Tunca Bengin

Tunca Bengin

tunca.bengin@milliyet.com.tr

Tüm Yazıları
Haberin Devamı


Tunca BENGİN

       Adalet Bakanı Hikmet Sami Türk diyor ki: '2000 Mayıs'ı sıkıntılı geçecek, cezaevlerinde yeni direnişler olabilir.' Neden?
       Çünkü, terör - örgütlü suç hükümlü ve tutukluları, F tipi yeni cezaevlerine nakledilecek. 60 - 100 kişilik koğuşlar değil, 3'er kişilik odalarda konaklayacak. Bayrampaşa, Metris terör okulu olmaktan çıkacak, cezaevlerinin tek hakimi devlet olacak...
       İyi de bunun için Mayıs'ı beklemeye gerek var mı?
       Devletsen gir içeri, İBDA - C'lilerden başlayıp, sağ - sol demeden değişik cezaevlerine dağıt hepsini. Ama nerdeee. Yapmadığı gibi, bir de İBDA - C'lilerle masaya oturup protokol imzalıyor...
       Aynı soruyu, geçen akşam Sayın Bakan'a da yönelttik. Aldığımız yanıtta, kayda değer bir şey yoktu. Bakan Bey'in ısrarla vurguladığı şu oldu:
       "F tipi cezaevleriyle mahkum hakimiyeti kesinlikle kırılacak. Koğuş ağalığı, gardiyanların rehin alınma olayları kalkacak. Devlet Eskişehir Cezaevi'nde geri adım attı ama; mayıs ayından itibaren nakiller kesinlikle başlayacak."
       Bina tipinin değişmesiyle cezaevi sorunu çözülecek mi? Sonradan yapılan değişikliklerle, F tipi benzerine dönüşen Kartal Cezaevi'nde güvenlik dört dörtlük mü? 150 milyon lira maaşlı gardiyanlarla bu iş olur mu? Olmadığı ortada, yine cep telefonları, uyuşturucu trafiği... Bakan Bey, ücretlerin de düzeleceğini söyledi. Doğrusu her şeye tamam da; bu hiç inandırıcı gelmedi...

Doğalgaz kesintisine son

       Silivri doğalgaz deposu oluyor. Şu anda gelen gazın tamamının tüketildiğini belirten Botaş Genel Müdürü Gökhan Yardım, '1.9 milyar metreküp kapasiteli ilk depomuz 2004 yılında devreye girecek' diyor. Bu neredeyse evlerin bir yıllık tüketimi (geçen sene 2.3 milyar metreküp) kadar stok demek. Yani kış ortasında gaz kesilir endişesi bitecek. İkinci depo ise Tuz Gölü'nün altı olacak. Tuz kayalarının arasına gaz sıkıştırılacak. Bununla ilgili mühendislik hizmetleri de bu yıl başlayacak.
       Türkiye bir yandan yeni doğalgaz bağlantıları kurarken, diğer yandan da stoklamada adımlar atıyor. Bunu yaparken de deprem riskini gözardı etmiyor. Örneğin; Silivri'de kurulması planlanan depo. Genel Müdür, bölgenin fay hatlarının incelendiğini belirterek, 'Sıkıntı yok' diyor. Ardından da ekliyor: 'Zaten TPAO'nun halen gaz üretim alanında depolanacak. Yazın doldurulacak, kışın kullanılacak.'
       Güzel de Türkiye bugüne kadar nasıl idare etti? Depo dediğiniz 250 milyon dolarlık iş. Onsuz oluyorsa ne gerek var? Yardım, nedenlerini şöyle sıralıyor:
       "Depomuz olmamasına rağmen her yıl tüketimde yüzde 14.4'lük artış yapıyoruz. Sıkıntıya düştüğümüzde sanayie verilen gazı kesiyoruz. Elektrik santralları doğalgaz yerine ikinci yakıta dönüşüyor. Tek amaç şehirlerde sorun yaşanmasın. Havanın ısısıyla orantılı olarak gaz tüketimi de inip çıkıyor. Tüketim bir anda patlayabiliyor. Depo almazsa anında bu farkı dengeleyemezsiniz."
       1998'e oranla 1999 yılında gaz tüketiminin yüzde 22 oranında arttığına dikkat çeken Yardım, 'İstanbul Belediyesi 7 - 8 milyar metrekübe çıkmak istiyor (şu anda bir milyar 253 milyon metreküp), karşı çıkmamıza rağmen Ankara Belediyesi'nin tüketimi 683 milyondan 804 milyon metrekübe çıkmış' şeklinde konuşuyor...

Havaalanına metro

       Okurumuz Ünal Durmaz'a göre Atatürk Havalimanı yeni dış hatlar terminali gurur verici, ancak alana ulaşmak işkence. Erken hizmete açılma yolundaki çabayı, toplu taşımacık alanında da görmek istediğini belirten okurumuz, şöyle diyor:
       "14 milyon yolcuya (ileride 20 milyona çıkacak) hizmet verecek bir limana ulaşımda raylı sistem neden gündeme gelmiyor? Milyar dolarlar bina yatırımlarına harcanırken, ıstırapla havaalanına gelecek olanları bir tek taksi ya da özel araba alternatiflerine terk etmek doğru mu? Çağdaş olmanın gereklerini eksiksiz yerine getirmeye ne zaman başlayacağız?"


Yazara E-Posta: tbengin@milliyet.com.tr