Tunca Bengin

Tunca Bengin

tunca.bengin@milliyet.com.tr

Tüm Yazıları
Haberin Devamı


Tunca BENGİN

       Hizbullah soruşturması çorap söküğü gibi. Çektikçe bir başka pislik geliyor. Ölüm evleri, işkence kasetleri, devlete sızan militanlar ve de kayıp silahlar. Son yakalananlar arasında avukat da var. Hüseyin Yılmaz adlı avukat halen Diyarbakır Emniyet Müdürlüğü'nde sorguda, meslektaşı İshak Sağlam ise aranıyor. Polis, adı geçenlerin örgüt avukatı olduğunu söylüyor.
       Yani emirden katli vaciptir fetvası çıkıyor, kurban işkenceyle öldürülüyor. İddia doğruysa; o kasapların savunuculuğunu da bunlar yapıyor. Bunun hukukla, insanlıkla bağdaşır yanı var mı?..
       Duyduklarımız, gördüklerimiz karşısında ürkmemek elde değil. Ülke kimlerin elinde, nerelere gelmiş? Ne acı ki; İran destekli Hizbullah binlerce insanımızın beynini yıkamış. Üst düzey bir polis yetkilisi sadece Diyarbakır'da 2 bin militan arandığını söylüyor. Son iki yıl içinde yakalanıp, adliyeye sevk edilen Hizbullahçı sayısı ise 2 bin 800... Yeni yakalanan 250 kişinin 20'si de öğretmen ve korucu... Bunlar örgütün kayıtlı üyesi. Varın hesabını siz yapın...
       Üstelik oynanan oyun bu kez Güneydoğu'yla sınırlı değil. Aksine oradan Batı'ya yönelik. Polis, 'Örgüt deşifre olmasaydı, Gaziantep'te ele geçirilen silahlar İstanbul'da olacaktı' diyor. Ardından da Alevi ve Musevi vatandaşların ilk hedefler arasında yer aldığını belirtiyor. Amaç belli; Türk - Kürt ayrımcılığından sonra din - mezhep çatışması. Militanlar sorgularında bunu açık açık anlatmışlar...
       İfadelerde İran'ın verdiği destek de yer alıyor. Resul kod adlı İranlı bir yetkilinin Tahran yakınlarındaki Keleraje köyündeki kampın sorumlusu olduğu belirtiliyor. Bu arada örgütün iç ve dıştaki maddi destekçileri de aranıyor. Polis, çok sayıda gayrimenkul, araba ve para tespit etmiş. Verdiği bilgiye göre, bunlar siyasi kanattaki zengin kişilerin üstüne kayıtlı görünüyor. Maaşa bağlananlar, örgüt emriyle evlendirilip İstanbul'a gönderilenler dahi var. Bu isimler de polisin elinde...
       Peki, öldürülen Hüseyin Velioğlu'nun veliahtı kim? Ya da ikinci adam? Polis, şöyle diyor:
       "Akıllı lider yanında iki - üç numara adam yaşatmaz. Velioğlu da öyle yapmış. Sadece yakalanması gereken beş adam var. Hacı İnan, İsa Altsoy, Mehmet Suzan (Batman sorumlusu), Sait Varol (Diyarbakır sorumlusu), Sıddık Aslan... Bunlar yakalandı mı Hizbullah biter..."

Ulucanlar bilmecesi

       Ankara Ulucanlar Merkez Cezaevi'nde 10 tutuklunun ölümüyle sonuçlanan isyanın tartışması büyüyor. Otopsilere alınmayan avukatlar devleti suçluyor, TBMM İnsan Hakları Komisyonu ölümlerde kuşkudan söz ediyor. Hedefteki Ceza ve Tevkifevleri Genel Müdürlüğü ise iddiaların asılsız olduğunu savunuyor. Genel Müdür Ali Suat Ertosun, 'Meclise gidip anlattık. Devletin jandarması, savcısı nezaretinde yapılan operasyon' diyor. Ardından da ekliyor:
       "Adamı yakalıyorsun, sonra kurşuna diziyorsun hiç olacak şey mi? Burası İdi Amin'in Ugandası mı? Büyük bir suçlama. Devlet bunu yapar mı?"
       Ya avukatların otopsiye neden alınmadıkları? Ertosun, savcılıkça reddedilen bu istemin, Sulh Ceza Hakimliği'nce de onaylandığını, hatta Yargıtay ilamı olduğunu da anımsatıyor. Genel Müdür'ün sözünü ettiği 1999 / 2988 esas, 3051 karar numaralı yazıda ise şöyle deniliyor:
       "3206 sayılı kanunla değişik CMUK'un 162 / 1 madde (Bir keşif veya muayenenin yapılması sırasında sanık, mağdur müdaafileri hazır bulunabilir) hükmünün delillerin süratle ve gizlilikle toplanarak gerçekleştirilmesi gereken hazırlık tahkikatının bir bölümünü teşkil eden ve özel olarak düzenlenen otopsi icrasında uygulanmasına hukuken imkan bulunmamaktadır. Diğer taraftan otopsiye katılmak isteyen vekillerin, hangi maktul - maktuller ya da yakını sıfatıyla katılma isteğinde bulundukları da bir belgeye dayandırılmamaktadır. Bu nedenlerle reddine..."




Yazara E-Posta: tbengin@milliyet.com.tr