Melih Aşık

Melih Aşık

m.asik@milliyet.com.tr

Tüm Yazıları

Newsweek dergisinin dün bir bölümünü aktardığımız “Ordu yenildi” başlıklı yazısının diğer çarpıcı bölümüne de okurumuz Selçuk Kınıklı dikkati çekiyor...
O cümle şöyle:
“... Ordunun siyasete uzanan elini kesmek Türkiye’ye laikliği demokratik olarak yorumlama ve Kürtlerin özerklik isteği gibi konularla daha açık ilgilenme imkânı verecektir. Bu tercih şimdi özellikle daha kolay...”
Şu sözler de Yunanistan Başbakanı Papandreu’nun:
“Türk ordusu, Türk hükümetine göre adada daha fazla müdahil durumda. Ancak ben Kıbrıs meselesinde Türk ordusundan ziyade, Türk hükümetinin daha fazla müdahil olmasını tercih ederim.”
Newsweek’in ilan ettiği “Ordu yenilgisi”ni kimlerin neden istediğini biliyorduk. TSK’nın özellikle Güneydoğu ve Kıbrıs’taki tavizsiz tavrı bazıları yönünden sıkıcı oluyordu. Yukarıdaki satırlar o alanlardaki rahatlamayı ifade ediyor. Hadi hayırlısı, diyeceğiz ama... Bu işin ucunda bizim açımızdan hayırlı bir şey de görünmüyor.

Haberin Devamı

Siyasette kavga AKP’ye yarıyormuş.
Gidişat da “Kavgam” gidişatı zaten...

PKK ve Atina...
Belçika’da Roj TV baskını ve tutuklamalar konusunda bilgi veren Belçikalı savcı çok ilginç bir açıklama yapmış:
“PKK’lıların Yunanistan’daki askeri kampta eğitildiğini” söylemişti.
Konuyu MHP Grup Başkan Vekili Oktay Vural birkaç gün önce dile getirdi.
Ancak hükümetten ne bir ses var, ne seda... Olay bu kadar mı olağan?..

Baykal suçluyor
CHP Genel Başkanı Deniz Baykal Genelkurmay Başkanı Org. İlker Başbuğ hakkında sanırız ilk kez dünkü kadar kuşkulu ve suçlayıcı konuştu...
CHP lideri grup toplantısında üstü kapalı ya da açık sözlerle İlker Başbuğ’un, Çankaya’daki üçlü zirveden sonra, Albay Dursun Çiçek ve E. Org. Çetin Doğan’ı aslanların önüne attığını ima, hatta ifade etti.
“İrtica Eylem Planı” hazırladığı iddia edilen Albay Dursun Çiçek hakkında Genelkurmay, resmi kanaat olarak, “Dursun Çiçek ile ilgili iddianın varit olabileceği inancında olduğunu” ifade etmiş, Çiçek bunun üzerine askeri mahkemeye sevk edilmişti. Baykal’a göre bu kanaat, belgeyi Albay Çiçek’in hazırlayıp hazırlamadığı kesinleştirilmeden ifade edilmişti. “Plan üzerinde, parmak izi, kâğıt, mürekkep, bilgisayar” incelemeleri yapılmamıştı.
Albay Çiçek’in avukatları da bu savları seslendiriyor.
İmzanın Çiçek tarafından hazırlanmamış bir metne monte edildiğini söylüyorlar...
Peki ya belgeyi Çiçek hazırlamışsa? Baykal o zaman da olayın bugünkü kadar hafif geçiştirilmemesi gerektiğini bildiriyor:
“O zaman sadece Çiçek değil, Çiçek’e bunu hazırlama fırsatını verenler de, işbirliği yapanlar da, işbirliği yapılmasına göz yumanlar da sonuna kadar araştırılmalıdır.”
Baykal aynı kuşkuları Balyoz Planı iddialarıyla ilgili de dile getiriyor. Bu gelişmeleri hukuki değil siyasi olarak niteliyor. Kararların üçlü görüşmede alındığını, birilerini kurtarmak için ordu içinden birilerinin feda edildiğini ima ediyor...
Suçlamalar ağır..
Elbet bir açıklama bekleniyor...

Haberin Devamı

Plan
Dünkü “Depreme alışmak” başlıklı yazımızda “Bir depremde kimse ne yapacağını bilmiyor. Bir seferberlik planı yok. O kıyamet gününde eşi görülmemiş bir kaos yaşanacağı belli. Anakent Belediyesi en azından askeriye ile birlikte bir deprem sonrası kurtarma organizasyonu da mı yapamaz? Yaptığını duymadık” demiştik...
Okurumuz “Böyle bir planın yapılmadığına emin olabilirsiniz” diyor...
Yapılsaydı çoktan “Darbe planı” diye ortalığa saçılmış olurdu... Bu işin şakası tabii. Ama durum ciddi. İstanbul’da en azından deprem sonrasını düzenleyecek bir planın yapılması şart...

Haberin Devamı

Erdoğan’a Dolmabahçe Sarayı’nda üçüncü bir ofis tahsis ediliyormuş.
Saray’ın tamamı tahsis edildiğinde “ikinci cumhuriyet”e geçtik demektir...
* * *
Yunanistan Başbakanı Papandreu, Türk ordusunu eleştirmiş.
Buna Yunanistan iktidarıyla bizim iktidar arasında yeni bir yakınlaşma da diyebiliriz...
Haldun Ertem

Gerger
Gerger Fırat Gazetesinde iki yıl önce Feto - Apo başlığı ile bir yazı yazan gazeteci Hacı Boğatekin ile o yazıyı internet sitelerinde yayımlayan “gergerim.com” sahibi Cumali Badur ile “gergerfirat.net”in sahibi Özgür Boğatekin’e Kahta Asliye Ceza Mahkemesi’nden ceza yağdı.
Gazeteci Hacı Boğatekin’e, toplam 5 yıl 1 ay 7 gün hapis cezası verildi.
Boğatekin: “Feto-Apo yazısı ile üç ayrı görüş arasındaki mücadeleyi anlattım. Bu yazı bir tespitti” diyor. Yargıtay’a gideceğini söylüyor.
Boğatekin daha önce bu yüzden 109 gün de hapis yatmıştı. Basın özgürlüğü Adıyaman taraflarında demek böyle işliyor...

İsveç
İsveç Parlamentosu Riksdagen’de yarın yeni bir soykırım önergesi oylanacak. Önergenin kabul edilmesi büyük olasılık taşıyor...
Türkiye’den tık yok!
Geçmişte böyle gelişmelerden kamuoyunun önceden haberi olurdu. Basında, siyasette, diplomaside tepki baş gösterir, Türkiye’yi soykırımcı kabul etmeye hazırlanan ülkeye bunun bedeli olacağı anımsatılırdı. Çoğu zaman başarılı da olunurdu. Artık ulusal onur gibi kavramlar demode oldu. Böyle ihanetlerden iş işten geçtikten sonra haberimiz oluyor. TBMM hafif bir kınama ile işi geçiştiriyor. Bu umursamaz tavrımız tabii diğer ülkelere de cesaret veriyor. Bakalım gözümüzü nerede açacağız...