Osman Ulagay

Osman Ulagay

oulagay@milliyet.com.tr

Tüm Yazıları
Haberin Devamı

AMERİKAda başkanlık seçimi yarın yapılacak ve ABD vatandaşlarının oyları iki adaydan birini Beyaz Saraya taşıyacak. YA BEYAZ SARAYda dört yıl daha kalmak isteyen, Cumhuriyetçi Partinin adayı George W. Bush kazanacak bu seçimi, ya da Demokrat Partinin başkan adayı John Kerry. MÜTHİŞ bir kutuplaşmanın yaşandığı Amerikada her iki adayın yandaşları da seçim mücadelesini bir ölüm-kalım savaşı gibi görüyor ve bu seçimin yalnızca Amerikalılar için değil bütün dünya için farklı bir önem taşıdığı vurgulanıyor. BUSHUN DÜNYASI Dünyaya hükmetme hevesindeki Başkan Bush, dünyayı yönetme yetkisini Amerikanın gücünden kaynaklanan doğal bir hak gibi görüyor ve küresel bir meşruiyet aramadan bu hakkı kullanmak istiyor. Başkan Bushun yeniden seçilmek için tamamen bu anlayışla düzenlenmiş bir kampanya sürdürdü. Amerikalı seçmenin dini inançlarını, korkularını, zaaflarını ve 11 Eylül sonrasında açığa çıkan milliyetçi reflekslerini sömürerek oy toplamaya odaklanmıştı Bush kampı. "Amerikanın düşmanlarına karşı sizi en iyi ben korurum" diyerek seçimi kazanmaya çalıştı George W. Bush. Dünya kamuoyunun, neredeyse bütünüyle kendi aleyhine dönmüş olmasını dikkate bile almak istemeyen Bush, kendi politikalarını desteklemeyen herkesi "düşman" diye niteleyip karşısına almakta da sakınca görmedi. Eğer kazanırsa, dış dünyayı düşman gibi gören Amerikalıların tercih ettiği başkan olarak göreve devam edecek ve kendisine yetki vermemiş olan dünyaya tek başına hükmetme, yani dünyanın gayrimeşru hükümdarı olma hevesini sürdürecek. Bushun rakibi Kerry, bu ikilemin farkında. ABDnin küresel düzenin yönetiminde söz sahibi olabilmek için dünya kamuoyunun desteğini yeniden kazanmak zorunda olduğunu ve tek başına dünyaya hükmetme hevesinden vazgeçip, geleneksel müttefikleriyle işbirliği içinde daha etkili bir rol oynayabileceğini belirtiyor. Amerikanın dünyadaki itibarını yeniden yükselteceğini ileri sürerek oy kazanmaya çalışıyor.Kerrynin en büyük kozu, Bush yönetiminin dış politikadan ekonomiye kadar hemen her alanda müthiş başarısız olması. Bu kadar başarısız bir yönetimin ve onun başkanının, ABD dışındaki herhangi bir ülkede yeniden seçilme şansının olmaması gerekir ama Bushun seçimi kazanma şansı hiç de zayıf görünmüyor, çünkü burası Amerika ve yıl 2004. Evet burası Amerika, ve çoğu yerde olduğu gibi Türkiyede de modernleşmenin öncüsü, modern yaşamın simgesi olarak algılanan Amerikada 2004 seçiminde en fazla etkili olacak konuların başında din faktörü geliyor. KERRYNİN FARKI Ancak fazla umutsuz olmamak lazım çünkü şimdi Bushun temsil ettiği sağcı dalganın hakimiyeti altına girmiş bir ABDnin yalnızca Amerikalılar için değil tüm insanlık için ne kadar büyük felaketlere yol açabileceğini fark edenlerin de hatırı sayılır bir ağırlığı var Amerikada.Kendisini "ilerici" diye niteleyen kesimin örgütlenme düzeyi, şu an için sağcı dalganın eriştiği düzeye erişebilmiş değil ama bu yönde ciddi bir atılımın hazırlığı yapılıyor. Bushun Amerikasının karşısında ikinci bir Amerika da var ve bu Amerika, ülkeyi Bushtan kurtarıp "geri kazanmak" için yoğun çaba harcıyor. Amerikaya gerçek