Yazarlar Parlamento itibarı

Parlamento itibarı

21.11.1997 - 00:00 | Son Güncellenme:

Parlamento itibarı

Parlamento itibarı

Ali SİRMEN

ÜLKEMİZDE küçük fıkranın devlerinden olan, rahmetli Şinasi Nahit Berker, bu alandaki enfes yazılarıyla olduğu kadar, delidolu renkli kişiliği, yaşam öyküsü ve şakalarıyla da pek ünlüydü.
Bayar, Menderes'in güya Demokrat Parti'sinin en küçük muhalifinin bile ensesinde boza pişirdiği, hapishaneleri karşıtı düşünce suçluları ile doldurduğu dönemde, o sıralarda adı Ankara Hilton'a çıkmış olan Ankara Merkez Cezaevi'nde, Şinasi Nahit Berker, yine Menderes'in marifetiyle içeri atılan Osman Bölükbaşı'ya rastlar.
Bölükbaşı'nın içeri tıkılma bahanesi "Meclis'in manevi şahsiyetini tahkir"dir.
Berker Bölükbaşı'ya takılır:
- Üstad ben de seni zeki bir adam sanırdım.
Şaşırmıştır Bölükbaşı, sorar:
- Neden?
- Tabii ya, der Berker, insan hiç bu maddeden içeri girer mi? O işin kolayı vardı...
Sonra da ekler:
- Çıkacaktın kürsüye ve diyecektin ki,"Yüce Meclisimizi tenzih eder/ hepinizin teker teker anasını ....."
Meclisimizin itibarının oldukça tartışıldığı bir dönemde geliverdi aklıma bu öykü.
Bu kez dokunulmazlıklar konusundaki savsaklamadır, parlamentonun itibarını gündeme getiren. Çünkü kamuoyunun % 80'inin bu konuda istekli, hatta ısrarla takipçi olmasına karşın, parlamento ayak diriyor ve yapılan oylamalar da gösteriyor ki, parlamanterlerimiz dokunulmazlıklarına dokundurtmayacaklar ve böylelikle, dokunulmadan suç işleme ayrıcalıklarını koruyacaklar.
Şimdi safsata yapan kimileri çıkacaktır. Zaten çıktılar da.
Neymiş efendim. Milletvekilinin düşünce açıklaması....
Önceki akşam Altan Öymen kürsüde, herkesin anlayacağı bir açıklıkla anlattı. Yasa milletvekilinin kürsü masuniyetini koruyor, hatta pekiştiriyor.
Refah Partisi'nin, adının önünde Anayasa Profesörü unvanı olup da, Anayasa'dan bihaber Kamalak'ı da, komisyonda caka satıyordu. "Yasaya ne gerek var? Getirin parlamentoya kaldıralım dokunulmazlıkları" diyor.
Duyan da Refah'ın dokunulmazlık kaldırdığını sanacak.
Sonra bu Anayasa Profesörü bilmiyor mu ki, yasama başkadır, yargı başka.
Ama onlar, kendi konuşmalarında bile, yargıyı idarenin emrinde gördüklerini söylüyorlar. Çünkü onların kafasındaki ve Türkiye'de uygulamak istedikleri demokrasi bu.
Bir sav daha var. "Sen parlamentoya güvenmiyorsun da, bir savcıya yargıca mı güveniyorsun?" diyorlar.
Çağdaş demokrasilerin hiçbiri parlamentolara sonsuza dek güvenmez. Onun da kararları yargı denetimi altındadır ve anayasaya, yani teorik anlamda kendilerine can veren toplumsal mukaveleye aykırı kararları iptal edilir.
Anayasa mahkemeleri ne işe yarıyor sanıyorlar?
Bütün bunlar mugalatadır.
Milli iradeyi yansıttıklarını söyleyenler, kendi çıkarları için, vatandaşın büyük çoğunluğunun duyarlılık gösterdiği konuyu hasır altı etmişlerdir.
Ve parlamentonun itibarına en büyük darbeyi parlamentonun üyeleri indirmişlerdir.
Zaten bir demokraside, parlamentonun saygınlığını, dışardan söylenen sözler, yapılan yorumlar değil, gerçekte ancak parlamentonun kendisi veya üyeleri zedeleyebilir.
Son olayda ise, ne yazık ki, Meclis çoğunluğunun duyarlılığına karşın, parlamentonun itibarı, Meclis aritmetiğinin kurbanı olmuştur.
Oysa parlamentoların saygınlığı, demokrasilerin güvencesidir. Parlamento saygınlığını koruduğu sürece, rejime bir şey olmaz.
Bizde şu anda parlamento saygınlığını koruyor mu dersiniz?
Şinasi Nahit Berker sağ olsaydı, acaba son olayı nasıl yorumlar, bu konuda neler söylerdi?
Önceki gece, parlamentoda kimi konuşmaları izlerken, Şinasi Nahit'i bir kez daha rahmetle andık.




Yazara Email A.Sirmen@milliyet.com.tr