Taha Akyol


DEVLET Bakanı Eyüp aşık, sadece analizleri bakımından değil, Mesut Yılmaz'a yakınlığı yönünden önemli bir isimdir. "Herkes geçici görevli" diyor! Mükemmel bir tarif...
Gerçekten, Anasol hükümeti, köklü reformlara girişmeye izin vermeyen pek sınırlı bir vade için kurulmuştur...
Aşık'ın dediği gibi, muhalefet kadroları da "geçici görevli"dir. MHP henüz durulmamıştır. DYP'de Çiller yönetimi her gün kan kaybetmektedir.
"Derin devlet"in RP'yi kapattırmak istediği besbelli...
Aşık diyor ki:
- Sağda böylesine belirsizlik varken, bizim bundan etkilenmememiz mümkün mü?
Doğru... Sağ, 27 Mayıs sonrasına benzer bir dağınıklık ve kafa karışıklığı içindedir. Merkez sağ toparlanmadıkça, Türkiye'de sivil irade ve demokrasi, olması gerektiği ölçüde "yöneten" duruma gelemeyecektir.

MERKEZ sağın toparlanması konusunda birinci derecede sorumlu olan ANAP'tır: ANAP ikbaldedir ve üzerinden tank geçen DYP'ye karşı fırsatçı davranmamalıdır. Baykal ne kadar zorlasa da ANAP, RP'ye karşı CHP gibi ve `Derin Devlet' gibi davranmamalıdır.
CHP'nin siyasi misyonu RP'yi "siyaseten imha" etmek olabilir. Merkez sağın siyasi misyonu ise RP'yi merkeze çekmektir: Eski Marksist solla Sosyal Demokratların ilişkisi gibi...
Fakat Aşık'ın sözleri önemli:
- RP'ye karşı da, DYP'ye karşı da intikamcı bir davranışa girmeyeceğiz! İntikam hüktümeti olmayacağız. Onların sıkıntıları konusunda fırsatçılık yapmayacağız.
Aşık, Başbakan Yılmaz'ın da "aynen böyle" düşündüğünü söyledi.
Medyaya asker - polis çekişmesi gibi yansıyan konularda Yılmaz'ın ağzını bantlamış olmasının bir sebebi, mizacındaki ihtiyatkarlık ise, öteki sebebi, sanıyorum ve umuyorum, Aşık'ın anlattığı yaklaşımdır.

TABİİ, soruşturma gerektiren konular olduğunda bağımsız yargı süreci işleyecektir. Aşık da bunu söylüyor.
Tıpkı "Susurluk" olayında asker olsun, polis olsun, politikacı olsun soruşturmalara hükümetin yardımcı olması gerektiği gibi, ciddi ve somut kanıtları olan başka suç şüphelerinin de üzerine gitmek gerekir.
Fakat ülke genelinde "McCarthy" türü evham ve husumet fırtınaları estirilirse, "vurun abalıya" ve "söyletmen, vurun" şeklinde kollektif bir tutkuya kapılırsak, bundan adalet de, Türkiye de çok zarar görür.
Bu açıdan, Aşık'ın "intikamcı olmayacağız" sözleri çok önemlidir.

FRANSIZ Genelkurmayı'nın emriyle ve kampanyalarla Fransız Askeri Mahkemesi, Yahudi kökenli Binbaşı Dreyfüs'ü "vatan haini" diye mahkum etmişti.
Bizde Yassıada mahkemesi, "adli hata" bile değil, alkışlı, yuhlu bir siyasi kampanyanın "infaz organı" olmuştu.
Sonra masum Dreyfüs'ün törenle rütbesi iade edildi! Sonra, mazlum Menderes ve arkadaşları için devlet töreni yapıldı!
Türkiye'nin düzlüğe çıkması ve sağı sağda, solu solda toparlayacak kurumsal güven süreçlerinin oluşması için herkesin, askerin de sivillerin de, öfkeyle değil, itidalle davranması gereken çok kritik bir dönemdeyiz! "Vurun abalıya"cı değil, analizci... İntikamcı değil yapıcı...
Bugünler geçecek, tarih herkes hakkında notunu verecektir...

Yazara EmailT.Akyol@milliyet.com.tr