gücünü kazandıran unsurlardan biri olan entelektüel birikimin, medyanın görevini yeterince yapamadığı 11 Eylül sonrasında büyük bir cesaretle ortaya koyduğu ürünler de umutlu olmamıza olanak veriyor.Yarın yapılacak seçim bu iki Amerika arasındaki mücadelenin sonucunu belirleyecek.George W. Bush seçimi kazanırsa sağcı dalganın ABDdeki hakimiyeti daha da pekişecek. Bush yönetiminin görevde kalmasının, Amerika içindeki kutuplaşmanın sürmesine ve dünyada yeni çatışmaların doğmasına yol açması kimseyi şaşırtmayacak.Seçimi Kerrynin kazanması halinde ise gerek Amerikada gerekse dünyada çok farklı bir ortamın oluşması beklenebilir. ABDnin 11 Eylül sendromundan kurtulup küresel bir perspektifle dünyaya bakabilmesi ve uluslararası bir konsensüs arayarak gücünü olumlu yönde kullanmaya yönelmesi, dünyadaki havayı bir anda değiştirebilir. Amerikanın gerçek gücü ABD seçimleriyle ilgili olarak o kadar çok kamuoyu yoklaması yapıldı ve farklı sonuçlar alındı ki sonunda herkesin kafası karıştı. Başkanlık seçiminin iki aşamalı bir oylamayla yapılması ve sonucu, nüfus yoğunluğuna göre eyaletlere dağıtılan 538 ikinci seçmenin belirleyecek olması durumu daha da karışık hale getiriyor. Bugüne dek dört kez, 1824, 1876, 1888 ve 2000de, rakibinden daha az toplam oy alan aday daha çok sayıda ikinci seçmen çıkardığı için seçimi kazanmış sayılmış. Son olarak George W. Bushu Beyaz Saraya taşıyan bu sistemin sakıncaları şu anda tartışma gündeminde.Bu konuda da farklı değerlendirmeler var ama benim dikkate değer bulduğum bir değerlendirmeye göre yarınki seçimin sonucunu 9 eyalet belirleyecek. Bir adayın kazanması için 270 ikinci seçmene sahip olması lazım. Son duruma göre Bushun, kendisine 222 ikinci seçmen sağlayacak 26 eyalette seçimi kazanması kesin gibi. Kerrynin ise 207 ikinci seçmen çıkartan 19 eyalette kazanması bekleniyor. 109 ikinci seçmene sahip 9 eyalette ise yarış başa baş gidiyor. Bu eyaletler ve ikinci seçmen sayıları şöyle: Pennsylvania(21), Ohio(20), Florida(27), Wisconsin(10), Minnesota(10), Iowa(7), Nevada(5), New Mexico(5), New Hamphsire(4). Ancak seçime katılma oranında beklenen artışın gerçekleşmesi halinde bunların dışındaki eyaletlerde de sürprizlerin olabileceği belirtiliyor. Seçimin kaderini etkileyecek 9 eyalet İngiliz tarihçi Timothy Garton Ash, temmuz ayında Usame Bin Ladinin ya da El Kaidenin başkanlık seçimi öncesinde eyleme geçerek Başkan Bushun seçimi kazanma şansını artırabileceğini ileri sürmüştü. Bin Ladinin şu ana kadar yeni bir terör eylemi gerçekleştirmedi ama önceki gün yayınlanan yeni konuşma bandıyla seçimi etkilemeye başladı. Bushun takımı, bu bandın ortaya çıkmasının, terörle savaşın önemini bir kez daha gösterdiği için, kendilerine yarayacağını ileri sürüyor. Kerry kampı ise 11 Eylülün sorumlusu Bin Ladinin hala yakalanamamış olmasını ve böyle açıklamalar yapabilmesini, Bush yönetiminin terörle mücadeledeki başarısızlığının kanıtı olarak göstererek puan toplamaya çalışıyor. Bin Ladin faktörünün sonuçta kime yarayacağını kestirmek kolay değil ama seçim sürecinde Bin Ladinle ilgili yeni bir gelişme yaşanacak mı, merak ediyorum doğrusu. oulagay@milliyet.com.tr Bin Ladin faktörü kime yarayacak?