Biliyorsunuz son 5 yılda İranlı vatandaşlar Türkiye’de yoğun şekilde gayrimenkul satın alıyor. Türk vatandaşlığı özellikle İranlılar için önemli. Avrupa ülkelerine rahat seyahat için Türk vatandaşlığı bir köprü vazifesi görüyor. Bu nedenle yabancılar arasında en fazla İran vatandaşları bir değil bazen beş gayrimenkul satın alıyor, kira getirisi olan gayrimenkullere yatırım yapıyor.
Peki yabancılar Türkiye’nin kara kaşı kara gözü için mi parasını ülkemize getiriyor? Tabi ki değil. Emlak yatırımı yapanlar, diğer yatırım araçlarına göre her zaman çok daha fazla kazanıyor. Risk yok, gelir ve artış garanti. Gayrimenkul, günlük ekonomik iniş-çıkışlarından en az etkilenen yatırım aracı olarak listenin en üstünde yer alıyor. Bu nedenle hem yerli hem yabancı yatırımcı bulduğu her fırsatta parasını gayrimenkulde değerlendiriyor.
Bu da başta Ankara olmak üzere İstanbul ve İzmir’i dünya metropolleriyle kıyaslayınca açık ara önde olmasını sağlıyor. Düşünsenize 2020’de gayrimenkul fiyat
Bir dönem özellikle İstanbul’da al-sat dairelerden çok para kazanan yatırımcılar oldu. Daireyi baştan sona yenileyen yatırımcılar her seferinde yeni mülklerin peşindeydi. Ne zaman ki kentsel dönüşüm hızlandı, yenilerin sayısı arttı, birçok alıcı içi tadilatlı da olsa eski binalar yerine yeni olanları tercih etti.
Bu tercih son yıllarda al-sat mülklerin satış hızını da yavaşlattı. Mevcut evlerini değiştirme imkânı olmayanlar da tadilatı bir çözüm olarak görüyor. Fakat etrafımızda dinlediğimiz hikayeler, bizzat yaşadıklarımız nedeniyle tam “Tadilatın mı var, derdin var” durumundayız.
Bazı firmalar tadilat işi yapıyor, bazıları da yapılan tadilatı yeniden tadil etmek konusunda faaliyet gösteriyor. Yani mülk sahipleri yarım kalan işleri başka firma bulup tamamlatmak zorunda kalıyorlar.
Peki, evini yenilemek isteyenler ne yapmalı? Hangi konulara dikkat etmeli?
Seçeceğiniz firma için referanslar çok önemli ama internet referansları yerine çevrenizden bizzat tavsiye almanız önemli. Ne istediğinizi tam olarak karşı tarafa
Rezidanslar aslında otel odasının daha uzun süreler ile kiralanarak kullanılması fikrinden doğdu. Anavatanının Amerika olduğunu söyleyebiliriz. Erken yaşlarda ayrı yaşamaya veya iş dolayısıyla uzun konaklamalar yapan Amerikalılar için kendiliğinden türemiş bir konsept olan rezidanslar ülkemizde bir statü göstergesi olarak karşımıza çıktı.
Bu yaşam stilinde eşyalarınızın yıkanmasından odanızın temizlenmesine, içki servisinden yemek servisine, baby sitter ve pet care hizmetine kadar lüks hizmetlerin hepsini alabildiğiniz bir paket çıkıyor karşımıza. Sonuçta; rezidans konseptinde, sizin adınıza hayatı daha kolay hale getirilmesi fikri hâkim. Rezidansları en çok sanat, spor, iş ve siyaset dünyası tercih etti.
Gel zaman git zaman gökyüzüne uzanan bu lüks rezidanslara olan ilgi daha çok yükselecek derken pandemi bu alandaki tercihleri de alt üst etti. Zamansızlıktan şikâyet edenlerin hayatını kolaylaştıran bu binaların sunduğu havuz, spor salonu, restoran, SPA hizmetleri pandemi sürecinde yasaklanınca rezidansları tercih edenler bir
Bu kuralı sektöre adım attığım dönemde eğitimin üçüncü gününde öğrendim. Dünyada da sayılı gayrimenkul eğitimi veren eğitimcilerin başında gelen, bu işe başlamayı düşünenlerin onun tedrisatından geçmesi gerektiğine inandığım, etik değerleri yüksek bir eğitimcidir Barış Kılıçarslan. Temel eğitimi aldığınız kişinin bakış açısı bir işe başlarken çok önemlidir. Çünkü o temel sağlamsa üstüne koyduğunuz tuğlalardan bir kule dikmeniz mümkün olabiliyor. Barış Kılıçarslan eğitimde çiçeği burnunda gayrimenkul danışmanlarına şu hikayeyi anlatmıştı;
Kaba saba, soluk, yıpranmış giysiler içindeki yaşlı çift, Boston treninden inip utangaç bir tavırla Harvard Üniversitesi rektörünün bürosundan içeri girer. Rektörün sekreteri, yıpranmış giysileri içindeki davetsiz misafirleri önlerini keserek durdurur.
