Dikkat Mojito polisi çıkabilir!

29 Temmuz 2010

Yanlış içki içiyorsanız seksi polisler sizi kelepçeleyip en yakındaki bara sürükleyebilir

Eğer bu aralar yolunuz Bodrum veya Çeşme’nin gözde ‘beach club’larına düşerse, ne içtiğinize dikkat edin yoksa her an birbirinden seksi polisler tarafından kelepçelenebilir ve en yakındaki bara götürülebilirsiniz! Çünkü dünyanın önde gelen rom üreticilerinden Bacardi, Mojito polislerini göreve çağırdı. Bundan böyle Bodrum Maki Otel, Bodrum Xuma Beach ve Çeşme Fun Beach’te düzenlenecek Bacardi Mojito Partilerinde sıkı denetim olacak.
Denizden şişme botlarla sahile çıkacak birbirinden seksi ve güzel Bacardi Mojito polisleri, ellerinde Mojito tokmaklarıyla hem barmenleri hem de içki içenleri teftiş edecek. Bakalım barmenler Mojito’yu yeterince güzel yapabiliyor mu, davetliler yeterince Mojito içiyor mu? Eğer izleyicilere ücretsiz Mojitolar dağıtıp tüm plajdakilerin oldukları yerde dans etmesini sağlayan bu polislere Mojito dışında bir içkiyle yakalanırsanız yandınız. Bu seksi polislerden biri sizi kendisine kelepçeleyip en yakındaki bara götürecek ve size hemen bir Mojito ısmarlayacak.
Bir yanda bu renkli görüntüler yaşanırken diğer yandaysa Blackk’in deneyimli eski barmeni Kamil

Yazının Devamı

Bir Antalya Masalı

21 Temmuz 2010

Ali Bey Resort, mavi bayraklı plajı, şık tasarımı ve lüks SPA’sıyla bir tatilden bekleyebileceğiniz her şeyi sunuyor

Pamuk’la bu yaz, adını ‘Bir Pamuk Tatil’ koyduğum bir tura yelken açtık. Güney sahilleriyle başladığımız tatilimizin ikinci ayağı Side’deki Ali Bey Resort oldu. Bodrum, Çeşme, Fethiye ve Marmaris’le sonlandırmayı planladığımız turumuzda beni en çok korkutan yer de burasıydı. Çünkü bir Akdenizli olarak memleketimin ikliminin nasıl da bunaltıcı olabileceğini çok iyi biliyordum. Ama inanılmaz bir şey oldu. Antalya beni çok şaşırttı ve belki de son 10 yılın en güzel havasıyla karşıladı bizi. Şu aralar Antalya’da gündüzleri deniz, güneş ve havuz keyfi yapabiliyor, akşamları esen rüzgarla hafif üşüyebiliyor ve geceleri klima çalıştırmadan uyuyabiliyorsunuz.
Hava bu kadar güzelken Antalya’nın tadını çıkarmak ve hem kaliteli hem de keyifli vakit geçirebilmek için araştırmalara başladık. Yüzlerce otelin web sitesini gezerken Pamuk farkında değildi ama ben kararımı çoktan vermiştim. Birkaç hafta önce sosyetenin önde gelen isimlerini ağırlayan yepyeni bir tesis vardı aklımda: Ali Bey Resort Side.

A plus tatilin yeni adı
Açıkçası tesiste yerimizi ilk ayırttığımızda

Yazının Devamı

Çocuklar eğlenirken ailelerin dinlenebildiği bir tatil mümkün mü?

14 Temmuz 2010



Her ne kadar insan, “Çocukları da eğlensin, güzel vakit geçirsin, biz de bu sırada biraz dinlenelim” dese de, işin içine çocuk girince her şey onlarla ilgili olmak zorunda kalıyor. Gözünüz her an onların üzerinde olduğundan ve onlar hem çok çabuk sıkılmayı hem de çok çabuk huysuzlanmayı başarabildiklerinden tatil burnunuzdan geliyor. Ama tüm bunlara rağmen bir dahaki sene yine bavulunuzu toplayıp yine bir tatil köyünün yolunu tutuyorsunuz. Amaç çocuklarınızla iyi vakit geçirmek ve dinlenmek ama sonuç daha çok yorulmak ve tatilin tadını çıkaramamak olsa bile. Neden bahsettiğimi bilen ailelere müthiş bir haberim var. Antalya Side’de bulunan bir tatil köyü bu içinden çıkılmaz dilemmayı yıkmış. Gözümle gördüm ve hayran kaldım. Otium Eco Club Side adındaki bu tesis tamamen çocuklu aileler için dizayn edilmiş. Her şey çocuklar eğlenirken aileler de rahatça tatil yapabilsin diye en ince detayına kadar düşünülmüş.
Önce çocuklar için avantajlarından bahsedeyim. OTI Holding’in, ekolojik konsept ile yenileyerek 2009 yılında hizmete açtığı bu tesiste, çocuk havuzu, oyun evi, çocuk restoranı, sihirbaz, çocuk şovları, kukla tiyatrosu, çocuk anfi tiyatrosu, çocuk sineması, uyku odası,

