Türkiye Cumhuri-yeti’nin 64. Hükümeti’nin listesi dün açıklandı.
Kabine listesi hakkında Ak Parti hükümetlerinin tümünün üzerindeki bir yoğunlukla tartışma yapılmasının nedeni aşikâr.
Tayyip Erdoğan’ın Cumhurbaşkanı seçilmesinin ardından bir “uyarlama” süreci yaşanan Ak Parti’nin 1 Kasım seçiminde elde ettiği yüzde 50’lik başarının sunduğu, 4 yıllık tek başına, güçlü iktidar olanağı.
Ankara siyaseti açısından dışta edilgenlikle etkenlik arasında gidip gelme, içte ise yapısal transformasyon ve belirleyicilik hatlarında ilerleyecek bir 4 yıldan söz ediyoruz.
Ve bu 4 yılda anayasal güç odaklarının kendilerini konumlandırma tercihlerine bağlı olarak büyük tartışmalara gebe bir süreçten.
Bu pencereden bakıldığında dünkü listeyi tek tek isimler üzerinden tahlil etmek bir zorunluluk olmakla birlikte, bu durum bilek güreşi zaviyesinden değerlendirme tuzağını da içinde barındırıyor.
Analiz detaylarını haber sayfalarımızda bulacağınız hükümet tablosuna genel olarak baktığımızda manzara net.
Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın Başbakan olarak kurduğu son hükümetteki 13 isim, 64. Hükümet’te yer alıyor.
Ekonomide yeni bir fazı temsil eden dört isim doğrudan ya da dolaylı olarak ekonomi yönetiminin içinde. Bunlar mevcut yaklaşımı temsil eden bir başka ismin koordinasyonunda görev yapacak.
Parti ve grup yönetiminden, “temsil kabiliyeti” yüksek isimler Bakanlar Kurulu’nda.
Üç katmanlı bir kabineyle karşı karşıyayız.
Fabrika ayarlarına dönüşü ifade eden ve Ak Parti icraatlarının omurgasını oluşturan simge isimler, orta kuşak olarak nitelendirilebilecek, uyarlama sürecinde vitrinde yer alan uyumlu, çalışkan ve bölgelerinde de başarılı isimler ve yeni kuşaktan temsilciler.
Bu harmanın başında Başbakan Ahmet Davutoğlu yer alıyor.
Bütün bunlar şimdi iş zamanı olduğu gerçeğinin önünde değil.
Hükümete Beştepe mi damgasını vurdu, Davutoğlu’nun mu dediği oldu tartışmalarının varacağı sonuç bunu değiştirmiyor.
Dün, Başbakan Davutoğlu’nun yeni kabineyi açıkladığı toplantıyı izlemek için Çankaya Köşkü’ndeydim.
Günlerdir beklenen hükümet listesinin heyecanı, sabah saatlerinde Suriye sınırımızı ihlal eden bir Rus uçağının TSK hava unsurları tarafından düşürülmesinin gölgesinde kalıvermişti.
Ankara’nın dayatan gündemi, hükümetin beklenenden geç ilanını da kimin bakan olduğunu da ikinci plana itiveriyor.
Davutoğlu’nun, 64. Hükümet’i açıklarken yaptığı giriş konuşması da iç gündem açısından bu gerçeğin altını çiziyordu.
Başbakan, açıklanan Bakanlar Kurulu’nun Türkiye’yi önümüzdeki 4 yıl içinde yeni bir ufka taşıma misyonu üstlendiğini vurgularken, “Ağır bir sorumluluk aldık” dedi.
Bu sorumluluğu, “millete verilen sözlerin tutulması, yapısal reformlar gerçekleştirilmesi, sivil bir anayasa” olarak özetledi.
Başbakan’ın ifadesiyle, 64. Hükümet, bir “misyon” hükümeti.
Temsil, hizmet ve insan haklarına, modern demokrasiye, yeni Türkiye idealine dayalı bir misyon hükümeti.
Davutoğlu’nun, “Güç sadece sayısal güç değildir, aynı zamanda nitelik gücüdür. Tecrübeli bakanlarımız, yeni görev üstlenecek bakanlarımızla birlikte bir harman oluşturmaya gayret ettik. Bölgesel anlamda, tecrübe birikimi ve yeni isimler anlamında kuvvetli, iyi bir harman oluştuğu kanaatindeyim” sözlerini de not ettik.
“Şeffaflık ve demokratik hesap verebilirlik” sözünün altını da çizdik.
Yakalanan başarıyı korumaya, bunun için iş yapmaya ve sonuç almaya odaklı bir vizyonunuz varsa, “somut şartların somut tahlili” en geçerli düsturdur.
Zannediyorum, 64. Hükümet’e de bu düstur açısından bakmak, hükümetin başındaki isim açısından da kritik karar alma süreçlerinin sonunda kabineye giren isimler açısından da en gerçekçi olanı.