Yazarlar Sokak çocukları

Sokak çocukları

22.12.1997 - 00:00 | Son Güncellenme:

Sokak çocukları

Sokak çocukları

Ali SİRMEN

ÇAĞDAŞ yaşam, sorunların arttığı bir arena. Daha biri bitmeden öbürü başlıyor. Özellikle kentler öylesine karmaşık ilişkilerin odağı ki, önümüzdeki yüzyılda buralar savaştan daha tehlikeli alanlar haline gelecekler.
Sorunların çokluğu, yaşamın eskiye oranla daha karmaşık olması, vurdumduymazlığın egemen olduğu toplumlardaki fikri takip azlığını tümüyle yokluğa dönüştürebiliyor ve ortaya, bir süre bir sorunla uğraştıktan sonra, onu tümden bir kenara iten, belleği sığ bir toplum çıkıveriyor.
Bir süre hepimiz, sekiz yıllık kesintisiz zorunlu eğitimle yatıp kalktık. Ama şu anda, "bu eğitim ne oldu, niteliği, düzeyi ne?" gibi sorularla kimse ilgilenmiyor.
Oysa, İstanbul İl Genel Meclisi Eğitim Komisyonu'nun bu ay içinde İl Genel Meclisi Başkanlığı'na sunduğu raporda, 7 - 14 yaş dilimindeki çocukların eğitim sorunlarıyla ilgili çok ilginç hususlar yer alıyor.
Raporda yer alan hususlara göz atıldığı zaman, gerçek bir eğitim seferberliğine sahne olan Cumhuriyet'in ilk yıllarına oranla, bu alanda ne denli gerilediğimizi görmek mümkün olmaktadır.
Nüfusu, 9 milyonu geçen İstanbul ilinde mevcut 1108 ilköğretim okulundan yalnızca 337'sinde normal öğretim yapılmakta, 784 okulda ise çift öğretim uygulanmaktadır.
Yani okulların 2/3'ünde tam gün eğitim yapılamamakta, öğrenciler zamanlarının önemli bir bölümünü, uyuşturucu, çocuk çeteleri dahil, her türlü tehlikeye açık sokaklarda geçirmektedirler.
Düşünebiliyor musunuz, eğitim çağında yüz binlerce çocuk, yılkı atları gibi, başıboş sokaklara salınmış dolaşmaktadırlar.
Tabii bunlara, sayıları on bini aşmış olan sokak çocukları dahil değil. Onların eğitim sorunları diye bir şey yok. Çünkü onlar hiç eğitim görmüyorlar.
Türkiye'nin metropolünde öğretmen açığı da sürüyor. 950'si sınıf öğretmeni 3500'ü branş öğretmeni olarak 4450 öğretmene daha ihtiyaç var.
Zorunlu eğitim için yatırımlar yılı olarak ilan edilen 1998 yılı için ilimiz ilköğretim okullarına, İstanbul Özel İdare bütçesinin % 35.10'u olmak üzere 6 trilyon, 316 milyar 550 milyon TL ayrılmış bulunuyor.
Oysa sadece 1997 - 98 yılında devam eden onarım ve yatırımlarla ilgili işler için 20, diğer yatırım sorunlarının çözümüyle birlikte toplam 30 trilyona ihtiyaç var.
Ayla Akbal'ın başkanı olduğu komisyon, ayrıca ihtiyaç duyulan yeni okul binalarının yapımı konusunda büyük kentte arsa sorunu yaşandığını, okul inşaatı için yer kalmadığının yetkililerce bildirilmekte olduğunu belirtmektedir.
Görüyorsunuz değil mi, bunca fırtına kopardıktan sonra, unuttuğumuz zorunlu sekiz yıllık eğitimin halini.
Günün önemli bir bölümünü sokakta geçiren çocuklar, kalabalık sınıflar, yetersiz iyi ısıtılamamış binalar, öğretmensiz dersler. Açığı kapatmak için getirilmiş, eğitim formasyonu geçirmemiş, başka meslekten öğreticiler...
Türkiye, bu koşullarda, çağını yakalayacak gençleri nasıl yetiştirecek?
Bu eğitim ile demokrasi nasıl korunacak?
Kapısına her gittiğimizde, yüzgeri edildiğimiz AB ülkelerindeki eğitime bakın, onlarla arasındaki farkı kapatmak zorunda olan Türkiye'nin geri kalmış bölgelerinde değil, en büyük kenti metropolü İstanbul'daki eğitime bakın!
İşin daha da acısı kamuoyunun bu konuda en ufak bir duyarlılığı olmaması, kendi geleceği konusundaki büyük tehlikeyi inanılmaz bir biganelikle izlemesidir.

Yazara Email A.Sirmen@milliyet.com.tr