Yazının Devamı

İnternette promosyon devrimi

7 Temmuz 2010

Duyduk duymadık demeyin! Hayatın aslında sokaklarda olduğuna inanan ve bu doğrultuda yaşayanlar için yeni bir çağ başladı. Bundan böyle sosyal hayata dair ne varsa hepsi inanılmaz promosyonlarla ayağımıza geliyor!

Bugünlerde ardı ardına açılan internet siteleri bize her gün farklı bir fırsatı en az yüzde 50 indirimle sunuyor. Kimi gözde bir mekanda inanılmaz fiyatlara yemekler veriyor, kimi ünlü bir spa'da masaj, kimiyse sinema bileti. Aralarındaki rekabet kızıştıkça bu durum en çok bizim işimize geliyor. Sonuçta zaten gittiğimiz mekanlara bu sayede inanılmaz indirimlerle gitme, gitmediklerimiziyse deneme şansı yakalıyoruz. Sistem çok basit. Önce aşağıdaki sitelere üye oluyorsunuz, sonra da pusuya yatıp sizi cezbeden bir fırsatın karşınıza çıkmasını bekliyorsunuz. Hepsi bu!

Sehirfirsati.com
'Şehir Fırsatı' olarak ülkemize gelen 'City Deal' sistemi ve Groupon markası bugüne kadar dünyanın dört bir yanında milyonlarca tüketiciye avantaj sağlamış. Merkezi Amerika olan bu firmanın Türkiye temsilcisi sehirfirsati.com, daha önce de bir yazımda bahsettiğim gibi sosyal hayatın tüm avantajlarını ayağınıza kadar getiriyor. Sistemin en büyük avantajlarından biriyse, sadece İstanbul’da

Yazının Devamı

‘İyi ye, iyi yaşa’ mekanlarına bir yenisi daha eklendi

30 Haziran 2010




Bread’s’in mönüsünde kahvaltıdan salataya, makarnadan pizzaya ne ararsanız var. Ama hepsinden öte, ekmekleri insanın aklını başından alıyor

Geçtiğimiz hafta yakında evlenecek biricik dostum Onur Atik ile Bread’s zincirinin Arnavutköy’de açılan son halkasındaydık. Yeni açılan mekanların en sevdiğim yanı hizmetin her zaman beklentilerinizin üzerinde olmasıdır. Garsonlar henüz çalışma şevklerini kaybetmemiş, işletmeciler şımarık müşterilerden henüz yorulmamıştır. O yüzden tüm ilgi üzerinizdedir. Bread’s’te durum biraz farklı. İlk açılan şubesinde de son açılanda da aynı muameleyi görüyorsunuz. Çalışanlar hep işe yeni başlamış gibi şevkli. Siz de hep ilk müşterileri gibi değerlisiniz.
Bir Türk kuruluşu olan Istanbul Gourment Group’un markalarından biri olan Bread’s’in İstanbul’un dört bir yanında şubeleri var. Mönüsünde kahvaltıdan salataya, makarnadan pizzaya ne ararsanız bulabiliyorsunuz. Ama hepsinden öte, asıl adını aldığı ekmekleri insanın aklını başından alıyor. Öncelikle tüm ekmekler arasında favorim olan ‘7 Tahıllı’yı tavsiye ediyorum size. Sonra da ilk kez burada denediğim ve o yoğun tadına bayıldığım Dinkel Berger’i öneriyorum. Tüm bunların yanında mutlaka

