim, oradan da kasabaya ineceğim.

Karısı lafını kesmiş:

- Her lafın başında “nasipse” deyiver hoca, bakarsın nasip olmayıverir.

Hoca evden çıkmış. Aksilikler üste gelmiş. Ne tarlaya gidebilmiş ne kasabaya inebilmiş.

Akşam eve dönünce kapıyı çalmış karısına şöyle seslenmiş:

- Hanım nasipse ben geldim.

Haberin Devamı

YILDIZ

Efes basketbol takımı 4 yıl yüzümüzü güldürdü. Zaferden zafere koştu.

Son dört yılda bir final iki şampiyonluk. Real Madrid, Barcelona, Milano, Bayern Münih gibi basketbola daha fazla para döken takımları dize getirdi, bizlere büyük gurur yaşattı.

Bu yıl da aynı başarı bekleniyordu. Takıma iki yıldız (Clyburn ve Amathe) eklenmişti. Avrupa’nın en iyi iki guard oyuncusu Larkin ve Micic’e bu oyuncular da eklenince bizi tutabilene aşk olsundu.

Ne var ki tahminler tutmadı. Takım bu yıl muhtemelen ilk 8’e bile kalamayacak. Önceki akşam da EuroLeague sonuncusu Alba Berlin’e yenildiler.

Koç Ergin Ataman’a geçen yıl başarısının sırrı sorulduğunda şu yanıtı vermişti:

- Yıldızları yönetebilmek.

Çok para, iyi oyuncular, çok seyirci başarının anahtarı değil.

Başarının anahtarı yıldızları yönetebilmek, onları ahenkli ve verimli kullanabilmekte.

Sporda da böyle, siyasette ve iş yönetiminde de böyle.