Tunca Bengin

Tunca Bengin

tunca.bengin@milliyet.com.tr

Tüm Yazıları
Haberin Devamı

Söze geldiğinde teröre teröriste karşı olduğunu söyleyen, hatta en etkin mücadele eden havasındaki ABD’nin gerçekte terör örgütlerini nasıl kullandığı ve onların üzerinden kurguladığı kirli oyunlar herkesçe malum. Hem de sağ, sol, radikal dinci terör örgütü fark etmeksizin nasıl besledikleri, destekleri de. Hatta doğrudan bunları biz yarattık bile dediler. Örneğin; Hillary Clinton, ABD Dışişleri Bakanı’yken, Senato’da verdiği bir ifadede “El Kaide’yi biz yarattık” demişti. Eski Başkan Trump’da kendisinden önceki ABD Başkanı Obama’yı IŞİD’i kurmakla suçlamıştı. Yine ABD’li senatörler “PKK’yı destekleyerek hata ettik” diye yekten itirafta bulunmuşlardı. Şu anda terör örgütü PKK/PYD/YPG’ye olan sevdaları ve bu kirli ilişkiyi nasıl aleniyete döktükleri, dahası pervasızca ısrarlı oldukları da ortada. Ki NATO müttefiki Türkiye’nin bu konudaki rahatsızlığını defalarca çok net bir şekilde dile getirmesine rağmen. Tabii bunlar özellikle bizi de yakından ilgilendiren ABD’nin kuklalarından sadece bir kaçı, oysa daha dünyanın bir çok yerinde, ülkesinde maşa olarak kullandığı böyle teröristler de var. Yani şu kısa özet bile aslında ABD’nin iki yüzlülüğünü göstermek için yeterli. Bu bağlamda daha başka nasıl kirli tezgahlar, sahtekarlıklar peşinde olduğunu da.. Çünkü aynı ABD hiç utanmadan sıkılmadan geçenlerde açıkladığı “2021 İnsan Ticareti Raporu”nda Türkiye’yi “çocukların asker olarak kullanılmasına karışan ülkeler” listesinde gösterdi. Gerekçesini de Esad’a karşı mücadele veren “Suriye Milli Ordusu” çatısı altındaki “Sultan Murat Tugayları”ndaki çocukların varlığına dayandırdı. Bir başka deyişle iki yüzlülüğünü bir kez daha çok net ortaya koydu. Şöyle ki; bu rapora zaten anında Dışişleri Bakanlığı’ndan “iddiaları külliyen reddediyoruz” yanıtı geldi ama ABD’ye sorulması gereken başka sorularda var. Özellikle de madem çocuk asker konusunda bu kadar hassassın ki olması gereken de bu o zaman böyle bir raporda ABD olarak sen niye yoksun? Senin destek verdiğin, silahlandırdığın, eğittiğin, kolladığın bütün terör örgütleri çocuk askerlerle dolu. Örneğin yıllardır bölücü terör örgütü PKK okul çağındaki çocukları, kızları dağa kaçırdı, evlatlarını vermek istemeyen anne, babaları tehdit etti öldürdü. Ve o çocukların hepsini, katliamlarda kullandı. Şimdi aynısını da senin harf yutturmacasıyla terör örgütü değil dediğin YPG/PYD Suriye’deki Arap ve Kürt çocuklarına yapıyor. Biz yarattık dediğiniz El Kaide ve DAEŞ içindeki çocuk askerleri de bilmeyen yok. Dahası bunların hepsi resmen terör örgütü yani senin de deyiminle Sultan Murat Tugayları gibi Esad’a karşı mücadele eden bir muhalif grup falan değil. Açıkçası bu işte sabıkalılar listelenecekse ABD olarak en başta sen varsın. Dolayısıyla ABD’nin derdinin, çocuk askerler falan olmadığı niyetinin yeter ki kayda geçsin diye aslı astarı olmayan bu saçmalıklarla Türkiye’yi suçlayıp zamanı gelince de sıkıştırmak olduğu çok açık ve net. Mesela konuştuğum üst düzey askerlere göre; Suriye’de siyasi çözüm için yapılacak görüşmelerde bu gerekçeyi öne sürüp Türkiye’ye masaya gelemezsin denilebilir. Ya da bunlar Türkiye’nin Sultan Murat Tugayları’nı desteklemesinden vazgeçirmek için kurgulanmış olabilir. Bakın onları desteklemeye devam ederseniz bunlar çocuk asker kullanıyor, dolayısıyla sizde sorumlu olursunuz diye. Yani yine ABD kaynaklı tehdit, şantaj, bir sürü sahtekârlık tezgâh söz konusu. O nedenle de Türkiye’nin bu konuda çok net karşı tavrını koyması şart. Nitekim koydu da... Ancak bu o kadarla kalmamalı. Çünkü bu suçlamalar maksatlı, bilerek yekten kayda geçsin diye yapılan tezgâhlar. Onun için Türkiye’nin de buna uygun karşılık vermesi gerekiyor. Nasıl mı? Israrla  Türkiye’nin çocuk askerle anılamayacağı, anılmaması konusundaki tepkimizi şiddetle sürdürmeliyiz ve uluslararası her toplantıda, platformda bu iddianın ne kadar haksız ve mesnetsiz olduğunu dokümanlarıyla ortaya koymalıyız. Kısacası bunları her yerde bizde kayda geçirmeliyiz. Yoksa bir kerelik şiddetli tepki verip yalanlamakla yetinirsek adamların bunu unutmayacakları, yarın bir gün yine dillendirecekleri belli. Tıpkı Ermeni soykırımı saçmalığında olduğu gibi...