Savaş Önemli

Savaş Önemli

savasonemlii@gmail.com

Tüm Yazıları

Son dönemlerde farklı endüstrilerden büyük sermayeli pek çok şirketin sürdürülebilirlik konusundaki taahhütlerinin kapsamını artırdıklarını görüyoruz. Kuşkusuz bunun en önemli nedeni pandemi ile birlikte daha fazla hissetmeye başladığımız çevre ve iklim odaklı sorunların giderek hayatımızı daha fazla etkilediği gerçeği. Su krizi, çevre kirliliği, tükenen su ve enerji kaynakları, kısacası geleceğimiz için alarm zilleri çalıyor. Şirketlerin bu duruma eskiye göre daha fazla kulak asmalarının bir nedeni de bu konuda farkındalığı son derece yüksek olan ve kısa süre sonra iş dünyasında dümene geçecek olan Z kuşağının giderek ses yükseltmesi.

Haberin Devamı

BM(Birleşmiş Milletler)'nin 2030’u işaret ettiği Sürdürülebilir Kalkınma Hedefleri doğrultusunda, sürdürülebilir bir dünya için değer üretebilmenin en önemli yollarından biri yeni teknolojileri iş süreçlerine doğru entegre etmek olarak görünüyor.

Yakın tarihli bir Accenture araştırması, dijital teknolojiler ve sürdürülebilirliğin kesişimi noktasında hedefler belirleyen şirketlerin aynı zamanda geleceğin en güçlü şirketleri olacağını da ortaya koyuyor. Accenture’ın 2021 Teknoloji Vizyonu’nda sunduğu 5 trend şirketlerin gelecekte güçlü bir şekilde varlıklarını devam ettirmesi için sürdürülebilirliği iş ve teknoloji stratejilerine nasıl entegre etmesi konusunda önemli ip uçları veriyor.

Daha iyi bir gelecek tasarlamak

Günümüzde iş ve teknoloji stratejileri birbirinden ayırt edilemez hale geliyor. Ve sürdürülebilirlik, bu stratejilerin merkezinde yer alıyor. Sürdürülebilirlik odaklı bir şirket mimarisi ise buluta geçişle başlar. İş süreçlerini buluta taşımak, ortalama olarak %84 karbon emisyon azaltımı ile sonuçlanır. Bu kazanım, soğutma, donanım optimizasyonu ve bilgi işlem kullanımındaki verimliliklerin yanı sıra genel bulut sağlayıcıları tarafından artan yenilenebilir enerji kullanımından kaynaklanmaktadır. Veri merkezlerinin 2030 yılına kadar dünya genelinde elektriğin %8'ini tüketeceği tahmin ediliyor. Bugün bu oran %2'ye yükseldi. Buluta geçmek ve Yeşil BT ve yazılımı benimsemek, enerji konusunda daha fazla verimlilik sağlayacak kapsayıcı dijital sistemler oluşturmaya yardımcı olabilir. Bununla birlikte CEO'ların sıfır emisyon taahhütlerini yerine getirmek için kullanabileceği teknolojilerin, işletmelere iş modellerini yeniden düşünmeleri için birçok fırsat sunduğunu da belirtmek isterim.

Haberin Devamı

Dijital ikizlerin gücü

Canlı veya cansız fiziksel bir objenin dijital ortamdaki kopyası olan dijital ikizler, aynı zamanda gerçek nesnenin modelini ve verilerini içeriyor. Bu sayede nesneyle bire bir karşılaştırmalar yapmak ve izlemek de mümkün hale geliyor. Dijital ikiz teknolojisi, şirketlere, sorumlu tedarik zincirlerini, ürün tasarımını ve döngüsel ekonomiyi işlerinin merkezine yerleştirmek için sınırsız simülasyonlar yürütme fırsatı sunar. Dijital ikizler, veri ve zekayı inanılmaz bir ölçekte bir araya getiriyor. Örneğin malzeme izlenebilirliği konusunda dijital ikiz teknolojisini kullanan bir işletme, bu sayede şirketin karbon ayak izi veya su tasarrufu gibi sürdürülebilirlik ölçümlerini de takip edebiliyor. İmalattan, otomotive, inşaattan, havacılığa çeşitli alanlarda kullanılabilen bu teknolojinin ile özellikle sürdürülebilir mimari, enerji verimliliği gibi alanlarda kullanımları ile kent yaşamında akıllı bir planlamanın hayata geçirilmesi kolaylaşıyor.

