Tunca Bengin

Tunca Bengin

tunca.bengin@milliyet.com.tr

Tüm Yazıları
Haberin Devamı


Tunca BENGİN

       Kamuoyu 'Temiz Toplum' masalıyla uyutuluyor. İşte; Alaattin Çakıcı olayını da ellerine yüzlerine bulaştırdılar. Bilerek ya da bilmeyerek!... Bir yanda sorgulama gafleti, öte yanda zaman aşımı tartışması. Hani, Çakıcı konuşunca Türkiye sarsılacaktı? Çetelerin devlet içindeki uzantıları açığa çıkacaktı? Kara para trafiği darbe yiyecekti? Gelinen nokta ortada; Çakıcı hapiste, devlet panikte...
       Böyle kepazelik olmaz. Yoksa mafya babası Çakıcı'nın susmasını özellikle isteyenler mi var? Aylardır atıp tutan, kirli eller kırılacak diyen hükümet, parti liderleri bunun hesabını vermek zorunda. Adalet eski Bakanı Hasan Denizkurdu, 'sorgulama için kaybedilmiş bir şey yok' diyor. Yani devlet isterse ve de Çakıcı he (!) derse yasal engel yok. Öyleyse panik niye?..

Önce zamanaşımı

       Tartışmaların başında ayağının tozuyla mahkemeye çıkan (sanki hesaplandı da getirildi) Alaattin Çakıcı hakkındaki ilk davanın düşmesi geliyor. Gerekçe zamanaşımı. Adalet eski Bakanı Hasan Denizkurdu, şu yorumu yapıyor:
       "Zamanaşımının esasları TCK'nın 101 ve 104. maddeleriyle belirlenmiş. Bir kere devlete karşı olan suçlarda böyle bir durum söz konusu değil. Şahıstan şahsa işlenen suçlarda ise 5 yıl. Ancak birtakım fiiller var ki; o zaman çalışmaz. O da tutuklamadır. Diyelim; kişi 5 yılın dolmasına beş - on gün kala yakalandı, artık ondan sonra mahkeme iki sene de sürse zamanaşımına girmez. Fransa'da tutuklama var. Fransa kendi keyfine tutuklamadı ki; Türkiye'nin çıkardığı kırmızı bülten gereği bunu yaptı. Bir Türk'ün yurtdışında yakalanabilmesi için iki şey lazım. Ya kesinleşmiş mahkumiyet ya da tutuklama kararı. Yoksa Fransa Çakıcı'yı niye yakalasın. Adamın üzerinden çıkan pasaportun sahte olması sonraki bir olay. Tabanca da çıkabilirdi. Önemli olan Türkiye'nin yakala bunu demesi. O nedenle tutuklama vardır, zaman aşımına girmez."

Aylardır ne yapıldı?

       Skandal, bu kadarla bitmiyor. Diğer konu sorgulama kaosu. Polis ile savcılar topu birbirine atıyor. Sanki birbirlerinden habersiz hiç kimse sorgulanmadı. Tam komedi... Yahu adam 16 aydır cezaevinde. Ne yapılacağını hiç mi düşünmediniz? Üstelik, henüz Fransa'ya iletilmeyen Çakıcı ile ilgili dosyalar var. Bunlar neden gecikti? Sorun Adalet Bakanı Hikmet Sami Türk'ten mi kaynaklanıyor, yoksa başka dolaplar mı var? Eğer gerçekten samimilerse, kavgaya da gerek yok, çünkü Çakıcı ellerinde. Yeter ki istesinler... Denizkurdu, 'Devlet sorgulamak istiyorsa sorgular. Çakıcı'nın iade dosyasını ben hazırladım. O tarihte konuşulan şuydu; (Çakıcı iade olmaz, dosyada mutlak bir eksiklik çıkar. Zaten Türkiye'nin iade talepleri de kabul edilmiyor)' diyor.

Alın sorgulayın...

       Bu; 'Aman Çakıcı gelmesin, konuşursa yandık' demek değil de ne?.. Denizkurdu devam ediyor:
       "En büyük endişe Fransa'nın usul eksikliğinden reddetmesiydi. O zaman serbest kalabilirdi. Ama iade davasını Türkiye kazandı. Bunun üzerine 'iade süreci uzuyor, orada sorgulayalım' dedik. Fakat o tarihlerde Belçika'dan bir heyet gitmişti, Çakıcı konuşmadı. Yeni bir karar alınması gerekiyordu. Çakıcı'nın iade edileceği izlenimi de ortaya çıkınca vazgeçildi. Adamlar da dedi ki; 'Böyle bir talebe gerek yok. Ben sana göndereceğim o zaman sorgularsınız. Bugün iade dosyasında da tüm evraklar mevcut."
       Ya Çakıcı hakkındaki diğer davalar. Türkiye'de idam cezası kaldırılırsa, yargılamak mümkün mü? Denizkurdu, bu konuda da şunları söylüyor:
       "Yargılanabilir. Bence Fransa'dan izin istemeye de gerek yok. Otomatik olarak kapsama girer."
       Son söz; AB'yi hedefleyen Türkiye bu ayıbı temizlemek zorunda. Görev öncelikle Adalet Bakanı Sayın Türk'e düşüyor. Yerinde olsam, Çakıcı hakkındaki ek dosyalarla soluğu Fransa'da alırdım...




Yazara E-Posta: tbengin@milliyet.com.tr