Türkiye ile IMF (Uluslararası Para Fonu) arasında yıllanmış bir yılan hikayesine dönen stand - by anlaşmasının sonunda gerçekleşmek üzere olduğu anlaşılıyor. IMF Board'unun onayı sonrasında anlaşmanın 2000 yılı başında yürürlüğe girmesi artık güçlü bir olasılık.
IMF ile yapılması beklenen anlaşmanın tek bir temel hedefi var aslında: Türkiye'de enflasyonu üç yıl içinde tek haneli rakamlara çekmek. Anlaşmada yer alacak olan tüm diğer hedefler ancak bu temel hedefe erişmek için gerekli olan ya da temel hedefin gerçekleşmesi halinde gerçekleşebilecek olan hedefler. Anlaşma temel hedefine erişebilir ve Türkiye 20 yıldır kıramadığı kronik yüksek enflasyon kısır döngüsünü kırabilirse bugüne kadar kullanamadığı potansiyeli kullanmak şansına da kavuşacak, Dünya Bankası Başkan Yardımcısı Linn'in belirttiği gibi "gelişmiş ülkeler"in katına doğru bir sıçrama yapabilecek.
Bunların hepsi çok güzel de acaba IMF anlaşmasıyla desteklenen "büyü" tutacak ve Türkiye "enflasyoncu ekonomi"den enflasyonsuz ekonomiye bir geçiş yapabilecek mi?Gelinen aşamada son derecede önemli bir soru bu. Çünkü uyulması gereken hedefler, atılması öngörülen adımlar ve sonuçta varılmak istenen yer Türkiye'nin çok kapsamlı bir değişimi göze almasına ve yaşamasına bağlı.
1999 yılının 31 Aralık gecesi 2000 yılına geçildiğinde, yıllardan beri "enflasyoncu ekonomi"de faaliyet göstermiş olan insanların ve kurumların davranışları ve beklentileri bir gecede kendiliğinden değişmeyeceğine göre, IMF ile mutabık kalınan programın uygulanması için sanki bir "büyü"ye gerek var. Bu öyle bir "büyü" olacak ki toplum buna inanacak ve herkes davranışlarını bu "büyü"ye kapılarak değiştirecek. Fedakarlık yapması gerekenler bu "büyü"ye kapılarak fedakarlığa razı olacak ve sonunda herkes gerçekleşeceğine inandığı için "büyü" gerçekleşecek, tek haneli enflasyon hedefini yakalayacağız.
Başkan Clinton'ın Türkiye'ye yaptığı ziyaret ve IMF ile mutabık kalınan programının arkasına konan dış destek bu "büyü"nün ipuçlarını veriyor bize ama bunun yalnızca dışardan yaratılması olanaksız.
Türkiye'de de sorumlu noktada bulunan birilerinin çıkıp bu çok iddialı programın nasıl gerçekleşeceğini ve daha da önemlisi, programın gerçekleşmesi halinde Türkiye'nin görünümünün nasıl değişeceğini inandırıcı biçimde ortaya koyması, bu "büyü"nün yaratılması için gerekli. Olayın bu boyutu en az programın teknik tutarlılığı kadar önemli bence.
Yazara E-Posta: oulagay@milliyet.com.tr