Haberin Devamı

Teknolojinin demokratikleşmesi

Günümüz çalışanları, harekete geçme ve sürdürülebilir çözümler üretme konusunda inisiyatif almak istiyor. Yeni teknolojiler bu noktada çalışanların en büyük destekçisi. Doğal dil işleme, düşük kodlu platformlar ve robotik süreç otomasyonu gibi teknolojiler, uzmanlık becerileri ve yetenekleri olmadan sürdürülebilir çözümler oluşturabilmeleri için çalışanlara daha fazla fırsat vererek, teknolojiyi demokratikleştiriyor. Bu, her bir çalışanın mikro sorunları çözmek için teknolojiyi kullanma ve daha geniş kurumsal sürdürülebilirlik hedeflerine katkıda bulunma yetkisine sahip olmasıyla, sürdürülebilirliği kurumsal yapının bir parçası haline getirmek için muazzam bir fırsat anlamına geliyor.

Benden bize; birlikte var olmak

İşletmeler için COVID-19'dan alınacak en büyük derslerden biri, iş dünyasında birlikte var olma yaklaşımının ne kadar değerli olduğu. Bu yaklaşım ile hareket etmek şirketlere gizlilik ve verimlilikten ödün vermeden büyürken, aynı zamanda sürdürülebilirliği teşvik etmek için iş ortaklıkları ve ekosistemler oluşturma imkanı veriyor.  Şirketler, pandemi döneminin zorunlu kıldığı değişikliklerin ardından iş yapış biçimlerini yeniden tasarlamaya çalışırken, çalışma yaklaşımlarını “benden bize” evirdiklerinde sürdürülebilirliği de vizyonlarının merkezinde tutarak kısa sürede muazzam bir büyüme elde edebilirler. Şu anda, eşi görülmemiş bir fırsat penceresi var. Avantajlardan yararlanan ve odaklı ilerleyen şirketler, işleri, endüstrileri ve gezegen için yeni bir gelecek yaratmak şansına sahipler.

Hibrit çalışma sonrası trend; “kendi ortamınızı getirin”

Pandemi ile dünyanın her yerinden kuruluşlar, çalışanlarını neredeyse bir gecede uzaktan çalışmaya kaydırdı. Bu süreci kayıpsız atlatmanın öncelikli yolu ilgili teknolojik çözümler hızla iş süreçlerine entegre etmekti. Öyle da oldu. İş dünyası dijitalleşme konusunda 5 yılda alacağı yolu 1 senede aldı. Bu kriz odaklı deneyim çalışmanın geleceğini yeniden tasarlamak konusunda şirketlere yol gösterdi. Ve birçok şirket için hibrit çalışmanın pandemi sonrasında da kalıcı olacağını söylemek mümkün. Ama çalışma hayatındaki bu yeni döneme tüm çalışanların adaptasyonu için teknolojik entegrasyon tek başına yeterli değil.  Şirketler artık uzaktan çalışmanın güvenlik sonuçlarını, gerekli kültürel değişimleri ve fiziksel ofis alanının değişen amacını da göz önünde bulundurmalılar. Örneğin her şeyden hibrit çalışmanın gerekliliği idrak etmeliler. Bu çalışma yöntemi ile hayatımıza giren trendlerden biri BYOE (Bring Your Own Environment) “kendi ortamınızı getirin.” Yeni dönemde bu trendin BYOD(Bring Your Own Device) “kendi cihazınızı getirin” yerine yaygınlaşması muhtemel. Hibrit çalışma trendi aynı zamanda ofis alanlarını küçülterek ve yeniden boyutlandırarak enerji verimliliği odaklı sürdürülebilirlik hedeflerine de katkı sağlıyor.

Gezegenimizi korumanın yolu öncelikle onun koruyucularını mutlu etmek

Şirketler, uzaktan çalışmanın iş gücü kültürü üzerindeki etkisi hakkında daha fazla şey öğrendikçe, çalışan deneyimini uzun vadede iyileştirme fırsatları bulacaklar. 1 yılı aşkın sürede genel olarak uzaktan çalışmayı teknolojik entegrasyon dışında iş kültürü olarak tam anlamıyla benimseyemediğimizi düşünürsek şirketlerin buradaki deneyimi iyileştirmeleri şart. Çünkü sürdürülebilir bir geleceğin anahtarı bugün dünyanın dertleri konusunda seslerini en fazla yükselten nesil olan Z kuşağından oluşan yetenek zincirinin işteki sürdürülebilirliğiyle doğru orantılı. Yani gezegeni korumanın yolu öncelikle onun koruyucularını mutlu etmek.