Yazarlar Nükleer elektrik oyunları

Nükleer elektrik oyunları

31.12.1999 - 00:00 | Son Güncellenme:

Nükleer elektrik oyunları

Nükleer elektrik oyunları


Nazire KALKAN

       Enerji Bakanlığı'na göre Türkiye'nin elektrik ihtiyacı 2010 yılında 294 milyar kws, 2020 yılında ise 556 milyar kws'ye çıkacak. EMO'ya ise 2010'da 227 milyar kws ve 2020'de 319 milyar kws yeterli

       Yüzyılın son Milli Güvenlik Kurulu toplantısında Cumhuriyet tarihinin en pahalı projesi sayılan nükleer santrala onay verilmesi, 2000 yılının gündemini hayli işgal edecek gibi. Hala devam eden nükleer santral gerekli mi gereksiz mi, Türkiye açısından zorunluluk mu, tercih mi tartışmaları aslında çok önemli bir gerçeği anlamamıza yardımcı oldu. Türkiye'nin etkili ve yetkili kurumları daha ülkenin kısa, orta ve uzun vadede ne kadar enerjiye gereksinim duyduğunu gösteren tutarlı bir tabloyu önümüze koyamıyorlar.
       İlgili çevreler için bu elbette yeni bir şey sayılmaz, ama kuşku yok ki Türk kamuoyu Akkuyu nükleer santralı ihalesi sayesinde bu durumun farkına varabildi.
       Enerji Bakanlığı'nın hazırlayıp, bize gönderdiği yazıda Türkiye'nin 2000'li yıllarda elektrik enerjisi talebininin yılda ortalama yüzde 8 - 10 arasında artış göstereceği öngörülüyor. Bakanlığının projeksiyonu:
       2005'te 197 milyar kilovatsaat (kws),
       2010'da 294 milyar kws,
       2020'de 556 milyar kws,
       Diğer yandan Türkiye'nin konvansiyonel yerli enerji kaynakları potansiyeli linyit için 105 milyar kws, taşkömürü 16 milyar kws, hidrolik olarak da 125 milyar kws olarak veriliyor. Enerji Bakanlığına göre yerli kaynakların toplamını kullansak bile -ki 246 milyar kws ediyor- 2010 yılını çıkarmamız mümkün değil.
       Buna karşılık Elektrik Mühendisleri Odası'nın (EMO) hesapları şöyle:
       2005'te 171 milyar kws,
       2010'da 227 milyar kws,
       2020'de 310 milyar kws
       Fark nereden ileri geliyor?
       Bir kesime göre rakamların birbirini tutmayışının nedeni Enerji Bakanlığı'nın ve TEAŞ'ın yıllardır yaptığı tahminlerde kurulu gücü esas alması, buna karşılık gerçek tüketimi gözardı etmesi. "Kurulu güç üzerinden yıllık yüzde 8 - 10 büyüme hesaplandığında, ortaya abartılı tahminler çıkıyor" deniliyor.
       Türkiye'nin enerji sorununda önceliğin şebeke ıslahına verilmesini isteyen EMO'ya göre elektrikteki iletim kayıpları yüzde 18 civarında. (TEAŞ'a göre kayıpların oranı yüzde 8'i geçmiyor. Gerisi kaçak kullanım.)
       EMO Başkanı Ali Yiğit'in bu konudaki sorumuza verdiği yanıt ise şöyle:
       "Kayıplar 5 yılda kadameli olarak yüzde 10 düzeyine indirilmeli ve bu noktada sabitlenmeli. 2005'ten sonra kaçaklar sıfırlanmalı. Hesaplar buna göre yapılmalı. Enerji Bakanlığı'nın projeksiyonu "ben hiç altyapı yatırımı yapmayacağım. Bu kötü şekebeyle işe devam edeceğim. Ama sürekli pahalı santral ihalesi açacağım" anlamına geliyor. Ayrıca hiçbir ülkenin enerji ihtiyacı sürekli yüzde 10'ler mertebesinde artmaz. Biz hesaplamalarımızda 2005 yılından sonra ilk 5 yıl için elektrik ihtiyacının yüzde 7, ikinci beş yıl içinse yüzde 5 artacağını öngörüyoruz. 2015 - 2030 arasında ise yüzde 2 artış öngörülüyor."

Bir nükleer santral yerine 20 gaz türbini

       Türkiye'nin Akkuyu nükleer santral projesinden vazgeçmesi halinde aynı paraya 300 megavatlık 20 doğalgaz türbini ya da 1000 megavatlık, yani Keban Barajı büyüklüğünde, 3 hidrolik santral yapması mümkün.
       Bir nükleer santral nereden baksanız 3.5 - 5 milyar dolara geliyor. Ortalama 4 milyar dolara mal olacağını kabul edersek, kilovat başına 680 dolardan 300 megavatlık bir doğalgaz santrali yaklaşık 200 milyon dolara mal olacak demektir.
       Üstelik 1000 megavatlık Akkuyu santrali yılda ortalama 7 milyar kilovatsaat elektrik üretirken, 20 gaz türbininden 40 milyar kilovatsaat elektrik sağlamak mümkün.
       Farklı türde santrallerin kilovat başına kuruluş maliyetleri de şöyle:
       * Hidroelektrik santraller 750 - 1200 dolar
       * Linyite dayalı termik sant. 1600 dolar
       * İthal kömüre dayalı sant. 1450 dolar
       * Doğalgaz santrali 680 dolar
       * Nükleer santraller 3500 dolar
       * Rüzgar santralleri 1450 dolar
       * Petrole dayalı termik sant. 2000 dolar

Çin'den sonra ikinci nükleer pazar oluyoruz

       Bir türlü açıklanamayan Akkuyu ihalelesi hem siyasi partileri hem de Enerji Bakanlığı ve TEAŞ'taki bürokratları birbirine düşürdü.
       Bu konuda kulisler o denli hareketli ki, nükleer santral ihalesi Türkiye'nin AB'ye üyelik sürecinden tutun da, Cumhurbaşkanlığı seçimine kadar gündemdeki pek çok siyasi olayla bağlantılandırılıyor. Her siyasi olay için ayrı bir konsorsiyumun ağırlığı artıyor.
       Enerji Bakanlığı'ndan bir yetkilinin ifadesine göre ise TEAŞ tarafından nisan 1999'da bitirilip, üst yönetime sunulan rapordaki sıralama 1. NPI, 2. CANDU, 3. Westinghouse imiş. Ancak 1984 yılından beri CANDU'cu olarak bilinen eski ekip, bu raporun hasıraltı edilmesini sağlamış. CANDU'ya bilindiği gibi MHP desteği de sürüyor. Ancak son dönemdeki konjoktürün Westinghouse'ın şansını yükselttiği de biliniyor. Adı AB süreciyle anılan NPI'ın elinin Avrupa'daki nükleer karşıtı Yeşiller nedeniyle siyaseten zayıflaması da dengeleri belirleyen etkenlerden biri. İhale ya bugün açıklanacak ya da 2000'e sarkacak.
       Akkuyu ihalesinin siyasi açıdan bu denli önem kazanmasının temel nedeni ise projenin Türkiye'yi bir nükleer pazar haline getirme niyetlerinin ilk ayağını teşkil etmesi. Üst düzey bir bakanlık yetkilisi, "herkes biliyor ki, Türkiye bir kere bu işe girerse, tek santralle kalmayacak. Çin'den sonra en büyük pazar haline gelecek. Onun için pasta 5 milyar dolardan çok daha büyük," yorumunu yapıyor.



Yazara E-Posta: nkalkan@milliyet.com.tr