Yazarlar Samsun'da neler dinledik?

Samsun'da neler dinledik?

22.12.1997 - 00:00 | Son Güncellenme:

Samsun'da neler dinledik?

Samsunda neler dinledik

Yavuz DONAT

HAMSİ boldu, hamsi ucuzdu.
Biz almadık ama alıp, Ankara'ya getiren arkadaşlarımız oldu.
"Hamsi ucuzmuş" dediğimizde, bir Samsunlu "size göre" diye tepki gösterdi.
Biz de ona tepki gösterdik:
- Ne yani, pahalı mı? Kilosu 250.000 lira... Veya 300.000... Çok mu?
Sonra başka Samsunlular yanımıza yaklaştılar:
- Bu sene hamsi çok pahalı.
Aslında hamsi ucuz.
Ama sade vatandaşın "alım gücü" kalmamış.
* * *
SAMSUN'da "yerel yöneticilerle" de konuştuk.
Kimi Samsun "merkezden".
Kimi de "ilçelerden".
Şikayetleri Ankara'dan.
"Hala mı" dedik.
"Evet, hala" yanıtını aldık.
- Ama Ankara "yetki devretmekten" yana.
Muhataplarımız güldüler:
- Buna gerçekten inanıyor musunuz?
* * *
SAMSUN'un yerel yöneticilerini dinlerken aklımıza "Yazıcıoğlu'nun sözleri" geldi.
Geçenlerde havaalanında karşılaşmıştık.
Ve "artık rahatlamışsınızdır" diye takıldık:
- Ankara, yerel idareye "yetkilerini" devrediyor.
Erzincan Valisi Recep Yazıcıoğlu da, tıpkı Samsunlular gibi gülmüştü:
- İnanıyor musunuz?
Vali dedi ki "atlı milyon dolara hastane yaptık, ben hastaneye bir teknisyen alma yetkisine sahip değilim".
"Alın"
dedik.
- Yetki kullanın, alın... Sizi mahkemeye mi verecekler?
Vali "evet" dedi:
- Evet, mahkemeye düşerim. Ben, "askerlik şubesine televizyon vermek suçundan" Danıştay'a gittim... Neredeyse mahkemelik olacaktım.
* * *
SAMSUN'a giderken DYP'li Mehmet Dülger ile CHP'li Bülent Tanla "halkın nabzını tutmaya çalış" demişlerdi.
Çalıştık.
Gözlemimiz herkesin "bir şeylerden" şikayetçi oluşu.
"Hangi partiye oy verdiniz" diye sorunca, karşımızdaki "çekinmiyor, söylüyor".
"Hangisine vereceksiniz"
sorusuna ise yanıt almak zor.
Dört kişiden "biri, ikisi" kararsız.
Samsun dönüşü Mehmet Dülger'le konuştuk:
- Durum böyle, böyle... Hayli "kararsız" var.
Dülger önümüze bir "araştırma" koydu.
Araştırma gösteriyor ki seçmenin yüzde 40'ı "hangi partiye oy vereceğini bilmiyor".
* * *
PİAR - Gallup'un Başkanı, CHP milletvekili Bülent Tanla'ya da dedik ki "böyle, böyle".
Tanla da bize "başka bir araştırmanın" sonuçlarını gösterdi.
Sonuç "aynı sonuç".
Kararsızlar partisi "en büyük parti".
* * *
SAMSUN'da Demirel'den "bir şey" dinlemiştik.
Dinlediğimizi Mehmet Dülger'e de anlattık.
Süleyman Bey'in akrabalarından bir hanım, pazara gitmiş.
Evin ihtiyaçlarını almış.
Cebinde elli bin lira artmış.
Onu da oracakta, bir dilenciye uzatmış.
Dilenci önce paraya bakmış, sonra da parayı uzatana.
"Abla" demiş:
- Abla, az olmuyor mu?
Para "öyle bir hale" gelmiş ki...
"Dilenci bile" beğenmiyor.
Demirel'in akrabası kızmış:
- Hiç olmazsa gider ekmek alırsın.
Dilenci parayı almış ama...
"Söylene, söylene..."
* * *
BİZ bunu anlatınca Mehmet Dülger "bak sana ne göstereceğim" dedi.
"Kırmızı kağıt para" gösterdi.
Üzeri "sıfırlarla" dolu.
Birisi "bir milyar".
Diğeri "beş milyar".
- Dülger, ne bunlar?
- Yugoslav parası... Al sende kalsın. Zira tamamı "bir dolar" etmiyor.
Ardından "bir şey daha" söyledi:
- Yugoslav parasından sonra "sıfırı en bol para" hangi para, biliyor musun?
- Hangi para?
- Türk lirası.
Samsun'a gittik, geldik.
Ve "bunları" dinledik.

Yazara Email Y.Donat@milliyet.com.tr