Öyle ya, bu iki yaşlı taşralının Harvard gibi dünyanın en iyi üniversitesinin rektörüyle ne işleri olabilir ki? Yaşlı adam sekretere
Son yıllarda Türkiye’de yükselen lüks konut ilgisi, bu konuda hizmet veren danışman sayısını artırırken, lüks konut alıcısının taleplerini karşılama konusunda müteahhitler, iç mimarlar, dekoratörler, lüks mobilya üreticileri yaptıkları işe her gün yeni bir özellik katarak müşteriyi daha özel hissettirmenin peşindeler. Lüks konutlarda ilgilenen kitlenin kimi villa, kimi çiftlik, kimi malikane, kimi ise yalıda oturmayı tercih ediyor. Lüks konut alıcılarını mercek altına alan uluslararası araştırma şirketlerinin yaptığı araştırmalarda lüks alıcılar için en önemli üç öncelik arasında müstakil ev yüzde 97,5 oranıyla birinci sırada yer alıyor. Lüks alıcıların yüzde 38’i evi taşınmaya hazır olarak görmek ve satın almak istiyor. Birçoğu da kendi zevki ve ihtiyaçları doğrultusunda mimarlarla çalışmayı tercih ediyor. İki yıldan daha uzun tadilatı süren, inşaat malzemelerinin önemli bölümü ithal olan, mobilyaları kişiye özel üretilen lüks konutlar var. Araştırmada mevcut
Fakat gayrimenkulde yaşanan iniş çıkışlar birçok kişinin kafasını karıştırıyor. Aslında bu alanın kendi içinde basit bir denklemi var. Pazardaki durgunluğun, piyasadaki hareketliliğin ve dalgalanmaların temelinde bir matematik yatıyor. Bu yazıyı bitirdiğinizde bu basit denklemin nasıl çalıştığını da çözmüş olacaksınız.
Bir örnek üzerinden gidelim. Mesela son altı ayda kira fiyatlarındaki artışa çoğunluk bir anlam veremiyor. Kiralardaki fahiş fiyat artışını sadece ev sahiplerinin açgözlü olduğunu söyleyerek bambaşka bir platforma taşıyor olmak bizi olaylara yüzeysel bakmaktan öteye götürmez.
Oysa kira artışının çok önemli farklı sebepleri var. Bu sebepler bugünden yarına etkisini hemen piyasaya yansıtan sebepler de değil. Öncelikle üretilen konut sayısında üç yıl önceye göre ciddi bir azalma var. 2018 yılında 670 bin adet yeni konuta ruhsat alınırken 2019 yılında bu rakam 345 binlere kadar iniyor. İyi haber; 2020 yılında tekrar bir çıkış var. 520 bin konuda ruhsat alınıyor. Diyeceksiniz ki bu kadar yeni konut piyasa
Tecrübelerimden yola çıkarak şunu rahatlıkla söyleyebilirim; eğer evinizi yakın zamanda satma planları yapıyorsanız mülkünüzü kiraya vermeyin. Eğer kiracınız eski bir kiracı ise iyi bir diyalogla satışa yardımcı olmasını isteyebilirsiniz. Öncelikle mülkünüzü neden satışa çıkardığınızı kiracınıza iyi anlatın. Şimdi bazı mülk sahipleri “mal benim, değil mi” diye itiraz edebilir. Çok haklısınız ama unuttuğunuz bir nokta var; mülkünüzü kiraya verdiğiniz andan itibaren artık mülkünüzün bir ortağı var. “Ben istersem” ile başlayan her cümle sizi zorlar. Siz ne kadar isteseniz de kiracı istemiyorsa satış o kadar da kolay olmaz.
Nasıl mı? Bir kere bazı kiracılar mülkün satışını engellemek için çok çeşitli bahanelerle karşınıza çıkarlar. Mesela pandemi bu bahanelerin daha fazla öne sürülmesine vesile oldu. “Ailecek korona olduk” diyen birine “Yok biz yine de oturduğunuz konutu gezeceğiz” deme şansınız var mı?
Çoğu kiracı daireyi göstermez, randevu
Anlaşılan o ki 1 Haziran 2021 tarihinden itibaren yasaklar kalkacak artık hafta sonları da dışarı çıkabilecek, hafta içinde geç saatlere kadar dışarda olabileceğiz. Peki bu durum gayrimenkul sektörünü nasıl etkileyecek?
Öncelikle hafta sonu yasakları, hafta içi çalışıp hafta sonu gayrimenkulleri görmek isteyen müşterileri olumsuz etkiledi. Çünkü birçok müşteri almak istedikleri gayrimenkulleri ya mesai saatinden sonra ya da hafta sonları görmek istiyordu. Erken saatte evlere kapanma ve cumartesi pazar dışarı çıkamama hepimizi olumsuz etkiledi.
Her ne kadar konut satışlarında geçen seneye oranla bir düşüş olmasa da yasaklar daha fazla satışın önünü tıkamış oldu. Hatırlarsanız 2020’nin Haziran ve Temmuz ayları Cumhuriyet tarihinin konut kredi oranının 0,64’e inmesi nedeniyle en fazla konut satışının yapıldığı ve en fazla konut kredilerinin kullanıldığı özel bir dönem oldu. Bu yıl konut kredi oranları 1,40 seviyesinde. Bu oranlar evini krediyle almak isteyenlerin harekete geçmesini engelleyen bir durum.