Sami Kohen

Sami Kohen

skohen@milliyet.com.tr

Tüm Yazıları

Fazla uzak değil, henüz 2-3 hafta önce nelerle meşguldük, neler tartışıyorduk, şimdi nelerle uğraşıyor, neleri konuşuyoruz...

Son günlerde odaklandığımız konu malum: Korona salgınının yol açtığı ölüm kalım savaşı ve bunun günlük yaşamımız üzerindeki etkileri...

Bu olayın tesiri altında kalmayan kimse yok. Asya’dan Avrupa’ya, Amerika’dan Avustralya’ya kadar dünyanın her yerinde insanlar, şimdiye kadar pek görülmemiş cinsten bir beka mücadelesi veriyor. Koronavirüsün küresel yayılması, tarih boyunca yaşanan savaş, doğal afet ve hastalık salgını gibi felaketlerin boyutlarını kat kat aştı.

Haberin Devamı

Bu durumda korona belasının dünya gündemine hâkim olmasına ve sorunları adeta unutturmasına şaşmamak gerek.

Neydi o günlerde sürekli konuştuğumuz konular? Örneğin, İdlib meselesi... Suriye’nin kuzeyindeki kritik durumun yarattığı Türkiye-Suriye istikametinde başlayan büyük göç akını ve bir milyonu bulan mültecilerin trajik hali... Bu arada Türkiye’nin Avrupa’ya kapılarını açması ve daha ilk çırpıda on binlerce mültecinin Yunan sınırlarını zorlaması... Ve de bu olayın dramatik görüntüleriyle birlikte Atina ve AB ülkeleriyle tetiklediği kriz...

Yeni tehlike

Şimdi bu meseleler kamuoyunun nazarında adeta donmuş durumda. Korona gündemi değiştirdi. O kadar ki İdlib’de bu kez ateşkesin “radikal unsurlar” tarafından bozularak iki Türk askerinin şehit olması dahi fazla ilgi görmedi...

Şimdi dış dünya, Suriye ve mülteciler meselesi bağlamında gene koronayla ilgili bir tehlikeden söz ediyor; o da şu: Korona İdlib bölgesinde ve Türkiye-Suriye sınırında toplanan mülteciler arasında da yayılırsa, ne olacak?

Bunun ilk işaretleri gelmeye başladı bile. Uluslararası medyada, koronanın bu çevrelerde yayılması için şartların çok müsait olduğuna ve hatta bazı vakalara rastlandığına dair haberler çıkıyor.

İdlib’in radikallerin kontrolündeki kesimlerine gereken malzeme ulaştırılamıyor. Türk sınırına yakın bölgede kurulan mülteci kamplarında hastane, ilaç bir yana, temizlik için su dahi yok. Buranın insanları şöyle diyor: “Dünya Sağlık Örgütü” devamlı yıkanmamızı, ellerimizi, yüzümüzü temiz tutmamızı tavsiye ediyor. İyi de, burada su nerede? Çadırlarda insanlar üst üstte. Çadırı olmayanlar ve açıkta yatanlar da çok.

Haberin Devamı

“Bu durumda koronavirüsün bu bölgede yayılması halinde tehlikenin ne boyutlar alacağını tahmin etmek zor değil”...

Kapılar kapandı ama...

Bir de “Batı cephesi”ne bakalım. Türk hükümeti 28 Şubat’ta önemli bir karar almış, Türkiye’deki sığınmacıların Avrupa’ya gitmeleri için sınırları açmıştı. Kararın ilanıyla birlikte on binlerce Suriyeli, Afgan, Iraklı, vs. sığınmacı Yunanistan’a geçmek üzere harekete geçmişti. Yunan makamları buna engel olmak için şiddet kullanınca, Atina ile bir kriz de çıkmıştı...

Korona bu cephede de etkisini gösterdi. Türkiye koronaya karşı tedbirler kapsamında, Yunanistan ile sınırını geçen perşembe günü kapattı. Böylece mültecilerin Yunanistan’a gidiş olanağı da ortadan kalktı. Bununla beraber, tampon bölgede hâlâ bekleyenler var.

Korona, birçok şey gibi, mülteciler sorununu askıya almış, gündemin gerisine atmıştır. Ancak korona aynı zamanda mülteci meselesinde çok ciddi bir tehlike de oluşturuyor. Salgın bu talihsiz insanlar arasında yayılırsa, bu gerçekten büyük bir felaket olur...