Tunca Bengin

Tunca Bengin

tunca.bengin@milliyet.com.tr

Tüm Yazıları

ABD ile varılan güvenli bölge mutabakatı kapsamında çalışmalar sürüyor. Ancak şu ana dek hava devriyesi diye gerçekleştirilen eş zamanlı bir iki helikopter uçuşu dışında pek fazla somut bir gelişme yok. Yani YPG/PKK’lı teröristlerin bölgeden uzaklaştırılması, oradaki tahkimatın tahrip edilmesi, ağır silahların toplanması ile kara devriyelerinin başlaması ve üs bölgeleri kurulması konuları hâlâ flu. Aksine, ABD’nin terör örgütüne silah desteğine fütursuzca devam ettiğine ve onları koruyup, kollayacağına dönük sözler verdiğine dair abuk sabuk gelişmeler de söz konusu. Dolayısıyla da görüntü daha çok ABD’nin Türkiye’yi yine oyaladığı havasında. Nitekim son olarak Savunma Bakanı Akar da bu konuya ilişkin “Türk Silahlı Kuvvetlerimizin ve Türkiye Cumhuriyeti devletinin B planı da var, C planı da var. Onları da uygulamaya koymaya hazırız. Gerekirse, Sayın Cumhurbaşkanımızın da dediği gibi, kendi göbeğimizi kendimiz kesebilecek durumdayız” diye çok net bir uyarıda daha bulundu. Ancak gelinen noktada operasyon için daha fazla beklemenin boşa zaman kaybı olduğunu savunanlar da var. Gerçekten öyle mi? Dün bu konuyu üst düzey bir askeri yetkiliye sordum. Yanıtı şuydu: 

Haberin Devamı

“Zaman kaybı değil aslında Türkiye bunu denemek durumunda. Ama şöyle bir şey var tabii, ABD’nin niyeti belli, açık ve net olarak Türkiye’yi oyalamaya çalışıyor. Türkiye de harekât konusunda daha haklı olmak için bu işi birlikte yapmaya çalışıyor. ABD ile köprüleri atmamaya uğraşıyor. Yani Türkiye bütün seçenekleri denemek istiyor, yaptığı bu. Bir de en azından destek alıyor, son olarak Rusya ve İran örneğinde olduğu gibi...”

Bu destek ABD’yi etkiler mi?

“İki ülke destek verdiği için ABD bu konuda Türkiye’nin isteklerine ya da görüşlerine daha yakın olur. Yani Türkiye karşısında ABD’nin pazarlık payı düşer, ABD’ye baskı olur. İkincisi, bu konu Türkiye’nin operasyon yapmasını haklı kılabilir ve Türkiye’nin ABD karşısında yalnız olmadığını gösterir. Türkiye’nin ABD’yle birlikte hareket etmesi ya da ABD’den ayrı bir operasyon yapmasının iki ülke tarafından destekleneceği anlamına gelir. Tabii onların kastettikleri sınırları bozmamak kaydıyla...”

Haberin Devamı

Peki ya kendi göbeğimizi kesmek durumunda kaldığımızda sözü edilen B ve C planları? Askeri yetkili devam ediyor:

“ABD’yle beraber girmediğimiz zaman iki hareket tarzı var. Biri askeri operasyon. Tabii bunun bir riski var, bunu koymak lazım ortaya. İkincisi, biraz daha zamana yaymak suretiyle Fırat’ın doğusundaki bütün faaliyetleri, yani ABD’nin, terör örgütü YPG/PKK’nın faaliyetlerini sınırlandırmaya çalışmak. Irak’tan oraya malzemelerin gelmesini, ondan sonra Türkiye’den o bölgeye yiyecek-içecek gibi tüm malzeme akışını ve ticareti kesmek. ABD’nin o bölgeye İncirlik’ten falan uçak kaldırmasını engellemek. Bu arada da Adana Mutabakatı’nı devreye sokmak. Böylece Fırat’ın doğusunda ABD ve YPG/PKK’nın faaliyetlerini sınırlandırabiliriz.”

Hava sahasının ABD’nin kontrolünde olmasına rağmen mi?

“Hava sahası onların kontrolünde ama havadan her şeyi taşıyamaz. 100-150 TIR’ı havadan nasıl getirecek? Sonra angajman kuralları koyarsınız; şuraya uçak geldiği zaman düşürürüm dersiniz, olur biter. Türkiye bunların hepsini yapar.”

Haberin Devamı

Sonuç verir mi?

“Yapılabilir, sonuç da verir. Bu bir seçenek meselesi. Biraz daha uzun sürer, zaman alır bu konu ama bunu yapabiliriz. Operasyon daha kısa sürer, hızlı sonuç alırız ama riskli. Tabii bunları yapacaksak ABD ile tüm ilişkileri kesmemiz, köprüleri atmamız gerekiyor. Ve ABD’nin bütün hareketlerine mani olmamız gerekiyor. Olabilir miyiz? Oluruz, uzun vadede oluruz.”

Özetle; Fırat’ın doğusunda şu ana dek olanlar ve olacaklara dönük olasılıklar belli. Flu olan ise sadece zamanı. Ki o konuda da Cumhurbaşkanı iki üç hafta diyerek kalan süreyi de çok net verdi. Kum saatinin dolması bekleniyor yani...