Yazının Devamı

Body Worlds’ten izlenimler

23 Haziran 2010

Bizim gazetede haberini okumadıysanız, Okan’da tanıtımını izlemediyseniz ya da hâlâ reklamlarıyla karşılaşmadıysanız dikkatli olun. Çünkü ya İstanbul’da yaşamıyorsunuz ya da yaşadığınızı sanıyorsunuz! Dünyanın en ünlü ve en sıradışı sergilerinden biri olan ‘Body Worlds Orijinal Vücut Dünyası-Yaşam Döngüsü’ sergisinde bahsediyorum tabii ki.
Bu sergiyi tanımlamak benim için gerçekten çok zor. Sanattan mı yoksa bilimden mi bahsetmek gerektiğine karar veremiyorum. Ama zaten bu yazıyı size onu tanımlamak için de yazmıyorum. O işi editörlerimiz geçtiğimiz günlerde fazlasıyla iyi bir şekilde yaptı zaten. Benim amacım bu serginin damağınızda bırakacağı tattan bahsetmek ve sizlerle izlenimlerimi paylaşmak.
İtiraf etmeliyim ki serginin İstanbul’a geleceğini ilk okuduğumda ve o bedenlerin fotoğraflarını ilk gördüğümde sergiye gitme kararımı gözden geçirmiştim. Ama sonunda merakıma yenildim ve Antrepo 3’teki sergiyi görmeye gittim. Bence siz de gitmelisiniz. Çünkü eğer tıp sektöründe değilseniz insan anatomisini bu kadar yakından görme şansına bir daha erişemeyebilirsiniz.
‘Plastination’ adlı yöntemle çürümez hale getirilmiş insan bedenlerini görmek evet belki ilk bakışta biraz korkutucu

Yazının Devamı

Havuz tavsiyeleri

16 Haziran 2010

Yaz mevsiminde doğduğumdan mı (22 Haziran) yoksa su grubu burcundan olduğumdan mıdır (yengeç) bilmem ama yaz ayları geldi mi ayağımı sudan çıkaramam. Üstelik suya girmek için Akdeniz ya da Ege sahillerine tatile gitmeyi de bekleyemem. Benim için şehrin göbeğinde olsam da yaz yine yazdır ve mutlaka yüzerek ve güneşlenerek değerlendirilmelidir.
Aslında ilk kez Akşam Gazetesi’nde 'Sabanur’la Havuz Başı Sohbetleri' adlı bir röportaj köşesi yazarken keşfetmiştim İstanbul’un en güzel havuzlarını. Eee, dile kolay bir yaz sezonu boyunca her hafta başka bir ünlüyle başka bir havuz başında röportaj yapıyordum. Açıkçası ünlülerden çok havuzlardan etkileniyordum. Bu hafta size öyle her gün gidilebilecek değil de, mutlaka hayatta en az bir kez gidilmesi gereken İstanbul havuzlarından bahsedeceğim. Neden mi her gün her gün gidilmez bu havuzlara? Çünkü her gün gidebilmek için yeterince varlıklı olmanız gerekir ve eğer yeterince varlıklıysanız her gün aynı havuza gitmezsiniz!

Çırağan Palace Kempinski
Eğer Çırağan Palace Kempinski’nin havuzunda yüzmediyseniz henüz havuz keyfi nedir bilmiyorsunuz demektir. Boğaz’ın hemen kıyısındaki bu muhteşem manzaralı havuz başka hiçbir şeye benzemiyor.

Yazının Devamı

Der Die Das’taki değişikliği fark ettiniz mi?

9 Haziran 2010

Yaklaşık 15 gün önce bahçeye çıktı Der Die Das. Ne zamandır onunla oynamaya gidesim vardı ama bir türlü kısmet olmamıştı. Geçen hafta (havalar bu kadar kasvetli değilken) biricik dostum Dilara Uzunyayla Çöte ile nihayet kendimizi Der Die Das’ın bahçesine attık. Dilara çocukluk arkadaşım olduğu için mi yoksa mekanın bahçesi bana çocukluğumun geçtiği yazlık evimizi hatırlattığı için mi bilmem ama orada bulunduğum her saniye kendimi 6-7 yaşlarımda hissettim. İliklerimi ısıtan güneşin de etkisiyle bir oraya bir buraya koşturmak geldi içimden. Ama sonra fark ettim ki bana böyle hissettiren sadece Dilara’nın varlığı değil, aynı zamanda mekanın inanılmaz enerjisiydi. Evet bir perşembe günü, öğle yemeğinde ve Akaretler’in göbeğinde, deşarj oldum. Sanki bir süredir tüm enerjimi emen İstanbul, Der Die Das’ın bahçesinde benden aldıklarını bana geri verdi. Ve bu yüzden açıkça söylemeliyim ki ne iyi etmişler de dekorasyonda değişiklik yapmışlar ve ne iyi etmişler de bahçeyi geç kalmadan açmışlar.
Melih Doğan ve Başak Altınçekiç’in misafirperverliğinde geçirdiğimiz Der Die Das gününde geceleri bir ‘club’a dönüşen ve her mevsim çekiciliğini koruyan bu mekanın yeni bir yüzünü keşfettim. Beyazın

Yazının Devamı